Türkiye’nin Sahel ülkeleriyle askeri ilişkileri ne durumda? / Al Ain Türkçe Özel
Al Ain Türkçe, Türkiye’nin Sahel ülkeleriyle askeri ilişkilerini uzmanlara sordu. Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Erdem Özlük ve Afrika Uzmanı Dr. İbrahim Nasser, Al Ain Türkçe’ye özel açıklamalarda bulundu.
Afrika’nın Nijer, Çad, Moritanya, Burkina Faso ve Mali’yi içine alan ve Sahel olarak adlandırılan bölgesi, son yıllarda iç karışıklıklarla gündemden düşmüyor. Fransa ve ABD’nin gücü azalırken Türkiye bölge ülkeleriyle ilişkilerini kazan kazan anlayışıyla geliştiriyor. Hem diplomatik hem askeri açıdan bölge ülkeleriyle yeni ilişkiler kuruyor. Savunma Sanayiinin gelişimiyle birlikte Türkiye Sahel ülkelerine daha fazla silah satmaya başladı. Türk SİHA’ları da bölge ülkeleri tarafından büyük ilgi görüyor. Al Ain Türkçe, Türkiye’nin Sahel ülkeleriyle askeri ilişkilerini uzmanlarla konuştu. Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdem Özlük ve Afrika Uzmanı Dr. İbrahim Nasser, Türkiye’nin Sahel ülkeleriyle askeri ilişkilerini Al Ain Türkçe’ye anlattı. Türkiye’nin Sahel ülkeleriyle askeri ilişkileri ne durumda? Türkiye’nin Sahel bölgesinde konuşlu askeri var mı? Türkiye Sahel ülkelerine hangi silahları satıyor? Sahel bölgesinde Fransa ve ABD’nin nüfuzu büyük yara alırken Türkiye ilgiyle karşılanıyor? İşte tüm bu soruların cevabı...
TÜRKİYE’NİN SAHEL ÜLKELERİYLE ASKERİ İLİŞKİLERİ NE DURUMDA?
Aslında Türkiye’nin Sahel ülkeleriyle askeri ilişkilerini incelemek için biraz geriye gitmek gerekiyor. 1998 yılında Türkiye Afrika açılımını başlatmıştı. O dönemde konulan hedefler, savunma sanayisindeki gelişimle birlikte daha da geliştirildi ve belki de beklenenin çok üzerinde bir noktaya evrildi.
Türkiye’nin Sahel ülkeleriyle askeri ilişkilerini Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdem Özlük şöyle anlatıyor;
“Türkiye’nin her ne kadar Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalma tarihsel bağları Kuzey Afrika’daki devletlerle daha güçlü olsa da 1998 yılında Türk dış politikasında “Afrika yılı” ilan edildikten sonra Türkiye Sahra altı Afrika'da da etkileyici bir nüfuz oluşturmaya çalışmaktadır. Özellikle de G5 Sahel Ülkeleri olarak adlandırılan Nijer, Çad, Moritanya, Burkina Faso ve Mali’yi içine alan bölgeye yönelik özel bir ilgi göstermektedir. Bu ilgi artışında Türkiye’nin merkezinde yer aldığı hem bölgesel hem de küresel gelişmeler kadar Afrika ülkelerinin kendi özel gündemleri de çok etkili olmuştur. Özellikle pek çok Afrika ülkesi, kıtada devam eden istikrarsızlık ortamında kendi güvenlik yeteneklerini güçlendirmek istemektedir. İşte bu ortamda son 10 yılda Türkiye Afrika ülkelerinin eski kolonicisi olan Fransa ya da büyük oranda kıtada etkili olan ABD’ye alternatif bir aktör olarak öne çıkmaktadır. Türkiye’nin Libya’da oynadığı role paralel olarak Libya’nın güneydeki komşuları Nijer ve Çad ile ilişkileri de dönüşüm geçirmiştir.
Türkiye bölgedeki terör gruplarıyla mücadele etmek adına bugün artık işlevsiz olsa da 2017 yılında kurulan G5 Sahel’e bağlı tesis edilen “Ortak Eylem Gücü’ne 5 milyon dolar yardımda bulunmuş, Makina ve Kimya Endüstrisi AŞ ile G5 Sahel Ortak Eylem Gücü arasında imzalanan silah ve mühimmat satış sözleşmesi kapsamında, Bora-12 keskin Nişancı Tüfeği, PMT-76 makineli Tüfek tedarik edileceğini açıklamış, Birleşmiş Milletler bünyesinde görev yapan Barışı Koruma Misyonları’na destek vermiş ve daha özelde de bölge ülkeleriyle ikili savunma ve güvenlik anlaşmaları imzalamıştır. Türkiye, askeri nüfuzunu Afrika Boynuzu’na kadar genişleterek iş birliği içinde olduğu ülkelerin sayısını artırmaya çalışmakta ve Kenya, Etiyopya, Tanzanya ve Uganda ile güvenlik anlaşmaları imzalayarak kıtadaki askeri ayak izini güçlendirmektedir. 2018 yılından beri Türkiye, Moritanya, Gambiya, Fildişi Sahili, Çad, Sudan, Gine, Nijerya, Benin, Nijer ile ikili askeri iş birliği anlaşmaları imzalayarak Sahra altı Afrika ülkelerindeki varlığını ve bu ülkelerle ilişkilerini geliştirmiştir. Türkiye, oldukça stratejik bir konuma sahip olan Aden Körfezi’nde (Bab al-Mendab ve Kızıldeniz’in girişi) askeri üs açmış ve Somali’deki bu askeri üs Türkiye’nin Afrika kıtasındaki ilk askeri üssü olmuştur.
Türkiye’nin Sahel bölgesine yönelik artan ilgisinde hem Libya’ya komşu olması hem de Fransa ile yaşadığı sorunlar ve sahip olduğu doğal kaynaklar açısından Nijer kilit ülkelerinden biridir. İki ülke arasındaki resmi ilişkilerin başladığı 1967’den beri Nijer ile Türkiye arasındaki ilişkiler son 10 yılda önemli bir ivme kazanmıştır. İki ülke arasında devlet başkanı düzeyindeki ziyaretler, Nijer’in bölgedeki terör örgütleriyle mücadele etme sürecinde Türkiye’den aldığı destek bu süreçte oldukça önemlidir. Nitekim tüm bu gelişmelerin sonucu olarak 2020 yılında Türkiye ve Nijer bir askeri üs kurulmasının da gündemde olduğu ve Türkiye'nin doğrudan operasyonel desteğinin temellerini atabilecek bir savunma anlaşması imzalamıştır. Ayrıca iki ülke arasında askeri eğitim iş birliği anlaşması da imzalanmıştır. Türkiye’nin Nijer’de görev yapan askeri ataşesi de bulunmaktadır. 2023 yılında Nijer gerçekleşen askeri darbeden önce Nijer hükümetiyle yakın ilişkileri olan Türkiye Nijer’e Bayraktar TB-2 İHA, Hürkuş Eğitim uçağı ve Zırhlı araçlar temin etmiştir. 2023 yılında Nijer’deki darbeden sonra Nijer önce Fransız askerlerinin daha sonra da bölgede sayısı az olsa da ABD askerlerinin ülkeden ayrılmasını talep etmiştir. Bu durum ülkede Rusya’nın ve Türkiye’nin etkinliğinin artmasına giden süreci hızlandırmaktadır.”
Afrika Uzmanı Dr. İbrahim Nasser ise Türkiye’nin Sahel bölgesi ülkeleriyle askeri ilişkilerini anlatırken yakın dönemde yaşanan bir değişimi aktarıyor. Bu değişim yumuşak güçten sert güce geçiş... Nasser bu geçiş hakkında şunları söylüyor;
“Türkiye’nin Sahel ülkelerinde uyguladığı politikalarda iki aşama var. Önce yumuşak güç ayağını gördük. Afrika açılımıyla bölge ülkelerine yönelik insani yardımlarda bulundu. Sonrasında ise sert güç aşamasına geçiş adımları geldi. Afrika’da terör olaylarıyla gelen istikrarsızlık ortada. Bu da bölgeyi dünyanın en büyük silah pazarlarından biri haline getiriyor. Somali’de Türk askeri varlığını gördük. Diğer yandan Türkiye Libya’da bir başarı elde etti. Türk silahları Libya’da dengeleri değiştirdi. Bu da Afrika ülkelerini etkiledi.
Afrika’da yaşanan bir jeopolitik değişim var. Fransa’nın Sahel bölgesindeki nüfuzunu kaybetmesinin ardından Türkiye’nin bölge ülkeleriyle ilişkilerini daha da geliştirdiğini görüyoruz. Türk SİHA’larının bölgede görev yapmaya başlaması da bu askeri ilişkileri daha da ileri götürdü.”
TÜRKİYE’NİN SAHEL BÖLGESİNDE KONUŞLU GÜVENLİK GÜCÜ VAR MI?
Türkiye’nin Sahel bölgesi ülkeleriyle askeri ilişkileri böyle... Bu noktada akıllara gelen bir soru var: Türkiye’nin Sahel bölgesi ülkelerinde konuşlu güvenlik gücü var mı?... Ayrıca son dönemde Türkiye’nin Sahel bölgesine paralı asker gönderdiği iddiaları ortaya atılmıştı. Bu iddialar doğru mu? Doç. Dr. Erdem Özlük bu sorulara şu cevabı veriyor;
“Türkiye’nin bölgede doğrudan operasyonel kabiliyeti olan bir güvenlik gücü yoktur. Türkiye’nin kurulması konusunda bazı girişimler olsa da henüz sonuçlanmadığı için Nijer’de ya da başka bir Sahel ülkesinde askeri üssü de mevcut değildir. Sadece Mali’de 50 Türk askeri BM Çok Boyutlu Entegre İstikrar Misyonu (MINUSMA) kapsamında görev yapmaktadır. Ayrıca yine BM bünyesinde barışı koruma misyonları çerçevesinde göre yapan güvenlik güçleri (polis ve asker) bulunmaktadır.
Türkiye Sahel bölgesine paralı asker gönderdi mi?
“Son dönemde Fransa’nın bölgeden askerlerini çekmesinin hemen ardından hem Rusya’nın hem de Türkiye’nin bölgeye asker gönderdiğine ilişkin iddialar artmaya başlamıştır. Son olarak Türkiye’nin Suriye’den 1.000 kadar askeri para karşılığı Nijer’e gönderdiğine ilişkin iddialar dile getirilmiştir ancak Türkiye bu iddiaları yalanlamıştır. Fransız ve ABD askerlerinin çekilmesinin ardından bu iddiaların özellikle belli merkezler tarafından sürekli dile getirilmesi de ayrıca dikkat çekicidir.”
TÜRKİYE SAHEL ÜLKELERİNE HANGİ SİLAHLARI SATIYOR?
Türkiye’nin Sahel ülkelerinde konuşlu askeri bulunmasa da Türk savunma sanayii ürünleri bölge ülkelerinin neredeyse tamamında kullanılıyor. Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Erdem Özlük bölgede kullanılan Türk savunma sanayii ürünlerini şöyle sıralıyor;
“Ticaret hacmi 37 milyar dolara ulaştı”
“Türkiye Afrika yılı ilan ettiği 1998 yılında beri tüm kıtayla ilişkilerini geliştirmeye çalışıyor. İlk olarak daha çok tarihi, insani, ticari, kültür ve eğitim alanındaki politikalar öncelik teşkil ederken 2010 sonrası dönemden itibaren askeri ve güvenlik ilişkileri de Türkiye’nin kıtaya yönelik politikalarında önemli bir hal almaya başlamıştır. 2023 yılı itibariyle Türkiye’nin tüm kıtayla olan ticaret hacmi 37 milyar dolara ulaşmıştır. Son yıllardaki ticaret hacmindeki bu artış Türkiye’nin savunma sanayii konusundaki ihracat kapasitesindeki artışla doğrudan ilişkilidir.
Türkiye Sahel bölgesine hem zırhlı araçlar hem de elektronik savunma sistemleri satmaktadır. Bu çerçevede Sahel ülkelerine Cobra EOD Aracı, Baro-12 keskin nişancı tüfeği, PMT76 makineli tüfek, Nurol Ejder Yalçın TTZA, Songar drone, Baykar Bayraktar TB2 SİHA, HÜRKUŞ Uçağı, Akıncı TİHA gibi askeri ürünler ve ekipmanları satmaya başlamıştır.”
SAHEL ÜLKELERİNDEKİ FRANSA VE ABD NÜFUZU BİTTİ Mİ? TÜRKİYE ALTERNATİF OLUŞTURABİLDİ Mİ?
Sahel ülkelerinde Fransa ve ABD’nin nüfuzunun sona erdiği birçok uzman tarafından dile getiriliyor. Bu noktada Türkiye özellikle Fransa’ya bir alternatif olabildi mi? Türkiye Sahel ülkelerinde ne kadar etkili? soruları gündeme geliyor. Doç. Dr. Erdem Özlük bu soruya cevap verirken önce son birkaç yılda yaşananlara değindi ardından tespitlerini dile getirdi.
“Türkiye önemli bir aktöre dönüşüyor”
“Sahel ülkeleri Türkiye'yi sömürgeci bir geçmiş olmaması nedeniyle bir tehdit gibi algılamak yerine iş birliği yapılacak iyi bir alternatif güç olarak görmektedir. Son yıllarda (Mali, Burkina Faso ve Nijer) Fransa’ya karşı Afrika’da giderek artan bir tepki gözlenmektedir. Fransa’da bu tepkilerin gerekçelerinden biri olarak Türkiye’nin bölgede artan etkinliğini adres göstererek, 2020 yılı Kasım ayında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Türkiye'yi "post-kolonyal kızgınlıktan" yararlanarak Fransa'nın Batı Afrika bağlarını baltalamakla itham etmiştir. Buna cevaben Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2021 yılındaki bir konuşmasında “Afrika ülkeleriyle iş birliğimize asla kısa vadeli ve çıkar odaklı bir bakış açısıyla yaklaşılmayacağını” ifade etti. “Biz eski sömürge düzenlerini yeni yol ve yöntemlerle sürdürmek isteyenlerden değiliz" diyerek Fransa’ya gönderme yapmıştır.
Türkiye’nin bugün Afrika kıtasında 44 büyükelçiliği vardır. Bunun yanında Türkiye birbiriyle koordineli olacak şekilde THY, Yunus Emre Enstitüsü, YTB, Diyanet işleri Başkanlığı, Maarif Vakfı ve pek çok STK ile kıtadaki etkinliğini artırmaya çalışmaktadır. Bu durum bölge ülkelerinden gelen tepkiler sonucunda bölgedeki etkinlikleri azalan başta Fransa olmak üzere Batı dünyasının önemi aktörlerinin tepkisine yol açmaktadır. Ancak Türkiye geleneksel olarak Fransa’nın etki alanında olan hem Sahel bölgesinde hem de Batı Afrika’da yumuşak güç unsurları ve askeri ve güvenlik alanındaki iş birliğiyle giderek daha önemli bir aktöre dönüşmektedir.”
Türkiye’nin NATO üyeliği vurgusu...
Türkiye’nin Sahel bölgesindeki nüfuzunun geldiği nokta konusunda Afrika Uzmanı Dr. İbrahim Nasser de önemli birkaç noktaya dikkat çekiyor ve şunları söylüyor;
“Sahel ülkelerinin Türkiye’den kendileri için kritik silahları alması, sadece askeri ilişkileri geliştirmiyor. İster istemez diğer konularda da ilişkilerin gelişmesi anlamına geliyor. Bu da Sahel ülkeleri üzerinde Türkiye’nin önemli bir aktör olması sonucunu getiriyor. Türkiye’nin Afrika politikasında kazan-kazan anlayışını benimsemesi bölge ülkelerinin hoşuna gidiyor. Türkiye'nin yanı sıra Çin ve Rusya da bölgede etkinliğini artırmaya çalışıyor. Mesela Çin Stadyum diplomasisi yürütüyor. Her ülkeye bir stadyum yaparak etkinliğini artırmak istiyor. Türkiye ise silah diplomasisi üzerinden gidiyor. İleriki süreçte silah diplomasisi mi kazanacak yoksa stadyum diplomasisi mi galip gelecek, zamanla görülecektir.
Dikkat edilmesi gereken bir başka nokta Türkiye’nin bir NATO üyesi olması. Fransa ve ABD gibi NATO üyesi iki ülkenin bölgede nüfuzunu kaybederken başka bir NATO üyesi Türkiye, bölgede etkinliğini artırıyor.”