Yabancılar borsada net alıma geçti: Beklenen yabancı girişi başladı mı?
Ağustos sonunda yabancı yatırımcılar tahvilden çıkıp borsada alım yaptı. 1 haftada 66 milyon dolarlık net alım gerçekleşti. Bu durum “Borsaya yabancı girişi başladı mı” sorusunu gündeme getirdi. Dünya yazarı Naki Bakır o soruya cevap verdi.
Ağustos ayının üçüncü haftasında yabancı yatırımcılar devlet iç borçlanma senetlerinde satış yaptı, borsadan 66 milyon dolarlık alım gerçekleştirdi. Bu durum “Beklenen yabancı girişi başladı mı?” sorusunu gündeme getirdi. Dünya Gazetesi yazarı Naki Bakır, bu konudaki detaylı rakamları ortaya koydu. O soruya cevap aradı.
Naki Bakır’ın yazısı şöyle;
Yabancılar borsada net alıma geçti
Yurt dışı yatırımcılar Borsa İstanbul’da (BIST) haftalar sonra net alıma geçtiler. 16-23 Ağustos haftasında devlet iç borçlanma senetlerinde (DİBS) 1 milyar doların üstünde net satıcı olan yabancılar, Borsa’da ise 66 milyon dolarla net hisse senedi alımı gerçekleştirdiler.
Ekonomide köklü politika değişikliği ile uygulamaya konulan program kapsamında esas olarak geçen yıl temmuz ayı ortalarında devreye giren “parasal sıkılaştırma” tedbirleri paralelinde faizlerin kademeli artışlarla Haziran 2023-Mart 2024 döneminde yüzde 8,5’ten yüzde 50’ye çıkarılması, DİBS ve özel sektör tahvillerinin (ÖST) cazibesi artırmış, “carry trade” de dahil yabancıların Türk menkul kıymetlerine ilgisi giderek büyümüştü. Son bir yılda yabancı yatırımcılar Borsa’da net satıcı olurken, DİBS’e 13 milyar doların üzerinde yatırım yaptı.
Ancak son beş aydır sabit tutulan Merkez Bankası politika faizinin, enflasyonda başlayan düşüşler ve cari açıktaki hızlı küçülme paralelinde yeniden indirilmesi beklentileri piyasalarda satın alınmaya başladı. Faiz indiriminin ideal zamanlaması tartışılırken, bunun yabancı ilgisini nasıl etkileyeceği de gündeme geldi. İndirimin dış finansal yatırımcı iştahını nasıl etkileyeceği konuşulurken, 16-23 Ağustos haftasında yabancıların Borsa’da yeniden net alıma geçmesi dikkati çekti.
Mayısta DİBS’e hücum yaşanmıştı
Ekonomide geçen yıl ikinci yarıda başlayan yeni dönemde aralık ayına kadar yabancıların hisse senedi ve DİBS yatırımları genelde mutedil ve paralel bir seyir izlerken, aralık ayında hisse senedinde net 1,5 milyar DİBS’te net 1,3 milyar dolarla yüklü alımlar yapılmıştı. Bu yılın ilk dört ayında da yabancıların her iki enstrümana da yatırımları düşük kalırken, özellikle carry trade akımının yeniden zirve yaptığı mayıs ayı ile birlikte denge kökten değişti.
Yabancılar mayısta hisse senetlerinde 394,1 milyon dolarla net satıcı olurken, DİBS’te 6 milyar 597,1 milyon ve özel sektör tahvillerinde (ÖST) de 144,4 milyon dolarlık net alım yaptılar. Bu eğilim izleyen iki ayda da kısmen devam etti. Haziranda net 1 milyar 367,9 milyon dolarlık hisse satan yabancılar, net 687,5 milyon dolarlık DİBS ve 93,4 milyon dolarlık ÖST aldılar.
Temmuzda ise son işlem haftasındaki 128,5 milyon dolarlık net satışla birlikte yabancıların ayın tümündeki hisse senedi işlemleri 94,4 milyon dolar net alım şeklinde gerçekleşti. Aynı ayda yabancılar DİBS’te ise net 2 milyar 973,8 milyon dolarla yeni bir yüklü alım yaptılar.
Yabancılar Borsa’da 26 Temmuz-2 Ağustos işlem haftasında 169,2 milyon, 2-9 Ağustos haftasında 323,5 milyon ve 9-16 Ağustos’ta 297,6 milyon dolarla net satıcı oldu. Buna göre yabancılar bu dönemde Borsa’da toplam 790,3 milyon dolar, temmuzun son işlem haftası da dahil edilirse net satıcı oldukları son beş haftada 918,7 milyon dolarlık satış gerçekleştirdi. 16-23 Ağustos haftasındaki 66 milyon dolarlık net alım ise bunun tersine bir eğilim oluşturdu.
Yabancılar DİBS’te ise 2 Ağustos’la biten işlem haftasında 162,1 milyon dolarla net satıcı, 2-9 Ağustos’ta 14,6 milyon ve 9-16 Ağustos’ta 1 milyar 404,4 milyon dolarla net alıcı olurken, son verinin ait olduğu 16-23 Ağustos işlem haftasında 1 milyar 26,4 milyon liralık net satış yaptılar. Böylece yabancıların son bir aydaki DİBS işlemleri 233,6 milyon dolar net alım şeklinde gerçekleşti.
Yabancılar 16-23 Ağustos haftasında ÖST’de de 21,3 milyon ve son bir ayda 12,8 milyon dolarla net satıcı oldular. Böylece üç enstrüman toplamında yabancı menkul kıymet işlemleri 16-23 Ağustos haftasında 981,7 milyon, son bir ayda ise 503,5 milyon dolarlık net satışla sonuçlandı.
Bir yılda DİBS’e net 13,3 milyar dolar
Yurt dışı yerleşiklerin, 23 Ağustos itibarıyla son bir yılda net bazda 13 milyar doları aşan menkul kıymet yatırımlarının tamamına yakınını, yüksek faizin cazibesi dolayısıyla DİBS alımları oluşturdu. Türkiye’nin yeniden rezerv biriktirmesine katkı yapan bu sıcak para girişleri, önceki dönemde swaplar dahil hacmi açık farkla eksiye geçmiş olan rezervlerini yeniden büyütmesine yardımcı oldu.
Merkez Bankası’nın haftalık menkul kıymet istatistiklerinde yer alan veriler üzerinden piyasa fiyatı ve kur/parite hareketlerinden arındırılarak yapılan hesaplamaya göre, yurt dışı yerleşiklerin Türk menkul kıymet alımları için 25 Ağustos 2023-23 Ağustos 2024 arasındaki bir yıllık dönemde getirdikleri toplam sıcak para net 13 milyar 313 milyon dolar. Bunun da 13 milyar 290,5 milyar dolarla büyük bölümünü DİBS alımları oluşturuyor. Yabancıların aynı dönemdeki ÖST alımları da 323,7 milyon dolar olurken, Borsa’da ise son bir yılda 300,9 milyon dolarla net satıcı oldukları görülüyor.
Portföy 50 milyar doların altına indi
Yurt dışı yerleşiklerin Türk menkul kıymetlerinden oluşan portföyünün (stok) piyasa değeri ise 16-23 Ağustos haftasında 2 milyar 586,4 milyon dolar küçülerek 48 milyar 392,9 milyon dolarla yeniden 50 milyar doların altına indi. Anılan haftadaki azalmanın 919,1 milyon doları Borsa’daki, 1 miyar 642,6 milyon doları DİBS, 24,7 milyon doları da ÖST portföyündeki değer kaybından kaynaklandı.
Yabancıların menkul kıymet portföyünün stok değeri 23 Ağustos itibarıyla son bir ayda 6 milyar 308,2 küçüldü. Bunun da 5 milyar 741,5 milyon doları hisse senetlerinden, 543,2 milyonu DİBS, 23,6 milyon doları ÖST’den kaynaklandı. Bu kayba rağmen yabancı portföyü 2023 sonundaki değerinin 16 milyar 163,4 milyon dolar üzerinde kaldı. 2023 sonuna göre yabancıların DİBS portföyünün 10 milyar 516 milyon dolar hisse senedi portföyünün 5 milyar 310,5 milyon ve ÖST portföyünün 336,8 milyon dolar daha değerli olduğu belirlendi.
Son bir yıllık dönemde ise yabancıların menkul kıymet portföyünün piyasa değeri net 18 milyar 19,6 milyon dolar arttı. Bu dönemde stokta yaşanan büyümenin 12 milyar 342,4 milyon doları DİBS’ten, 5 milyar 344,7 milyon doları hisse senetlerinden, 332,3 milyon doları da ÖST’den kaynaklandı.
Yabancıların geçen yıl ağustos ayının son iş gününde piyasa değeri 30 milyar 373,3 milyon dolar olan menkul kıymet portföyleri bu yıl 26 Temmuz’da 54 milyar 701,1 milyon dolarla ay sonları itibarıyla en yüksek düzeye ulaşmıştı.
Faiz inerse Borsa ne olur?
Borsa ve hisse senedi yatırımı, aynı kaynaklardan besleniyor. Finansal yatırıma ayrılan fonlar faizlerin yükseldiği dönemlerde tahvil ve bonoya; düştüğü dönemlerde ise Borsa’ya yöneliyor. Başka deyişle faiz ve Borsa endeksi zıt yönlü hareket ediyor; faizler yükseldiğinde Borsa düşerken, faizler düştüğünde Borsa yükseliyor.
Buna göre faizlerin düzeyi ile hisse senetlerinin değeri (Borsa endeksi) arasında ters yönlü bir ilişki bulunuyor. Gayri safi yurt içi hasılada (GSYH), başka deyişle reel ekonomide küçülme yaşanan dönemlerde finansal alanda canlanma ekonomiye ilişkin algıyı, ekonomik güveni ve geleceğe ilişkin beklentileri pozitif yönde etkiliyor. Kamuoyunda Borsa yükseldiğinde ekonominin iyiye, düştüğünde kötüye gittiği şeklinde yaygın bir kanı bulunuyor. Bu faktör, siyasi karar alıcıların faiz konusundaki tavrına yansıyor. Borsa’nın canlanması siyasal iktidarlarca önem ve öncelik verilen bir konuyu oluşturuyor.
Faiz indirimi gerekli mi, neden?
Ekonomide önceki dönemde bozulan dengeleri rasyonel zemine oturtma, kontrolden çıkan enflasyon ve cari açığı aşağı çekme ihtiyacı Türkiye’yi köklü politika değişikliğine zorlamıştı. Bir yılı aşkın süredir uygulanmakta olan parasal sıkılaştırma esaslı program döneminde cari açık hızla küçüldü, enflasyonda başlayan düşüşün giderek ivme kazanması da güçlü olasılık. Ancak politika faizinin son beş aydır sabit tutulmasına karşın var olan yüksek faiz düzeyi üretim, tüketim ve yatırımları olumsuz etkiledi.
Bir yandan programın ekonomiyi soğutucu etkisi nedeniyle reel ekonomide ortaya çıkan resesyon emareleri, diğer yandan temel makro ekonomik göstergeler olarak enflasyon ve cari açığın rasyonel zemini yakınsaması nedeniyle faiz indirimi yeniden beklenti haline geldi. Hem üretim, tüketim ve yatırımları destekleyerek reel ekonomide büyümeyi sağlama hem de Borsa’da yeni bir canlanmayı tetikleyerek ekonomik güven ve kamuoyu algısını pozitife çevirme etkisi dolayısıyla faiz indirimi gerekli hale geldi. İndirim sürecinin bu yılın son çeyreğinde veya en geç 2025 başında devreye girme olasılığı güçlendi.