Türkiye'den yabancı yatırımcıları cezbeden politikalara güçlü dönüş
Türkiye, para politikasında çarpıcı bir değişiklik yaptıktan sonra gelişmekte olan piyasalarda yabancı yatırımcıları tekrar çekmeye başladı. Bu, önceki alışılmadık politikalarının pratikte başarısız olduğunu kabul ettiği anlamına geliyor.
Yatırımcılar ve analistler, uluslararası yatırımcıların, ülkedeki geleneksel para politikasını yeniden düzenleme eğilimine girerken, yerel tahvillere ve kredi riski takas sözleşmelerine odaklanarak Türkiye piyasasına yatırımlarını artırdığını belirtiyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki zaferinin ardından neredeyse bir yıldır, yatırımcıları Türkiye'den uzak tutan alışılmadık politikalardan uzaklaşarak, hızlanan enflasyonu kontrol altına almak için piyasaların faiz oranlarında büyük artış çağrısını destekledi.
FAİZİ ARTIRMAK
Merkez Bankası, geçen yılın haziran ayından bu yana faiz oranını 4.150 baz puan artırarak dünkü politika toplantısında beklendiği gibi yüzde 50'de tuttu, ancak enflasyon riskleri konusunda temkinli olma eğiliminin devam ettiğini belirtti.
7 trilyon dolardan fazla varlığı yöneten Vanguard'ın gelişmekte olan piyasalardaki aktif sabit gelir eş başkanı Nick Eisinger, "Yatırımcılar şu anda güçlü bir şekilde geri dönüyor, rakamlar gerçekten güçlü, çok fazla giriş var" dedi.
Ülkenin döviz cinsinden borçlarına atıfta bulunarak, "Liranın gücüne ve yerel tahvillere güveniyoruz, krediye de çok güveniyoruz" diye ekledi.
Citi'deki analistler de bu görüşe katılıyor ve politika değişikliğinin Türk varlıklarına olan ilgiyi artırdığını öne sürüyor.
Citi'den Luis Costa müşterilere yazdığı notta "Şu anda, Türk piyasalarının bir tür canlanma dönemine girdiğini, kredi ve yerel ile yabancı hisse senedi piyasaları ile şirketler aracılığıyla gözlemliyoruz." ifadelerine yer verdi.
VARLIK ARTIŞI
Aynı dönemde bankacılık sektöründeki yaklaşık %80'lik artışın etkisiyle ülkenin ana borsa endeksi yılın başından bu yana %46'dan fazla artarken, Türk varlıkları da büyük oranda arttı.
Devlet tahvillerinin getirisi yılın başından bu yana %4'ün üzerine çıktı ve %1'in altındaki JP Morgan küresel çeşitlendirilmiş endeksini önemli ölçüde aştı.
Tahviller aslında Kasım ayında yabancı yatırımcıların ilgisini çekti, ardından bu eğilim biraz sakinleşti. Ancak, mart ayındaki 500 baz puanlık faiz artışı ve muhalefetin 31 Mart'taki yerel seçimlerdeki başarısı sonrasında tekrar artış gösterdi.
Lira, yılın başından bu yana dolar karşısında yüzde 8'den fazla değer kaybetmiş olsa da nisan ortasında eşi benzeri görülmemiş bir düşük seviyeye ulaştıktan sonra istikrar kazanmaya başladı.
Geleceğe dair olarak, Eisinger, kredi riski takası sözleşmelerinin -yani ödeme yapmama olasılığına karşı sigorta sağlayan araçların- gelecekteki cazip yatırım araçları olabileceğini ifade etti.
BANKACILIK SEKTÖRÜNE DESTEK
Türkiye Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan bugün yaptığı açıklamada, para politikasının bankacılık sektörünün büyümesini desteklemeye devam edeceğini söyledi.
Türk lirası cinsinden mevduatın payının geçen yılın ağustos ayındaki en düşük seviyesi olan yüzde 31'den yüzde 45'e yükseldiğini sözlerine ekledi.
İstanbul'daki İslami Finans Zirvesi'nde konuşan Karahan, "İşler istikrara kavuştukça bankaların bilançolarını yönetme konusunda daha fazla yük taşıması gerekecek" dedi.