Türkiye'nin risk primi 500 baz puanın altına indi
Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primi yaklaşık bir ay aranın ardından yeniden 500 baz puanın altına düştü.
28 Mayıs’ta yapılan ikinci tur seçimlerinin geride kalması ve yeni ekonomi yönetiminin dün itibarıyla devir teslim işlemlerini tamamlaması piyasalarda yakından takip edilirken, yeni ekonomi yönetiminden alınan ilk mesajlarla Türkiye'nin CDS'i düşüş eğilimini hızlandırdı.
Türkiye'nin 5 yıllık CDS'si, söz konusu gelişmelerle 15 Mayıs'tan bu yana ilk kez 500 seviyesinin altına inerken, günlük düşüş 50 baz puanı aştı.
Analistler, yeni ekonomi yönetiminin verdiği mesajların piyasalarda olumlu karşılandığını, atılacak adımların yatırımcıların odağına yerleştiğini ifade etti.
Yeni ekonomi yönetiminin özellikle enflasyonla mücadeleye vurgu yapmasının önemine dikkati çeken analistler, son dönemde gerileyen enflasyonla daha güçlü mücadele edilmesi sinyali verilmesinin finansal istikrarı desteklemesinin beklendiğini kaydetti
Analistler, başta ABD Merkez Bankası (Fed) olmak üzere faiz artırım döngüsünün yavaş yavaş sona erdirileceğine yönelik beklentilerin de dünya genelinde risk algısını törpülediğini belirtti.
BIST 100 ENDEKSI, YAKLAŞIK SON 3 AYIN ZIRVESINDE
Analistler, Borsa İstanbul'un da söz konusu haber akışından pozitif etkilendiğini ifade ederek, BIST 100 endeksinin yaklaşık son 3 ayın zirvesinde seyrettiğini kaydetti.
14 Mart'tan bu yana en yüksek seviye olan 5.323 puana çıkan BIST 100 endeksi, haziranda yüzde 9'a yakın getiri sağladı.
EKONOMİ YÖNETİMİNİN "PİYASA DOSTU" MESAJLARI DİKKATİ ÇEKİYOR
Hazine ve Maliye Bakanlığı görevini dün Nureddin Nebati'den devralan Mehmet Şimşek, "Hükümetimizin temel hedefi toplumsal refahı yükseltmektir. Önümüzdeki dönemde bu hedefe ulaşmada şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimiz olacaktır." dedi.
Şimşek, hükümetin temel hedefinin toplumsal refahı yükseltmek olduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
"Önümüzdeki dönemde bu hedefe ulaşmada şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimiz olacaktır. Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeceği kalmamıştır. Kurala dayalı, öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi, özlenen refaha ulaşmamızda anahtar olacaktır. Küresel zorlukların, jeopolitik gerginliklerin arttığı bir konjonktürde kurumsal kalite ve kapasitemizi güçlendirerek makro-finansal istikrarı önceliklendireceğiz. Vakit kaybetmeden orta vadeli program çalışmalarımıza başlayacağız. Sürdürülebilir yüksek büyüme için mali disiplinin tesis edilmesi ve fiyat istikrarının sağlanması temel hedefimiz olacaktır”