Trump ve Sudan… “Umut İşareti”ni Geciktiren Engeller ve Süreci Bozanlara Yaptırım Uyarısı
ABD Başkanı Donald Trump’ın Sudan dosyasını bizzat üstlenmesi, ülkede savaşı durdurma ihtimalini yeniden gündeme taşıdı. Ancak Washington’ın bu adımı, hem umut hem de süreci bozabilecek aktörlere yönelik olası yaptırımlar tartışmasını beraberinde getirdi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Sudan dosyasını şahsen devraldığını açıklamasıyla birlikte, savaşın ve yol açtığı insani acıların durdurulmasına yönelik umutlar yeniden canlandı. Washington’ın duyurusunun ardından Sudanlılar arasında, savaşın sona erdirilmesine dair beklenti tekrar güç kazandı.
Sudanlı gözlemciler, “Al-Ain El-İhbariyye”ye yaptıkları değerlendirmelerde, Trump’ın Sudan’daki savaşın sona erdirilmesi için gerekli siyasi baskıyı kurabilecek geniş bir etki alanına sahip olduğunu, özellikle de Gazze ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti gibi zorlu dosyalarda attığı adımların bunun göstergesi olduğunu belirtti.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, salı günü yaptığı açıklamada, “Başkan Donald Trump Sudan’daki savaşı sona erdirme dosyasını kişisel olarak yürütüyor” ifadelerini kullandı.
Amerikan Hamlesi
Geçen ay düzenlenen ABD-Suudi Yatırım Forumu’nda konuşan Trump, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Prens Muhammed bin Selman’ın talebi üzerine Sudan’daki savaşın durdurulması için çalışacağını açıklamıştı.
Trump, Suudi Arabistan–ABD zirvesi kapsamında yapılan forumda, “Sudan adında bir yer var ve orada yaşananlar korkunç” demiş; konunun öneminin kendisine anlatılmasından yarım saat sonra dosyayla ilgilenmeye başladıklarını belirtmişti.
Trump, “Bu vahşeti durdurmak için Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Orta Doğu’daki diğer ortaklarla birlikte çalışacağız” ifadelerini kullanmıştı.
Bu açıklamanın ardından ABD Başkanının Arap ve Afrika işlerinden sorumlu kıdemli danışmanı Musad Boulos, Sudan’daki ilgili taraflarla ateşkesi hedefleyen yoğun bir diplomatik temas başlattı.
Amerikan girişimi, üç ay sürecek bir ateşkes sağlanmasını ve bu süre içinde insani yardımların girişine başlanmasını hedefliyor. Bu süreçle eş zamanlı olarak siyasi çözüm müzakereleri yürütülmesi planlanıyor.
Sudanlılar, ABD Başkanı’nın bu dosyayı doğrudan üstlenmesini, Sudan krizinin küresel ölçekte daha yüksek bir ilgi gördüğünün işareti olarak değerlendiriyor.
Sudan’daki Ümmet Partisi Basın Dairesi Başkanı Mesbah Ahmed Muhammed, Trump’ın “siyasi, ekonomik ve diplomatik baskı araçlarının geniş bir yelpazesine sahip olduğunu” belirtiyor. Ona göre bu araçlar sistemli şekilde uygulandığında Sudan dosyasında gerçek bir ilerleme sağlayabilir.
Mesbah Ahmed, “Trump, dörtlü grubun (BAE, Suudi Arabistan, Mısır ve ABD) çabalarına dayanıyor. Bu grubun savaşın sona erdirilmesi ve adil, kalıcı barış ile demokratik sivil yönetime geçiş için hazırladığı girişim, yalnızca diplomatik bir öneri değil; uluslararası sistemin en etkili gücü olan ABD’nin kapasitesiyle desteklenen ciddi bir fırsattır” diyor.
Aynı yetkili, dünyanın Gazze dosyasında Washington’ın siyasi süreçleri yönlendirme kapasitesini gördüğünü hatırlatıyor.
Mesbah Ahmed’e göre, Sudan’daki tarafların Amerikan girişimini yok sayması “doğrudan sonuçlar” doğurabilir. Bu sonuçlar arasında barış fırsatlarını bozan aktörlere yönelik yeni yaptırımların uygulanması ve bu aktörlerin uluslararası toplumda daha fazla izole edilmesi yer alıyor. Ahmed, savaşın uzamasının insani felaketi ağırlaştırdığını ve sürecin BM Güvenlik Konseyi’nin 7. Bölümü kapsamında müdahale ihtimaline kadar varabilecek baskıları tetikleyebileceğini ifade ediyor.
Dörtlü grup, 11 Eylül’de yayımladığı açıklamada, sivillerin acil insani yardıma kavuşması için üç aylık bir ateşkes çağrısı yapmış; ardından dokuz aylık bir siyasi geçiş sürecinin başlatılmasını ve bu sürecin halkın güvenini kazanmış sivil bir hükümetle sonuçlanmasını hedeflediğini duyurmuştu.
Yoldaki Zorluklar
Dörtlü grubun yol haritası Sudan’daki birçok sivil siyasi hareket tarafından desteklense de, hâlâ önemli engellerle karşı karşıya. Sudan dosyasına müdahil uluslararası ve bölgesel aktörler arasındaki çıkar farklılıkları çözüm arayışını zorlaştırıyor.
Mesbah Ahmed’e göre, dışarıdan dayatılacak bir çözüm sürdürülebilir olmayacak. Barışın ancak Sudanlı aktörlerin iradesi, halkın beklentilerini karşılayan ulusal bir vizyon ve krizlerin kökenini ele alan kapsamlı bir proje üzerinden kurulabileceğini vurguluyor.
Amerikan Hamlesinin Gerekçeleri
Sudanlı siyasi analist Sibveyh Yusuf, ABD’nin Sudan dosyasına doğrudan müdahil olmasının arkasında “Amerikan ulusal güvenliğiyle ilgili zorunluluklar” bulunduğunu ifade ediyor.
Yusuf, Trump’ın adımlarının Kongre ve Amerikan istihbaratıyla birlikte şekillendiğini belirtiyor. Son dönemde Sudan ordusunun kimyasal silah kullandığına dair iddialar ve Rusya’nın Kızıldeniz kıyısındaki Port Sudan’da askeri üs kurma ihtimali üzerine yürütülen tartışmaların Washington açısından ciddi bir tehdit olarak görüldüğünü aktarıyor.
Sibveyh Yusuf, ABD’nin tüm bu gelişmeleri Kızıldeniz’in güvenliğine yönelik doğrudan tehditler olarak değerlendirdiğini ve bu hayati deniz hattındaki Amerikan çıkarlarının tehlikeye atılmasına izin vermeyeceğini söylüyor.