Uzman uyardı: Suyu bittiği gün devlet biter

Ege Bölgesi'nde sonbahar ve kış ayları beklenenin altında yağış aldı. Uzmanlar, artan nüfus ve yetersiz önlemlerle kuraklığın etkisinin derinleştiğini söylüyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı 2024-2025 Su Yılı 5 Aylık Alansal Kümülatif Yağış Raporu’na göre, Ege Bölgesi bu yıl sonbahar ve kış aylarını kurak geçirdi. 1 Ekim–28 Şubat tarihlerini kapsayan dönemde Ege’ye düşen yağış miktarı, metrekare başına 269,6 kilogram olarak ölçüldü. Bu değer, uzun yıllar ortalaması olan 373,4 kilogramın oldukça altında kaldı.
Düşük yağış miktarı baraj doluluk oranlarında da gözle görülür azalmaya neden oldu. Uzmanlar, bu durumun yaz aylarında ciddi bir su sıkıntısına yol açabileceği konusunda uyarıyor. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, özellikle şubat ayında hava sıcaklıklarının düşmesine rağmen yağışların yüzde 74 oranında eksik olduğunu, mart ayında da yağış eksikliğinin sürdüğünü belirtti.
“HER KURAKLIK DÖNEMİ DAHA BÜYÜK ETKİLER YARATIYOR”
Prof. Dr. Yaşar, geçmişte yaşanan kuraklık dönemlerine kıyasla nüfus artışının kuraklık üzerindeki etkilerini artırdığına dikkat çekti. Türkiye nüfusunun artış trendine vurgu yapan Yaşar, “1970’lerde kuraklık yaşandığında 35 milyon kişiydik, bugün 85 milyonuz. 6,5 milyon hektarlık sulanan tarım alanına sahibiz ama yeterli su yok. Bu yıl Aydın ve Denizli gibi illerde çiftçiler ikinci sulamayı bile yapamadı” dedi.
Kuraklığa ek olarak su kaynaklarının kirlenmesinin de büyük bir tehdit olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yaşar, arıtma tesislerinin tam kapasite çalıştırılması gerektiğini, arıtılan gri suların tarımda kullanılmasının zorunlu hale gelmesi gerektiğini vurguladı. “Her suyu değerlendirmeliyiz, aksi halde bir sonraki kuraklık döneminde çok daha ağır sonuçlarla karşılaşabiliriz” dedi.
GRİ SU KULLANIMI YAYGINLAŞTIRILMALI
Dünyada gelişmiş ülkelerin kuraklıkla mücadelede arıtma suyu (gri su) kullanımına geçtiğini hatırlatan Prof. Dr. Yaşar, “İspanya, Fransa gibi ülkelerde su kısıtlamaları, peyzaj değişiklikleri yapıldı. Biz hâlâ suyu israf ediyoruz. İzmir’de kişi başı su potansiyeli 600 metreküp, Türkiye ortalaması ise 1340 metreküp. İzmir su fakirliğinde başı çekiyor” dedi.
Yer altı sularının rezerv olarak korunması gerektiğini söyleyen Yaşar, gerektiğinde kullanım kısıtlamalarının da devreye alınabileceğini belirtti. “Su, sadece doğal bir kaynak değil; aynı zamanda bir güvenlik ve devlet meselesidir. Suyun tükendiği gün, sistem de çöker” sözleriyle uyarısını yineledi.