Türk savunma sanayisinin başarısının sırrı ne? / Al Ain Türkçe Özel
The Ekonomist dergisi, Türk savunma sanayiine ilişkin önemli bir analiz yayınladı. Savunma Teknolojileri Uzmanı Doç. Dr. Cenk Özgen o analizi Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi.
The Economist dergisinin bu haftaki sayısında Türkiye'nin savunma sanayiine dair analizinde, Türkiye'nin küresel silah pazarında yükselen bir güç olduğuna dikkat çekildi. Dergiye göre, jeopolitik fırsatlardan yararlanan Türkiye, rekabetçi yapısı ve artan özerkliğiyle dikkat çekiyor. Körfez ülkeleriyle yapılan anlaşmalar ve SIPRI raporu da analizde yer alıyor. Analizi ve Türk savunma sanayisinin başarı sırrını Savunma Teknolojileri Uzmanı ve Giresun Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cenk Özgen’le konuştuk.
The Economist dergisinin analizine göre, Türkiye "değişen jeopolitiğin yarattığı fırsatlardan yararlanıyor" ve "rekabetçi yapıları ile daha ucuza silah satabiliyor". saptamaları çerçevesinde, Türkiye'nin jeopolitik konumu ve rekabetçi yapısının savunma sanayii ihracatındaki yükselişe etkileri nelerdir? Körfez ülkeleriyle yapılan silah anlaşmaları bu bağlamda nasıl bir rol oynuyor?
Türkiye 3 kıtanın kesişim noktasında eşsiz bir coğrafyaya sahip. Son dönemde izlediği aktif dış politikayla hem bölgesel hem küresel gelişmelerde rol oynuyor. Ukrayna-Rusya savaşında Türkiye’nin konumunu buna örnek verebiliriz.
Türkiye son dönemde savunma sanayiinde bir ivme yakaladı. Firmalar geliştirdikleri çözümlerle TSK’nın ihtiyaçlarının yüzde 80’ini yurt içinden karşılayacak seviyeye geldi. Bu da ihracatı beraberinde getirdi. Geçen yıl 4 milyar barajını geçti.
Peki neden talep var? Bu sistemleri TSK aktif olarak kullanıyor. TSK dünyada bir marka. Bir askeri ürünün TSK’nın envanterine girmesi başlı başına bir referans oluşturuyor. TSK sahada bilfiil varlık gösteren bir kuvvet. Bu ürünler muharebede kendisini kanıtlamış sistemler. Gerçek muharebe şartlarında kullanılıyor. Bu nitelik de bu ürünlerin başarılı olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Bir başka neden de maliyet... Türkiye’nin sistemleri fiyat anlamında rekabetçi çözümler... Türkiye NATO ülkesi olduğu için standartlarımız batı. Ama fiyatlarımız batılı ülkelerinin çözümlerinden daha uygun seviyelerde.
Bir ürünü satmak önemli, aynı şekilde satış sonrası lojistiği de önemli. Türk ürünleri satış sonrası için de iyi. Bu süreçte de başarılı performans ortaya koyuyorlar. Bu kullanan ülkeler için artı özellik.
Körfez ülkeleriyle yapılan iş birliğine gelirsek, Türk firmaları dünyanın hemen hemen bütün coğrafyalarında faaliyet gösteriyor. 170 civarı ülkeye satış yapılıyor. Ama öncelikli pazarlar Orta Doğu ve Afrika... Türkiye Orta Doğu pazarında aktif rol oynuyor. Birçok ülkeye zırhlı araç, kara ve hava sistemi satıyor.
En son Suudi Arabistan’la BAYKAR arasında büyük bir anlaşmaya imza atıldı. Bu tek kalemde Türkiye tarihinin en büyük savunma sanayii ihracatıydı. Silah satışları siyasi hamlelerdir. Yani bu satışı siyaset ve diplomasiden ayrı düşünemeyiz. Diğer ürün ihracatı gibi değildir. Türkiye’nin Orta Doğu ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmesi, savunma sanayii ihracatını da beraberinde getiriyor. Bir ülkeye böyle bir ihracat yaptığınızda onlarca yıl devam edecek bir ilişkiyi başlatıyorsunuz. Bunun eğitimi var, teknik desteği var. Silah satışı için uzun süreli iyi ilişki gerekiyor. Körfez ülkeleriyle yaptığımız siyasi işbirliği beraberinde böyle bir kapıyı da açıyor.
The Economist dergisinin analizinde Türkiye'nin "gelişmekte olan silah ihracatçıları arasında ilk sıralarda" yer aldığı ve "gün geçtikçe özerkliğe daha da yakınlaştığı" belirtiliyor. Bu bağlamda, Türkiye'nin artan özerkliği uluslararası savunma ilişkilerini ve stratejilerini nasıl etkiliyor?
Türkiye savunma sanayii alanında dünyada en agresif büyüme kaydeden ülkelerden biri. Türkiye’nin savunma sanayii alanında kendi kendine yeterli haline gelmesi hareket serbestisini sağlıyor. Dış politika anlamında daha bağımsız hareket etmesini sağlıyor.
Türkiye karşı karşıya kaldığı tehditlerin de etkisiyle sınır ötesinde sürekli olarak askeri harekatlar yapan bir ülke. İşte savunma sanayii alanında kaydedilen gelişmeler bu harekatların etkin şeklide icra edilmesini sağladığını görmemiz lazım.
Geçtiğimiz yıllarda Türkiye bu alanda çok ciddi sıkıntılar yaşandı. Çünkü savunma sanayii alanında dışa bağımlıydı. Türkiye’ye bu anlamda bazı malzemelerin tedariki konusunda ambargo uygulandığında ya da bu konuda uyarıldığında bazı konularda geri adım atmak zorunda kalıyordu. Ama şimdi bu dışa bağımlılığı azalınca harekatları daha rahat ve kolay şekilde icra etmeye başladı. Bu harekatlarda kendi yerli ve milli çözümlerini kullanıyor.
Büyük ölçüde savunma sanayii alanında kendine yeter noktaya geldi. Halen bazı alanlarda dışardan tedarik devam ediyor. Bunların aşılması için de yeni projeler hayata geçiriliyor. Motor konusunu buna örnek gösterebiliriz. Son yıllarda kara ve hava araçlarında kullanılacak motorlar konusunda Türkiye çözümler geliştirdi ya da çalışmalarına hız verdi.
Hava platformlarında halen Amerikan menşeli çözümleri kullanılıyor. Bunların aşılması için de Milli Muharip Uçak projesi var. Kaan ve Hürjet projeeleri bu bağımlılığı ortadan kaldırma konusunda önemli adımlar. Bu önümüzdeki dönemde yüzde 80’lik oranın daha da artması anlamına geliyor.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü SIPRI'nin 2022 raporu, Türkiye'nin 2018-2022 yıllarında silah ihracatının bir önceki beş yıllık döneme kıyasla yüzde 69 arttığını belirtiyor. Bu artışın ekonomi üzerindeki etkileri nelerdir ve Türkiye'nin 2023 yılında 6 milyar dolarlık silah ihracatı hedefine ulaşabilmesi için hangi faktörler kritik?
Savunma ihracatı genelde 5 yıllık 10 yıllık dilimler halinde değerlendirilir. Yıllık artış yükselişler olabilir o yüzden değerlendirme bu şekilde yapılır. Türkiye bundan 20 sene önce yıllık birkaç yüz milyon dolarlık ihracatlar gerçekleşirken son dönemde bu rakamlar ayda hatta haftada yapılır oldu. Hedef bu yıl 6 milyar dolar olarak ortaya konuldu.
Savunma Sanayii dünyada teknolojinin en yoğun kullanıldığı alanlardan biri. Bu da katma değerli üretim yapıldığı anlamına geliyor. Yani buradaki üretim çok ciddi getiri sağlıyor. Katma değerli üretimin azlığından yakınan Türkiye’de bunu aşma adına en önemli sektör savunma sanayii.
Bu alandaki teknolojik gelişmelerin sadece savunma sektörüne değil diğer alanlara da sivil sektörlere de kullanılması mümkün oluyor. Bu da diğer sektörler açısından da bir ivme kaynağı oluyor. O alanlarda da rekabetçi çözümler ortaya konmasını sağlıyor. Biz savunma sanayii alanında teknoloji geliştiriyoruz ama bunu diğer sektörlere de transfer etmemiz lazım. Bunu aktarabilirsek oralardan elde edilecek gelir de daha fazla olacak.
6 milyar dolarlık hedefin gerçekleşmesi konusunda yılın son ayları önemli. Çünkü sektörde yıl sonundaki aylarda satışlar daha yüksek oluyor. Hedefin tutması kuvvetle muhtemel. Son anlaşmalara baktığımızda bunu görüyoruz. Az önce söylediğimiz gibi bu satış rakamlarına daha uzun vadelerle analiz etmek daha doğru.