TÜİK’e göre yoksulluk 2023 yılında yüzde 13,9’a indi
TÜİK’in açıkladığı gelir rakamları Türkiye’deki yoksulluk oranını da ortaya çıkardı. Dünya yazarı Naki Bakır TÜİK’in açıkladığı rakamlar üzerinden analizler yaptı.
Dünya Gazetesi yazarı Naki Bakır, TÜİK’in rakamları üzerinden Türkiye’deki yoksulluk konusunu masaya yatırdı. Rakamları detaylı olarak analiz etti. Rakamların anlattıklarını kaleme aldı.
Naki Bakır’ın yazısı şöyle;
TÜİK’e göre yoksulluk 2023 yılında yüzde 13,9’a indi
2023’te hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 64,5 artarak 58 bin 374 TL olduğu varsayıldı. Medyan gelirin yarısı ‘göreli’ yoksulluk sınırı kabul edildiğinde, yoksul sayısı 349 bin azalarak 11 milyon 651 bine, oranı da 0,5 puan düşerek yüzde 13,9’a geriledi. Göreli yoksulluk oranı Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan illerinde en yüksek düzeyde.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2023 yılında yoksul sayısının 11 milyon 651 bine, yoksulluk oranının da yüzde 13,9’a gerilediğini açıkladı. Önceki gün gelir dağılımındaki bozulmanın dramatik biçimde arttığını ortaya koyan Yoksulluk ve Yaşam Koşulları Araştırması’nın 2022 yılı sonuçlarını açıklayan TÜİK, dün de aynı araştırmaya dayanarak, referans yılı 2022 olmak üzere 2023 yılı yoksulluk oranlarını açıkladı.
Toplumun ortalama düzeyine göre belirli bir sınırın altında gelire sahip bireylerin göreli anlamda yoksul sayıldığı araştırmada, eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin 2023’te önceki yıla göre yüzde 64,5 artarak 58 bin 374 TL’ye çıktığı baz alındı.
Söz konusu gelirin yüzde 50’si olan yıllık 29 bin 187 (aylık 2.432) lira baz alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre ülkedeki yoksul sayısı 11 milyon 651 bin kişi olarak hesaplandı. Bu hesaba göre 2022’deki 12 milyonluk yoksul sayısından 349 bin kişi azaldı. Buna göre önceki yıl yüzde 14,4 olan yoksulluk oranı da 0,5 puan düşerek yüzde 13,9’a indi.
Dört farklı hesaplama
Ancak, yoksul sayısı ve yoksul oranı, hesaplanan medyan gelirin düzeyi ve bunun ne kadarının ‘yoksulluk sınırı’ kabul edileceğine göre değişiyor. TÜİK, medyan gelirin yüzde 40, 50, 60 ve 70’ine göre belirlediği yoksulluk sınırlarına göre değişen yoksul sayısı ve yoksulluk oranlarını da açıklıyor.
Bu hesaplamalar yoksullukta artış ya da azalış bağlamında farklı sonuçlar ortaya koyuyor. Kullanılabilir fert medyan geliri olarak esas alınan tutarın yüzde 60’ı baz alınarak belirlenen 35 bin 24 liralık yoksulluk sınırına göre yoksul sayısı önceki yıla göre 188 bin artarak 18 milyon 219 bine çıkarken, yoksulluk oranı da 0,1 puan artışla yüzde 21,7 oldu.
Medyan gelirin yüzde 70’i olan 40 bin 862 TL baz alınarak yapılan hesaplamada ise yoksul sayısı 467 bin kişi artarak 24 milyon 926 bin kişi, yoksulluk oranı da 0,4 puan artış yüzde 29,7 olarak gerçekleşti. TÜİK’in, eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 40’ını baz alarak 23 bin 350 TL olarak belirlediği yoksulluk sınırına göre ise yoksul sayısı 147 bin azalarak 6 milyon 207 bin, yoksulluk oranını, 0,2 puanlık azalışla yüzde 7,4 oldu.
Yoksulluk kalabalık ailelerde fazla
Eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50’si baz alınarak hesaplanan yoksulluk oranı; çekirdek aile bulunmayan birden fazla kişiden oluşan hane halklarında önceki yıla göre 3,7 puan azalarak yüzde 8, tek kişilik hane halklarında ise 2 puan artarak yüzde 9,5 oldu. En az bir çekirdek aile ve diğer kişilerden oluşan hane halklarının yoksulluk oranı 2,1 puan azalarak yüzde 17,5, tek çekirdek aileden oluşan hane halklarının yoksulluk oranı ise 0,3 puan azalarak yüzde 13,6 olarak gerçekleşti.
Eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50’si dikkate alınarak hesaplanan yoksulluk oranına göre; okur-yazar olmayan fertlerin yüzde 27,8’i, bir okul bitirmeyenlerin yüzde 24,7’si, lise altı eğitimlilerin yüzde 14’ü, lise ve dengi okul mezunlarının ise yüzde 7,7’si yoksul olarak belirlendi. Yükseköğretim mezunları ise yüzde 3,2 ile en düşük yoksulluk oranına sahip grup oldu.
Maddi ve sosyal yoksunluk yüzde 14,4
‘Maddi yoksunluk’ tanımı Eurostat tarafından revize edilerek tanımın içine sosyal yoksunluk kriterleri de dahil edilmişti. Buna göre hanelerin yeniden belirlenen yaşamsal ihtiyaçları listesindeki 13 maddenin en az 7’sini karşılayamayanların oranı olarak tanımlanan “maddi ve sosyal yoksunluk” oranı; 2022 yılındaki yüzde 16,6’lık düzeyine göre 2,2 puan daha düşük olmak üzere 2023’te yüzde 14,4 olarak tahmin edildi.
Maddi ve sosyal yoksunluk oranı hesabında hane düzeyinde sorgulanan değişkenler; ‘otomobil sahipliği, ekonomik olarak beklenmedik harcamaları yapabilme, evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayabilme, kira, konut kredisi ve faizli borçları ödeyebilme, iki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek yiyebilme, evin ısınma ihtiyacını karşılayabilme ve mobilyaları eskidiğinde değiştirebilme’ durumlarından oluşuyor.
Bu oran için fert düzeyinde toplanan değişkenler ise ‘eskimiş giysileri yerine yenisini alabilme, düzgün iki çift ayakkabıya sahip olabilme, ayda en az bir kez tanıdıkları ile toplanabilme, ücretli boş zaman faaliyetlerine katılabilme, kendini iyi hissetmek için bir miktar para harcayabilme ve kişisel amaçlı kullanım için internet sahipliği’ olarak belirleniyor.
Sürekli yoksulluk yüzde 12,3
TÜİK’e göre sürekli yoksulluk oranı ise 2023 yılında önceki yıla göre 1,7 puan azalarak yüzde 12,3 oldu. Dört yıllık panel veri kullanılarak hesaplanan sürekli yoksulluk oranı, eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 60’ına göre son yılda ve aynı zamanda önceki üç yıldan en az ikisinde de yoksul olan bireyleri kapsıyor.
En yoksul Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan
Şubat ayında yaşanan depremler nedeniyle 2023 yılında TR63 (Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye) bölgesinde alan çalışması yapılamadığı için İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması (İBBS) ayrımında bölgesel sonuçlar 25 bölge için hesaplandı. Bölgelerin her biri için eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50’sine göre hesaplanan yoksulluk sınırına göre, gelire dayalı göreli yoksulluk oranının en yüksek olduğu bölgeler; yüzde 16,1 ile Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan (TRA2), yüzde 14’le Bursa, Eskişehir, Bilecik (TR41) ve yüzde 13,9 ile Kastamonu, Çankırı, Sinop (TR82) oldu. Göreli yoksulluk oranı en düşük olan İBBS 2. Düzey bölgeleri ise yüzde 4,8 ile Gaziantep, Adıyaman, Kilis (TRC1), yüzde 7,1 ile Mardin, Batman, Şırnak, Siirt (TRC3) ve yüzde 8,0 ile Şanlıurfa, Diyarbakır (TRC2) olarak açıklandı.
Kendi evinde oturanlar azaldı
Oturulan konuta sahip olanların oranının önceki yıla göre 0,5 puan azalarak yüzde 56,2 olduğu hesaplanırken, kirada oturanların oranı 0,6 puan artarak yüzde 27,8, lojmanda oturanların oranı 0,2 puan azalarak yüzde 0,9, kendi konutunda oturmayıp kira ödemeyenlerin oranı ise değişmeyerek yüzde 15,1 oldu. Konutun izolasyonundan dolayı ısınamama, en çok karşılaşılan konut ve çevre problemi olarak belirlendi.
Kurumsal olmayan nüfusun yüzde 32,6’sı konutunda izolasyondan dolayı ısınma sorunu yaşarken, yüzde 32’si sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçeveleri vb., yüzde 19,8’i ise trafik veya sanayinin yol açtığı hava ve çevre kirliliği veya diğer çevresel sorunlarla karşılaştı.
Yüzde 58’i borçlu, taksit ödüyor
Konut alımı ve konut masrafları dışında borç veya taksit ödemesi olanların oranı 1,4 puan azalarak yüzde 58 oldu. Nüfusun yüzde 5,7’sine bu ödemeler yük getirmezken yüzde 14,9’una çok yük getirdi. Hanelerin yüzde 58,8’i evden uzakta bir haftalık tatil masraflarını, yüzde 39,2’si iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını, yüzde 31,8’i beklenmedik harcamaları, yüzde 19,5’i evin ısınma ihtiyacını, yüzde 65,2’si eskimiş mobilyaların yenilenmesini ekonomik olarak karşılayamadığını bildirdi.
Üçte biri yoksulluk riski altında
Göreli yoksulluk, maddi ve sosyal yoksunluk ve düşük iş yoğunluğu göstergelerinin en az birinden yoksun olma durumunu ifade eden ‘yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altındakiler’in oranı ilk kez geçen yıl hesaplanmış, fertlerin yüzde 32,6’sının yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında kaldığı açıklanmıştı. Son yıl sonuçlarına göre bu oran 2023’te yüzde 31’e geriledi. Yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında kalanlar yaş gruplarına göre incelendiğinde, bu oranın; 0-17 yaş grubunda yüzde 39,7 düzeyinde, 18-64 yaş grubunda yüzde 28 ve 65 ve üstü yaş grubunda ise yüzde 26,6 olduğu tahmin edildi.