Türkiye’de devalüasyon riski var mı? Al Ain Türkçe Özel
Hükümetin ekonomi politikaları değişmedikçe artan devalüasyon riskinin piyasalardaki karşılığı ve gelecek dönemdeki ekonomi buhranları merak ediliyor.
Uluslararası ekonomi uzmanları, hükümetin ekonomi politikalarını değiştirmediği takdirde, Türkiye'nin sistematik bir bankacılık kriziyle ve devasa bir devalüasyonla karşı karşıya kalacağı uyarısında bulunuyor.
Ekonomist Baki Demirel, Al Ain Türkçe’den Merve Öney’e değerlendirmelerde bulunarak, ‘devalüasyon riski’ nin Türkiye’nin şu anda içinde bulunduğu durumun doğrudan karşılığı olduğunu, riskin değil, devalüasyonun kendisinin hali hazırda varlığının kabul edildiğini belirtti.
Ortodoks politikalara Mehmet Şimşek ile tamamen geçildiğini ifade eden Demirel, Türk varlıklarına güvenin düşük olduğu için yabancı sermaye girişinin olmadığını ifade etti. Demirel, ‘’ Burada muhtemelen yabancı sermaye girişimine dayalı bir politika stratejisi var. Dolayısıyla yabancı sermaye çekmek için önce kuru devalüe ettiler. Sonra muhtemelen faiz artışı gelecek. Kuru devalüe etmesi aslında hisse senetlerini ucuzlattı yabancılar için. Yabancı girişi yok çünkü henüz bir güven yok o konuda. Türk varlıklarına güven düşük ve tabii sermaye kontrolü devam ediyor hali hazırda.’’ dedi.
Ekonomist Demirel, enflasyonla mücadelede ortodoks politikalarla bunun gerçekleştirileceğine inandıklarını fakat bu durumun emekçiler üzerinde yük olabileceğine dikkat çekti.
Ortodoks politikanın beraberinde emek ücretlerine baskı geleceğini ve işsizliğin açığa çıkacağını söyleyen Demirel, ‘’Emek ücretlerine baskı gelecek, özellikle kamu yatırımları konusunda önemli sorunlar olacak. Ve maalesef emekçiye emek-servet ya da işte gelir transferlerinde sorunlar olacak. Vergi politikası yine dolaylı vergiler üzerinden ücretli kesim üzerine yıkılmış olacak vergiler. Bunları tabii tasarı tam açıklanmadığı için netleştiremiyoruz ama söylemin Ortodoks politikanın bunları içerdiğini biliyoruz.’’ diye konuştu.
Baki Demirel konuya ilişkin sorularımızı şöyle yanıtladı:
Türkiye'de devalüasyon riski var mı?
Devalüasyon şuan içinde yaşadığımız durumun adıdır. Devalüasyonun gündeme gelmesiyle alışılagelmiş politikalara geçilecekse Türkiye’de şuana kadar uygulanmış politikalar yeni Ortodoks fakat alışılagelmiş politikanın dışındaydı.
Devalüasyon konusunun bile gündeme gelmesi, piyasalarda nasıl karşılanır?
Bazı bizim de kabul ettiğimiz şeyler vardı yani mesela sermaye kontörlü gibi KKM gibi biz derken heterodoksların. Doğru bulduğu politikalar ama bunlar bütüncül bir politikanın parçası olmadığı için şimdiye kadar uygulanan politikalara heterodoks diyemiyoruz tam olarak. Fakat şimdi Mehmet şimşekle birlikte Ortodoks politikalara tamamen geçildi. Burada muhtemelen yabancı sermaye girişimine dayalı bir politika stratejisi var. Dolayısıyla yabancı sermaye çekmek için önce kuru devalüe ettiler. Sonra muhtemelen faiz artışı gelecek. Kuru devalüe etmesi aslında hisse senetlerini ucuzlattı yabancılar için. Yabancı girişi yok çünkü henüz bir güven yok o konuda. Türk varlıklarına güven düşük ve tabii sermaye kontrolü devam ediyor hali hazırda.
Bundan sonra herhalde Ortodoks politikalarla Türk varlıklarına güven getirmeye çalışacaklar. Doğru bulmasam da yapılacak şey bu. Bu tabii emekçiler için, ücretli kesimler için olumsuzluk. Yani daha fazla işsizlik yaratacak bir şey. Zaten bugüne kadar bölüşüm konusunda ciddi bir sorun vardı. Kriz vardı. Kriz emekçileri için bir buhrandı ve bu daha da derinleşecek gibi duruyor.
Dolayısıyla enflasyonla mücadelenin tırnak içinde söylüyorum ki para politikasıyla bu yapılmaz ama Ortodoks politikalarla bunun yapılacağına inanıyorlar. Bunun yükünü de emekçilerin üzerine yıkacaklar. Mavi disiplin de bunun bir parçası.
Erdoğan ve Şimşek arasında muhtemel bir görüş ayrılığının ekonomik yansımaları ne düzeyde olur?
Görüş ayrılığı var mı yok mu bilemiyoruz. Şuana kadar herhangi bir politika tasarımı da yok ortada.
Ortodoks politikalara geçilecek bunu da rasyonel olmasından anlıyoruz ki piyasa dostu piyasa odaklı olunması aynı şeydir, yabancı sermayeye yönelik adımlar atılıyor bunu biliyoruz. Muhtemelen faiz artışı da atılacak. Bunun nasıl yapılacağından emin değilim. Ne kadar kaç baz puanlık olacağından veya para politikasıyla mı yapılacak veya eskisi gibi koridor sistemine geçilip oradan marjinal fonlamayı arttırıp ‘biz bak politika faizini arttırmadık’ da denilebilir. Aslında marjinal faizden fonlama faizinden fonlama sağlanır, politika faizi arttırılmış olur ama bir haftalık repo faizine dokunulmadığı için politika faizi arttırılmış da olur gibi.
Yani o zaman da görüş ayrılığı da olmamış olur yani sonuçta Sayın Cumhurbaşkanı diyebilir ki ‘bak biz faize dokunmadık’ ama aslında fonlamanın yapıldığı faiz üst faiz olduğu için faize dokunulmuş olur. Ama tabii biz mavi disipline karşıyız. Bunun tüm sonuçlarını biliyoruz.
Emek ücretlerine baskı gelecek, özellikle kamu yatırımları konusunda önemli sorunlar olacak. Ve maalesef emekçiye emek-servet ya da işte gelir transferlerinde sorunlar olacak. Vergi politikası yine dolaylı vergiler üzerinden ücretli kesim üzerine yıkılmış olacak vergiler. Bunları tabii tasarı tam açıklanmadığı için netleştiremiyoruz ama söylemin Ortodoks politikanın bunları içerdiğini biliyoruz.