"Vazgeçmiyoruz, sözleşme bizim!"
İktidarın ve gericilerin hedef aldığı İstanbul Sözleşmesi, Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla gece yarısı feshedildi.
Karara tepki gösteren kadınlar İstanbul’dan Mersin’e ülkenin dört bir yanında ‘İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyiz’ diyerek AKP’ye meydan okudu. İzmir’de boşanmak istediği erkek tarafından öldürülmek istenen Aycan Kıncı “Bu sözleşme benim tek umudumdu. Asla susmayacağız” dedi.
Siyasal İslamcı AKP iktidarı, sıkıştıkça kadınların kazanılmış hakları üzerinden iç siyasette hamleler yapmaya devam ediyor. İktidar son birkaç haftada içi boşaltılmış reform söylemleri ile yeni paketler açıkladı. AKP-MHP İttifakının cephesini güçlendirmek adına ise son hamlesi olan İstanbul Sözleşmesi’ni feshetti. Kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesini konu alan ve hukuki bağlayıcılığı bulunan ilk uluslararası belge olan İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasının üzerinden 9 yıl geçti. Ancak sözleşme hiçbir zaman tam anlamıyla uygulanamadı.
11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılan sözleşmeyi imzalayan ve onaylayan ilk ülke Türkiye olmuştu. Sözleşme “toplumsal cinsiyet eşitliği” ilkesine dayanıyor. Kadınların her türlü şiddet ve ayrımcılıktan korunması için kapsamlı bir politika ve tedbirler tasarlanması hedefleniyor. Alınan kararla Türkiye, söz konusu anlaşmayı imzaladıktan sonra, anlaşmadan çekilen ilk ülke oldu.
CHP Milletvekili ve PM Üyesi Gamze Taşçıer, İstanbul Sözleşmesi feshini içeren kararnamenin, “Bir gece yarısı operasyonuyla” duyurulduğuna dikkat çekti. Taşçıer, BirGün’e yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Bu artık, ülkenin meşru yönetim biçimini almıştır ve ülke açısından endişe verici boyuttadır. İstanbul Sözleşmesi kadınların yaşam hakkı için bugüne kadar imzalanan en önemli uluslararası sözleşmedir. Siz eğer bu sözleşmeden çıkıyorsanız, ‘Ben artık kadın ve erkeği eşit görmüyorum, kadınları korumayacağım’ diyorsunuz demektir. Kadın cinayetleri politiktir. Tek bir kişinin kararı ile alınan bu karar da kadın cinayetlerinin politikliğinin göstergesidir. Kadınların ve can ve mal güvenliği Anayasa ile koruma altına alınmış kimsenin can ve mal güvenliği yok demektir bu saatten sonra. Türkiye, başka bir boyuta evrilmiştir. TBMM’deki beş siyasi partinin ortak iradesiyle alınan bir karardan tamamen hukuk dışı yollarla tek bir kişinin imzasıyla dönülmesi, bir gece yarısı darbesidir.”