Türkiye-Suriye'nin normalleşme süreci: Kiritik dosyalar ve zorluklar
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, ülkesinin Türkiye ile yakınlaşmaya açık olduğunu açıklamıştı. Ardından, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesine kapı açan bir açıklama geldi.
Analistler ve uzmanlar, bu yakınlaşma arzusunun iç ve dış baskılar, sıcak gündem maddeleri ve her iki ülke için güvenlik, istikrar, kalkınma ve uluslararası ilişkiler dengeleri gibi çeşitli kritik meselelerden kaynaklandığını düşünüyor.
Hem Türk hükümeti hem de muhalefet tarafından Şam'la yakınlaşma konusunda yapılan yakın tarihli açıklamaların ardından, her iki tarafın resmi açıklamaları sonrasında bir dizi soru ve spekülasyon ortaya çıktı. Bu sorular, bir sonraki adımın mahiyeti ve Türkiye'nin bu seferki hamlesinin ciddiyeti üzerine odaklanıyor.
ERDOĞAN ESAD'A YANIT VERDİ
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Rusya Devlet Başkanı'nın elçisi Alexander Lavrentiev'i kabul ederken, ülkesinin iki ülkeyi birbirine yakınlaştırmaya yönelik tüm girişimlere açık olduğunu vurguladı.
Türkiye Cumhurbaşkanı, bu açıklamalara yanıt vererek Suriyeli mevkidaşına hitap şeklini değiştirdi ve onu "Sayın Esad" olarak tanımlayarak kendisiyle görüşme arzusunu dile getirdi.
Erdoğan, aile ilişkileri günlerini hatırlatan ve aynı zamanda iki ülke arasındaki normalleşme sürecinin nereye doğru gidebileceğini ortaya koyan bir dizi açıklama yaptı.
Normalleşme süreci, yaklaşık bir yıl önce Moskova'da yapılan ünlü dörtlü toplantıdan bu yana durgunluk yaşamıştı. Rusya'nın ve diğer ülkelerin tüm girişimleri, bu süreci canlandırmada veya iki taraf arasındaki siyasi temas hatlarını değiştirmede başarılı olamadı.
İÇ VE DIŞ FAKTÖRLER
Şam ile Ankara arasındaki buzları kırmaya yönelik girişimlerin hızlanması, iki başkent arasındaki anlaşmazlık duvarında yeni delikler açtı ve bu süreci takip edenlerin ilgisini çekti.
Türkiye meseleleri uzmanı Suriyeli Sarkis Kassarjian, Al-Ain News'e verdiği röportajda şu değerlendirmede bulundu:
"Son dönemde Türkiye'nin bu konudaki artan ısrarı, atmosferin ve yolun ciddi sonuçlara ulaşmaya önceki tüm zamanlardan daha yakın olduğunu gösteriyor. Özellikle de Erdoğan'ın son belediye seçimlerinde yaşadığı kayıplar göz önüne alındığında, normalleşmenin Türkiye'nin iç faktörleriyle ilgili olduğunu görebiliyoruz. Ayrıca, Rusya-Türkiye ilişkilerindeki dengenin kalitesinin temsil ettiği dış faktörü de dikkate almak önemlidir."
Suriyeli uzman, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Batı'ya yönelme girişimi var ve bu nedenle Rusya'ya güven vermesi gerekiyor. Özellikle Türkiye'nin, Batı'nın Rusya'ya yönelik yaptırımlarına bağlılığı ve Ukrayna ile yapılan askeri anlaşmalar Moskova için çok sinir bozucu hale geldi. Dolayısıyla, Erdoğan'ın Suriye dosyasında ciddi adımlar atarak Rusya ile bir denge yaratmaya çalışması, normalleşme açıklamalarının doruğa çıkmasına katkı sağladı.
Ekonomik faktörlere ve kalkınma yolu projesinde Türkiye'nin Körfez bölgesindeki ortaklarına, bölgenin gerilime değil istikrara doğru gittiği konusunda güvence verme ihtiyacının yanı sıra üçüncü faktörü, yani Suriye sınırındaki Kürt örgütleriyle mücadele konusunu unutmayalım. Erdoğan, İran, Rusya ve Şam'ın sert tavır almamasını sağlayarak bu mücadeledeki konumunu güçlendirmeye çalışıyor." ifadelerini kullandı.
BAŞARI ŞANSI
Uzman Kassarjian'ın beklentilerine göre, Türkiye'nin ciddiyeti ve uzlaşma konusundaki arzusu ve ısrarı oldukça belirgin. Ancak, bu adımın başarısının boyutu ve istenilen sonuca ulaşma ihtimali konusunda hala belirsizlikler mevcut. Bu belirsizlikler, hem yurtiçindeki hem de yurtdışındaki siyasi değişkenlerle bağlantılı.
Suriye ile yakınlaşma meselesinin gündeme getirilmesinde öncelikli rol, Türkiye'nin iç durumu ve burada temel rol oynayan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin son belediye seçimlerinde yaşadığı kayıplar. Ancak, iki ülke arasındaki normalleşme sürecine ciddiyet getirilmesinin tek nedeni bu değil.
Kassarjian şunları ekliyor: "Bu sefer normalleşmenin başarı şansını artıran şey, Erdoğan'ın son dönemde tekrarlanan açıklamaları değil, izlenen yolun niteliği ve bazı Türk iç otoritelerinin yaptığı açıklamalar ile son dönemde bu hedefe ulaşmanın gerekliliğine odaklanan dış açıklamalardır. Bütün bunlar, önceki dönemlere kıyasla normalleşme ihtimalinin daha yüksek olduğunu gösteriyor."
UZUN YOL
Eski Suriye Parlamento üyesi Muhannad Haj Ali, Al-Ain News'e verdiği röportajda bugün yaşananları sürpriz olarak değerlendirmeyi reddediyor. Ayrıca, Türk açıklamalarında Şam'la uzlaşma dosyasını yeniden öne çıkarma hamlesinin öncesinde Rusya-İran girişiminin olduğunu belirtiyor. Bu dosyanın, birkaç yıl önce Suriye ile Türkiye arasındaki görüşlerin birbirine yakınlaştırılması amacıyla çalışıldığını ifade ediyor.
Ancak Haj Ali'ye göre, "Türk tarafının Soçi Konferansı'nda verdiği sözlerden veya Astana kararlarından cayması sonucunda, Suriye, Türkiye'nin niyetinden şüphe eden bir pozisyon aldı."
Haj Ali şunları ekliyor: "Geçen yıl Rusya, Çin ve İran tarafları, bakış açılarını yeniden yakınlaştırmak için müdahalede bulundular ve Suriye ve Türkiye Savunma Bakanlıkları tarafından teknik ve güvenlik niteliğinde ortak komiteler oluşturuldu. Bu çerçevede birkaç toplantı yapıldı.
Dolayısıyla, Irak'ın girdiği bir sonraki aşamaya bugünkü geçiş, bir önceki aşamada yapılan görüşmelerin doğal bir sonucuydu. Ancak, olan ve olacak olan her şey, Cumhurbaşkanı Esad'ın açıkça belirttiği temel bir prensibe dayanacaktır: Türkiye'nin Suriye topraklarından çekilme taahhüdü.”
YENİ ADANA ANLAŞMASI
Haj Ali, Al-Ain News'e verdiği röportajda şunları söyledi:
"Geçtiğimiz günlerde Türk Savunma Bakanı tarafından çarpıcı bir açıklama yapıldı. Bu açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri örgütünün yerel seçim yapma niyetlerine cevaben askeri operasyon tehdidinde bulunuldu. Türk Savunma Bakanı, Türkiye'nin güvenlik garantileri alması durumunda Suriye topraklarından çekilmeyi düşünebileceğini söyledi. Soru şu: Türkiye ne gibi güvenlik garantileri istiyor? Cevap açıktır, yani bu silahlı grupların 30 kilometre uzaklaştırılması."
Haj Ali, 1998 yılında iki ülke arasında imzalanan ve teröristlerin sınırın her iki yanından 5'er kilometre uzaklaştırılmasını öngören Adana Anlaşması'na dikkat çekti. Haj Ali, "Anlaşma aynı zamanda her iki ülke kuvvetlerinin sınıra girerek teröristleri beş kilometrelik bir mesafeye kadar takip etmelerine de izin veriyor." dedi.
Haj Ali şunları söylüyor: "Benim görüşüme göre, Suriye Dışişleri Bakanlığı'nın daha önce sunduğu bir öneriye göre, Adana Anlaşması, iki ülke arasındaki sınır boyunca teröristlerin dağılımının niteliğine ve günümüze uygun bir şekilde geliştirilebilir. Bu da müzakere masasında gerçekleşecek." dedi.
SURİYE'NİN MİSİLLEME KARŞITI POLİTİKASI
Eski Suriye milletvekili ve siyaset uzmanı Haj Ali, Suriye politikasının doğası gereği misilleme içermediğini vurguladı.
Haj Ali, sözlerini şöyle tamamladı: "Şam'ın nihai hedefi, toprakları üzerindeki egemenliğini yeniden tesis etmek ve güvenlik koşullarını 2011 öncesindeki durumuna getirmektir. Bugün yaşanan tüm faktörlere göre, Suriye ile normalleşme meselesinde bu kez Türkiye'nin ciddiyetinin olduğu söylenebilir. Umarız Erdoğan'ın açıklamaları, Türkiye'nin içi ve dışı açısından da yeni bir Türk manevrası olmayacaktır."