Türkiye'nin Avrupa Birliği serüveni: İnişler ve çıkışlar!
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne uzanan yolculuğu; umut, mücadele ve bekleyişle dolu. İşte Türkiye-AB ilişkilerinin çalkantılı tarihi.
Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile olan yolculuğu 1959 yılından itibaren pek çok inişli çıkışlı dönemden geçti.
Avrupa'nın entegrasyon süreci 18 Nisan 1951'de Paris'teki bir anlaşma ile başladı. Bu altı Avrupa ülkesi - Batı Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg - tarafından imzalandı ve Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu'nu kurarak yeni bir süreci başlattı.
Bundan altı yıl sonra, 25 Mart 1957'de, aynı ülkeler Roma'da bir araya geldi ve Avrupa Ekonomik Topluluğu'nu kurmak için bir anlaşma daha imzaladılar.
Bu süre zarfında, Türkiye'nin Avrupa ile olan ilişkisi 31 Temmuz 1959'da Avrupa Ekonomik Topluluğu'na yaptığı başvuru ile başladı. Bu süreci bir darbe kesintiye uğratsa da, Ankara Antlaşması 12 Eylül 1963'te imzalandı ve Türkiye'nin Avrupa macerası devam etti.
Bu yolculuğun nihai hedefi tam üyelikti. Yunanistan da 1975'te bu amaca ulaşmak için harekete geçti ve Türkiye'ye de tam üyelik başvurusunda bulunması önerildi.
Avrupa'da sıkı vize politikalarının yürürlüğe girmesi, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik başvurusunda bulunduğu 1987'ye kadar süren bir sürecin ardından geldi. Ancak, bu başvuruya iki yıl sonra verilen yanıt, topluluğun "kendi iç bütünleşmesini tamamlamadan yeni bir üyeyi kabul edecek durumda olmadığı" idi.
Berlin Duvarı'nın yıkılmasının ardından, Avrupa'nın siyasi manzarası 1989'da tamamen değişti. 1992'de Maastricht Antlaşması ile AB resmi olarak kuruldu ve "Kopenhag Kriterleri" AB'ye üye olmanın şartlarını belirledi.
Türkiye, 1999 Helsinki Zirvesi'nde nihayet aday ülke statüsüne yükseltildi ve bu, Türkiye'nin AB ile olan yolculuğunda önemli bir dönüm noktası oldu.
Bu statüye ulaştıktan sonra, Türkiye bir dizi reform uyguladı ve AB ile katılım müzakereleri Ekim 2005'te başladı. Ancak, bu süre zarfında Türkiye'nin karşılaştığı engellerden biri de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin AB'ye katılması oldu.
Türkiye ve AB arasındaki ilişkiler, özellikle 2016'dan sonra fasılların açılmaması nedeniyle daha da gerginleşti. Bu durum, Suriye'deki iç savaştan kaçan mültecilerin Avrupa'ya akını ve Birleşik Krallık'ın 2020'de AB'den çıkışı ile daha da karmaşık hale geldi.
Bu dönem aynı zamanda AB üyesi bazı ülkelerin terör örgütlerine desteği nedeniyle Türkiye-AB ilişkilerinde bir gerginlik dönemine işaret eder. Buna rağmen, Türkiye'nin AB'ye olan üyelik hedefi, milyonlarca mülteciyi barındırmasının ardından yumuşayan ilişkilerle devam etti.
Son olarak, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetleri, AB'nin yaptırım ve üyelik kozlarını kullanarak Türkiye'yi geri adım atmaya zorlaması ile gündeme geldi.