Enes: Yunanistan’la Ege sorunu ancak masada çözülebilir! Al Ain Türkçe Özel
Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunların başında gelen Ege ve Doğu Akdeniz başlıkları, yeniden başlayacak görüşmelerde ele alınacak. Dış politika uzmanı Enes Yula, bu başlıkların yargıdan ziyade, masada çözülebileceğini söyledi.
Türkiye ve Yunanistan, üst düzey görüşmelerle ilişkilerini normalleştirmeyi hedefliyor. 5 Eylül'de başlayacak yeni sürecin ilk kritik adımı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Kiryakos Mitsotakis arasında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda yapılacak görüşme olacak. İki lider, Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nı da anlaşmazlıkların çözümü için bir seçenek olarak değerlendiriyorlar.
Türkiye ve Yunanistan arasında tahkim yoluyla, örneğin Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'na başvurularak çözüm sağlanabileceği belirtiliyor. Ancak böyle bir prosedürün gerçekleşebilmesi için gereken hazırlık ve müzakereler nasıl hızlandırılabilir? Ve bu çözüm yolu, Türkiye ve Yunanistan arasında uzun vadeli bir anlayışa nasıl katkı sağlayabilir?"
Eğer Türkiye ve Yunanistan, kara suları, kıta sahanlığı, hava sahası ve Doğu Ege Adaları'nın silahsızlandırılması gibi uzun süredir devam eden anlaşmazlıklar konusunda uzlaşıya varamazsa, bu durumun Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'na taşınmasının potansiyel diplomatik ve hukuki sonuçları neler olacaktır? Bu strateji, iki ülke arasındaki mevcut gerilimi ne ölçüde azaltabilir?
Söz konusu başlığı ve gündemde olan soruları dış politika analisti Enes Yula Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi.
“SORUNLARIN GEÇMİŞ DAHA ESKİ OLSA DA, KIRILMA NOKTASI 1974”
Türkiye'nin 1974'ten beri Yunanistan'la Ege'de, adaların deniz alanlarına sahip olup olmamasına ilişkin sorununun bulunduğunu belirten Yula, "Türkiye ile Yunanistan arasında müzakere masasında bunun çözebilir. Sorun burada çözülemezse de mevcut durum, mevcut statüko Türkiye tarafında korunmalı. Bu, Türkiye’nin hak ve menfaatlerinin korunması açısından önemli” dedi.
Enes, “Biz uluslararası hukukun, Birleşmiş Milletler (BM) deniz hukuku konferansının tanım, kavram ve bağlayıcılığıyla sorunu çözemedik. Ege’de sorunun iki taraflı olduğunu ve masada çözülebilmesi gerektiğini yıllardır vurguladık. Bu sorun hukuki değil, siyasidir.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesine taraf olmadığını ve bunun, Türkiye'nin uluslararası hukukta üçüncü bir devletin arabuluculuğunu kabul etmediği anlamına geldiğini söyleyen Yula, “Esas problem Ege adalarından kaynaklanıyor. Doğu Akdeniz’de de Ege’de yaşanan sorunların çok benzeri geçerli.” ifadelerini kullandı.
“LİBYA ANLAŞMASI HATAYDI”
Yula, “Statüko bizden yanaydı, Yunanistan’ı hareketsiz bırakabiliyorduk, ancak Libya ile imzalanan anlaşma, bizimle ortak harekete oldukça meyilli Mısır’ı da Yunanistan’ın yanında konumlanmaya itti, lehimize olan statükoyu bozduk.” dedi.
“MISIR’LA İLİŞKİLER YENİDEN İLERLETİLMELİ”
Yula, “Yunanistan, sorunların çözümü için uluslararası hukuka başvurmaya meyilli, ancak Türkiye bunu yapmaz, yapamaz. Bu sebeple biz pazarlık masası istiyoruz. Aleyhimize dönen statükoyu terse çevirmek için de adımlar atmamız gerek. Bu ancak siyasi hamlelerle gerçek olabilir. Önce Mısır’la yeniden kurulan ilişkileri ilerletmeniz gerekir. Mısır bu anlamda çok kritik bir aktör, statükoyu belirleyecek seviyede. Bir başka adım Kıbrıs için Rusya’nın biraz daha desteğinin sağlanması, Suriye ilişkilerin onarılması… yani biz dizi politik adım ile Türkiye ilerleyebilir.” ifadelerini kullandı.
Yula, Avrupa Birliği’nin alacağı konumun da önemli olacağını, ancak Brüksel’in tutumunun Atina’dan yana olmasının muhtemel olacağını ama Türkiye’nin diğer aktörler üzeriden statükoyu yeniden terse çevirmek içim hamle yapması gerektiğinin altını çizdi.