Ekonomist Haluk Belgin: Daha zor günler bizi bekliyor! Al Ain Türkçe Özel!
Türkiye, seçimlere giderken halkın aklındaki en belirgin sorulardan birisi de, ülke ekonomisinin geleceği ve “seçim ekonomisi”nin buna etkilerini Haluk Belgin Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi…
Türkiye, ülke tarihinin en önemli seçimlerinden birisine ilerlerken, yüksek enflasyon, gelirlerin hızla erimesi ve dövize yönelik beklentiler de seçmenlerin en önemli soruları arasında.
Bütçe açığında büyüme, gelir erimesi, yüksek enflasyon gibi başlıklarda seçime kadar bir iyileşmenin beklenmesinin gerçekçi olmadığını vurgulayan ekonomist Haluk Belgin, emekli maaşlarına yönelik taban uygulamasının da buna bir çözüm üretmeyeceğini söyledi.
Belgin, emekli maaşlarına yönelik adımın ancak tüm emeklileri kapsaması halinde pozitif bir etki yaratacağını, ekonomide gerçek bir genişleme sağlayabileceğini belirtirken, aksi taktirde bunun güven kaybı ile orta ve uzun vade için risk artırıcı bir faktör olarak kalacağını ifade etti.
Tüm emeklilerin “en düşük emekli maaşı” seviyesinde bir gelire sahip hale geldiğini anımsatan Belgin, yapılan artışın tüm emeklileri kapsaması gerektiğinin altını yeniden çizdi.
Açlık sınırı etrafından şekillenen gelirlerin yerini, yoksulluk sınırının alması gerektiğini vurgularken, zorunlu ihtiyaçların karşılanmasında bunun bir zorunluluk olduğunu belirtti.
SEÇİM EKONOMİSİ ETKİSİ
Seçimlerden önce ekonomide orta ve uzun vadeli fayda sağlayan adımların atılmasının hemen hiçkimse tarafından beklenmediğini vurgulayan Belgin, şu an atılan adımların muhataplarına sağladığı faydadan öte, eksiklikleri ile geleceğe ilişkin yükü artırdığını söyledi.
Belgin, ek bütçenin kaçınılmaz olduğunu ve bu bütçe için gerekli finansmanın sağlanmasında maliyetlerin her iki ihtimalde de yüksek bedel ödeneceğini, ancak muhalefetin kredisinin görece daha yüksek olduğunun da bilindiğini ifade etti.
Seçimlerden sonra iktidara kim geldiğinden bağımsız olarak zorlu bir sürecin başlayacağını belirten Belgin, her iki durumda da kurda bir yükselme yaşanmasının büyük olasılık olduğunu, ancak bir seviye belirtmenin etik olmadığını vurguladı.
Muhalefetin seçimleri kazanması halinde geçici bir rahatlama yaşanabileceğini belirtirken, atılacak adımlara göre bunun da yeniden değerlendirilmeye gereksinim duyacağını vurguladı. AK Parti yönetiminin galip gelmesi halinde daha gerçekçi yaklaşımlar sergileyebileceğini, ancak bu durumda da yeniden güven sağlanmasının daha uzun bir zaman alacağını, risk primlerinin düşmesinin ve yabancı sermaye girişinin buna bağlı olduğunun altını çizerek ülkede ekonomi kaynaklı sıkıntıların da en iyimser durumda dahi devam edeceğini belirtti.