Türkiye’nin büyüme modeli sağlıklı mı? / Al Ain Türkçe Özel
Türkiye ekonomisi 2023’te yüzde 4,5 büyüdü. Peki Türkiye’nin büyüme modeli sağlıklı mı? Ekonomist ve Finans Danışmanı Emre Şirin, bu soruyu Al Ain Türkçe için cevapladı.
Türkiye 2023 yılında yüzde 4,5’luk bir büyüme yakaladı. Peki rakamlar incelendiğinde bu büyüme nasıl nitelendirilebilir? Bu soruyu Ekonomist ve Finans Danışmanı Emre Şirin’le konuştuk.
TÜRKİYE’NİN BÜYÜME MODELİ SAĞLIKLI MI?
Türkiye ekonomisi son çeyrekte yüzde 4, 2023 geneli yüzde 4,5 büyüdü... Rakamlara bakıldığında Türkiye’nin ekonomi modeli açısından neler söylersiniz? Öne çıkan sektörler bize ne anlatıyor?
Öncelikle Türkiye’deki büyüme modelini değerlendirmek gerekiyor. Büyümenin kompozisyonu son derece önemli. Türkiye ekonomisinde inşaat önemli bir dinamik. Bununla birlikte finans sektörünün devreye girmesi, kredi, kredi kartı gibi unsurların çok fazla devrede olması anlamına geliyor. Tüketicilerin finans ihtiyacını kredi kartı ve kredilerle karşıladığı görülüyor.
Temel mesele büyümenin homojen dağılmaması. Toplam refah ve kalkınmaya katkı sağlayacak bir büyümemiz yok. Ağırlıklı olarak ithalata dayalı bir tüketim perspektifi taşıyor. Bizim daha sağlıklı büyümeye ihtiyacımız var. Tüketim yerine üretimi, ithalat yerine ihracatı öncelememiz gerekiyor. Aynı zamandı İhracatın kompozisyonunu da değiştirmemiz gerekiyor. İhracatın ithalata bağımlılığının azaltılması gerekiyor. Enflasyonun stabil hale gelmesini sağlayacak nokta da bu. Bu kolay bir süreç değil. Doğru, sürekli ve kararlı adımlar gerektiriyor.
İçerdeki enflasyon beklentilerini törpülemek lazım. Enflasyon büyümenin üzerinde gerçekleşiyor bu da yoksulluğa sebep oluyor. Ülkenin büyüme modelinde kompozisyon değişikliği gibi vergi ve gelir dağılımında da bir değişiklik gerekiyor. Büyüme, toplumun genelinin değil belli bir kesimin gelirinin artmasına neden oluyor. Bunun yerine herkesin refahına katkı sağlaması gerekiyor.
SAĞLIKLI BÜYÜME İÇİN HANGİ ADIMLAR ATILMALI?
Büyüme rakamları ve anlattığınız sorunlar konusunda neler yapılmalı?
Seçimden sonra yapısal reformların yapılması gerekiyor. Vergide, sanayide maliyede kararlı adımların gelmesi lazım. Para politikası sıkı devam edebilecek mi bunu izleyeceğiz.
Türkiye’de enflasyonun temel dinamiği talep değil. Talebin yüksekliği enflasyonun yüksek olmasından kaynaklı. Talep yönlü değil maliyet yönlü problemler var. Bu problemler kapsamlı bir değerlendirmeyle çözüme kavuşturulmalı. Tasarruf yapılıp yapılmayacağı, Merkez Bankası’nın para politikasının seçim sonrası durumu seçimden sonra izlenecek. Bu politikalar Türkiye’ye dış finansman gelip gelmeyeceğini belirleyecek.
MEHMET ŞİMŞEK NE DEMEK İSTEDİ?
Büyüme rakamlarını değerlendiren Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek “2024’te daha dengeli ve ılımlı bir büyüme bekliyoruz” dedi. Bu açıklamanın anlamı nedir?
Burada kastedilen iç talebi daraltan önlemler alınacak olması. Ekonomi yönetimi reel sektöre “Kendinize yeni ihracat pazarları bulun, içerde soğuma olacak” demişti. İçerde iç talebe dönük hizmet veren firmaların daralmadan etkileneceği uyarısını tekrarlıyor.
Dengeli büyümeden kastı içeride talebin kısılması ve ihracat odaklı bir büyüme. Bununla cari açığı düşürmek ve enflasyonu dengelemek amaçlanıyor. Türkiye’de düşük faiz ortamında ucuz krediler lüks tüketime dönmüştü. Kur artışıyla birlikte insanların talebini artırması enflasyonu körüklemişti. Bugünkü enflasyon farklı. Talep yönünden enflasyonla mücadeleye yoğunlaşılsa da maliyet bazlı konuya dikkat etmek gerekiyor.
Seçimden sonra reel sektörü, finansa erişim ve maliyet açısından sıkıntılı bir süreç bekliyor. Bireyler de nakde erişimde sıkıntı yaşayabilir. Bu da ekonomide daralmayı beraberinde getirecek.