Yabancı yatırımcı konusunda ‘faiz indirimi’ kaygısı
Faizin yüzde 50’ye çıkmasıyla Türkiye’ye gelen yabancı yatırımcının faiz indirimlerinde geri gidebileceği endişesi var. Dünya yazarı Naki Bakır bu endişeye yönelik bir analiz yaptı.
Türkiye’de ekonomik programın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için yabancı yatırım ve sıcak paranın önemi büyük. Ekonomi yönetimi TL enstrümanlara yabancı ilgisini artırmak için sürekli adımlar atıyor. Faizin yüzde 50’ye çıkarılmasıyla Türkiye’ye gelen yabancı yatırımcıların, faiz indirimleriyle gidebileceği endişesi var. Dünya Gazetesi yazarı Naki Bakır, bu konudaki rakamları detaylı olarak ortaya koydu. Ve bu endişeye ilişkin analiz yaptı.
Naki Bakır’ın yazısı şöyle;
Yabancı ilgisinde ‘faiz indirimi’ kaygısı
İlk somut tedbirleri geçen yıl temmuz ayı ortalarında uygulamaya konulan “parasal sıkılaştırma” esaslı programın ekonomiyi soğutucu etkisi sanayi üretimi, iç talep ve yatırımlarda kendini gösterirken, bir yıllık dönemde yabancıların Türk menkul kıymetlerine yatırımları yoluyla sıcak para girişlerinde ise belirgin bir artış yaşandı.
Ekonomide köklü politika değişikliği ile bu dönemde faizlerin rekor düzeylere çıkarılması, devlet iç borçlanma senetleri (DİBS), Türk hisse senetleri ve özel sektör tahvillerinin (ÖST) cazibesini artırdı. ”Carry trade” de dahil yabancıların Türk menkul kıymetlerindeki alımları önemli oranda arttı.
Önceki bir yıllık dönemde Türk menkul kıymetlerinde 900 milyon dolarla net satıcı olan yabancılar, 19 Temmuz 2024 itibarıyla son bir yılda büyük bölümü DİBS olmak üzere Türk kağıtlarının alımı için toplam 12,4 milyar dolar getirdiler. Gelen sıcak para ile Türkiye yeniden rezerv biriktirmeye başladı ve swaplar dahil hacmi eksiye düşmüş olan rezervler, swaplar hariç yeniden artıya geçti.
Haziran 2023-Mart 2024 döneminde yüzde 8,5’ten yüzde 50’ye yükseltilen, son dört aydır ise sabit tutulan Merkez Bankası politika faizinin, enflasyonda önümüzdeki dönemde beklenen düşüşler paralelinde yeniden indirilme olasılığı ile birlikte bunun yabancı ilgisini nasıl etkileyeceği de konuşulmaya başladı. İndirimin dış finansal yatırımcıların iştahını kıracağı konuşulurken, 12-19 Temmuz arasındaki son veri haftasında yabancıların DİBS’te 700 milyon dolarla sert satıcı olmaları dikkati çekti.
Merkez Bankası’nın haftalık menkul kıymet istatistiklerinde yer alan veriler üzerinden piyasa fiyatı ve kur/parite hareketlerinden arındırılarak yapılan hesaplama, yurt dışı yerleşiklerin Türk menkul kıymet alımları için 21 Temmuz 2023-19 Temmuz 2024 arasındaki bir yıllık dönemde getirdikleri toplam sıcak paranın 12 milyar 422,6 milyon dolar olduğunu gösteriyor.
Bunun da 11 milyar 697,6 milyar dolarla büyük bölümünü DİBS alımları oluşturuyor. Yabancıların aynı dönemde hisse senedi alımları 352,5 milyon, ÖST alımları ise 372,4 milyon dolar düzeyinde. Bu dönemde yabancılar bazı aylarda net satıcı olmakla birlikte genel olarak net alıcı oldular.
Yabancıların ağustosta 370,3 milyon dolar net satış, eylülde 490,5 milyon dolar net alım, ekimde 427,7 milyon dolar net satış, kasımda 685,6 milyon dolar net alım şeklinde gerçekleşen menkul kıymet işlemleri, aralık ayında 2 milyar 787 milyon dolarlık yüksek bir net alımla sonuçlandı. Bu yıl ocakta 392,3 milyon, şubatta 144,9 net alım yapan yabancılar, marttaki 186,4 milyon dolarlık net satıştan sonra, nisanda 1 milyar 114,6 milyon dolarla yine yüksek tutarda bir net alım gerçekleştirdiler.
Mayısta patlama yaşandı
Yabancıların Türk menkul kıymet alımlarında, özellikle carry trade akımının yeniden zirve yaptığı mayıs ayında ise büyük bölümü DİBS’lere yönelik olmak üzere adeta patlama yaşandı.
Mayıs ayının dört iş haftasında hisse senetlerinde 394,1 milyon dolarla net alıcı, ÖST’de 144,4 milyon dolarla net alıcı olan yabancıların DİBS alımları ise 6 milyar 597,1 milyon dolarla rekor bir düzeyde gerçekleşti. Böylece yabancıların bir aydaki toplam alımları 6 milyar 347,4 milyon dolara ulaştı. Buna göre son bir yıldaki yabancı alımlarının yarıdan fazlası bu yılın mayısı olmak üzere tek bir ayda gerçekleşti.
Mayıstaki rekor alımın ardından haziran ayında 587,1 milyon dolarla net satış geldi. 28 Haziran-19 Temmuz arasındaki üç iş haftasında ise yabancılar net 1 milyar 861,2 milyon dolar alım yaptılar. Ancak 12-19 Temmuz arasındaki son haftada ise net 124,2 milyon dolarlık hisse senedi alan yabancılar, 700 milyon dolarlık DİBS ve 10,5 milyon dolarlık da ÖST sattılar. Böylece son veri haftasında toplam yabancı işlemleri 586,3 milyon dolar net satış şeklinde gerçekleşti.
Son bir yıllık dönemde yurt dışı yerleşiklerin Türk menkul kıymetlerinden oluşan portföyünün (stok) piyasa değeri yüzde 102,7 oranında 27 milyar 436,8 milyon dolar büyüyerek 54 milyar 150,8 milyon dolara ulaştı. Bu dönemde stokta yaşanan hızlı büyüme DİBS’lerden kaynaklandı.
21 Temmuz 2023-19 Temmuz 2024 arasındaki anılan dönemde yabancıların hisse senedi portföyü yüzde 60,8 artışla 25 milyar 773,7 milyon dolardan 41 milyar 448 milyon dolara, ÖST’ler de yüzde 549,1 artışla 63,3 milyon dolardan 410,9 milyon dolara çıkarken, DİBS’lerin değeri ise yüzde 1.301,7 (13 kat) büyüyerek 876,9 milyon dolardan 12 milyar 291,9 milyon dolara yükseldi.
Faiz indirimi sıcak para girişini keser mi?
Geçen yıl yeni ekonomi yönetimi göreve geldiğinde Merkez Bankası politika faizi yüzde 8,5 düzeyinde bulunuyordu. Her ay yapılan kademeli artışlarla söz konusu faiz bu yıl martta yüzde 50’ye kadar yükseltildi. Ancak Merkez Bankası politika faizini son dört ayda ise sabit tuttu. Bu arada, enflasyonda önümüzdeki aylarda baz etkisiyle beklenen sert düşüşler paralelinde yeniden faiz indirimi olasılığı konuşulmaya başladı.
Ekonomi çevrelerinde, temel hedefi enflasyonu düşürmek olan programın bu yönde alınan “olumlu” sonuçları doğrultusunda faiz indiriminin önümüzdeki aylarda gündeme gelmesi görüşü bir kesimde taraftar buluyor. Diğer kesim ise henüz faiz indirimi için erken olduğu ve bunun, son aylarda Türk kağıtlarına artan yabancı ilgisini azaltacağı, Türkiye’nin rezerv biriktirmesine yarayan bu imkândan yoksun kalacağı kaygısını dile getiriyor. Faiz indirimi için, enflasyonda kademeli düşüşün sürmesi ve ülke notunun yatırım yapılabilir düzeye gelmesi ile doğrudan yatırım cinsi fon akımlarının da artması gerektiği görüşü dillendiriliyor. Bu arada, daha cazip getiri alanları gördüğünde hızla ülkeyi terk etme özelliği dolayısıyla sıcak paranın kendisi de ulusal ekonomi için “risk” oluşturuyor.