Türker Ertürk : Demokrasi olan bir ülkede bu savunmayı yapmamam gerekiyor!
Montrö Sözleşmesi ile ilgili yaptıkları açıklama nedeniyle 'anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşmakla' suçlanan 104 emekli amiralin yargılandığı dava sürüyor. Emekli Amiral Türker Ertürk ise savunmasını sosyal medyadan paylaştı.
Emekli Amiral Türker Ertürk, sosyal medya üzerinden mahkemeye gönderdiği savunmasını paylaştı.
Demokrasi olan bir ülkede normalde bu savunmayı yapmaması gerektiğini ileri süren Ertürk, “Demokrasi ve hukukun en asgari seviyeden bile olsa geçerli olduğu bir ülkede yaşıyor olsaydık ne böyle bir dava olurdu ne de ben savunma yapıyor olurdum. Bu dava gerçekten siyasidir ve hukukla zerre kadar bir ilgisi yoktur. Esasında bu iddianame; hukuken bir iddianame olmaktan çok, olmayan bir suçu yaratmak ve iftira atmak hüviyetindedir.” dedi.
Haklarında düzenlenen iddianamenin muğlak ve hukuken somut deliller içermediğini ifade eden Türker Ertürk, “İddianame; “o bunu dedi”, “şu şöyle tepki gösterdi” gibi muğlak ve hukuken hiçbir kıymeti olmayan, somut deliller içermeyen, niyet okumaya çalışan, kanunla tanımlanmış bir suçun işlendiğini söyleyemeyen ve adeta dedikoduname gibi görünen bir metin özelliğinde.
Davaya konu olan duyuruyu elbette beğenmeyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz, içeriğine katılmayabilirsiniz ve hatta tepki de gösterebilirsiniz ama bu duyuru ile bir suç işlendiği anlamına gelmez. Hukuken, Sayın Cumhurbaşkanı da dahil, kimin ne tepki gösterip göstermediğine göre de bir suç belirlenemez.” diye konuştu.
Düşünce özgürlüğünün anayasal hak olduğunun altını çizen Türker Ertürk savunmasında şu ifadelere yer verdi.
“Ben, halen ülkemizi yöneten iktidarın ülkemizi felakete taşıdığına, cumhuriyetimize, demokrasimize, adalet sistemimize, demografik yapımıza ve iç barışımıza büyük zararlar verdiğine inanıyorum. Bu kapsamda yaptığım somut verilere dayanan analizleri de köşe yazılarımda yazıyorum ve ekranlarda anlatıyorum. Bunu elbette ki şahsi bir husumet veya öznel bir nedenle yapmıyorum. Bunun tek nedeni tüm ömrüm boyunca yaptığım gibi; vatanımın, milletimin, ülkemin çıkarlarını ve geleceğini korumak istiyor olmamdır. Bu, suç mudur? Ama iktidar beni ve benim gibi diğer muhalif sesleri, özellikle seçimler öncesinde geçersiz bir bahane ile susturmak istiyor. Bu maksatla da yüce yargıyı yönlendirmek istiyor.
Ben de bu kapsamda yargılandığımı düşünüyorum. 31 yıl sadakatle Türk Silahlı Kuvvetlerine ve Türk Deniz Kuvvetlerine hizmet ettim. Sicilimde en ufak bir leke yoktur. İstiklal Madalyalı büyükbabamın ve en az üç nesildir asker ve denizci olan bir ailenin evladıyım. Bizden terörist ve darbeci çıkmaz, vatansever çıkar.
Yargılamalarda esas olan amaç; suçlu ile suçsuzu ayırmak ve adaletin yerine getirilmesini sağlamaktır. Bu mütalaada ise bu amacın peşinden gidilmediği izlenimi veriliyor. Mütalaa adeta; “Hukukun, anayasanın ve kanunların gereğini yapıp herkese beraat istesem iktidarın husumetini ve baskısını üzerime çekerim. Herkese ceza istesem topluma anlatamayız ve toplumsal tepkiyi tetikleriz. En iyisi aralarında bazılarını ve özellikle öne çıkanlarını ve iktidarın hoşnut olmadıklarını cımbızlayayım. Bu şekilde hem iktidarı tatmin ederim hem de toplumsal tepkiyi en alt düzeyde tutarım” endişesi içinde hazırlanmış gibi görünüyor.”