Saldırı, Türkiye’nin güvenlik adımlarını değiştirecek mi? / Al Ain Türkçe Özel

Ankara saldırısının ardından yapılan açıklamalar ve atılan adımlar, yeni bir güvenlik stratejisini akıllara getirdi. Konuyu Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Merve Suna Özel Özcan Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün yaptığı açıklamada, Türkiye'nin jeostratejik konumunun ve küresel güç kavgalarında önemli bir rol oynadığını belirtti. Güvenlik tehditlerinin sadece yerel dinamiklerden kaynaklanmadığını vurgulayan Erdoğan, Suriye'nin kuzeyindeki "terör yapılarına" verilen destekle ilgili olarak da açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "teröristlerin" batı ülkelerinde korunduğunu ve yerel mahkemelerin teröre alet olduğunu ifade etti. Erdoğan'ın bu açıklamalarının ardından, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde kara harekatı düzenleme olasılığına dair spekülasyonlar da gündeme geldi. Konuyu Uluslararası İlişkiler Uzmanı ve Kırıkkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Merve Suna Özel Özcan’la konuştuk.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin jeostratejik konumu ve küresel güç kavgalarının odağında olduğunu belirtiyor. Bu bağlamda, Türkiye'nin güvenlik politikalarının yerel dinamiklerden öte küresel etkileri ne şekilde dikkate alması gerektiğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’nin jeostratejik konumu genel olarak bölgesel güç konumunu ve gücünü de sürekli sınayan bir realite sunmaktadır. Bu kapsamda Türkiye’nin özellikle güvenlik bağlamında atacağı adımlar da hep stratejik olarak bu gücü ve mücadeleyi içinde barındırmaktadır.
Türkiye Soğuk Savaş dönemi de dahil bölgesel ve küresel gelişmelerin en kilit aktörü olmuştur. Bu açıdan özellikle Orta Doğu bölgesinde yaşanan gelişmeler Türkiye’nin bölgesel gücü ve güvenliğini doğrudan etkileyen kümülatif bir olaylar dizisi yaratmıştır.
Keza 2022 Şubat ayından bu yana devam eden Rusya Ukraynaca savaşı da Türkiye’nin doğrudan arabulucu rolünü üstlendiği bir diğer gelişmedir. Bu bağlamda Türkiye’nin konumu ve komşularının yaşadığı sorunlar birincil öncelikle güvenlik politikaları üzerinde etkilidir.
Burada güvenlik derken salt bölgesel ve ulusal değil aynı zamanda küresel güvenliği de dahil etmek gerekir. Bunun en önemli nedeni Suriye de yaşanan gelişmeler sonrasında ortaya çıkan göç ve göçmen konusudur.
Bunun yanı sıra terörizm bölge içerisinde güvenlik algıları ve alanlarını etkileyen en önemli sorundur. Türkiye göç bağlamında Avrupa ile ilişkilerinde adeta bir güvenlik alanı yaratırken bunun olumsuzlukları ile karşılaşmaktadır.
Bir diğer durum da Rusya’nın Karadeniz Tahıl Anlaşması’ndan çekilmesi akabinde ortaya çıkan gıda güvenliği konusunda atılan adımlardır. Tıpkı göç konusunda olduğu gibi Türkiye burada da var olan bölgesel aktör rolünü küresel temelde ilerletmekte ve tahıl anlaşmasının uzatılması ve hatta alternatif güzergah alanları için adımlar atmaktadır. Bu açıdan ulusaldan küresele uzanan güvenlik algı ve yaklaşımları Türk dış politikasında kendini göstermektedir.
Kısacası Türkiye bağlamında bir anlamda jeopolitik gerçekliğin güvenlik üzerinde yansıması ile küresel adımların atıldığını görmekteyiz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suriye'nin kuzeyine yönelik "terör yapılarına" verilen aleni destek konusundaki açıklamaları dikkate alındığında, Türkiye'nin bu bölgede kara harekatı düzenleme olasılığı sizce ne kadar yüksektir? Ve bu olasılık karşısında uluslararası arenada nasıl bir tutum izlemesi gerekmektedir?
Tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları gibi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da terör yapılarına karsı uygulanacak politikayı bugün net bir şekilde ortaya koydu. Bu durum az önce bahsi geçen ulusaldan küresele sirayet eden bir güvenlik algısı gerçekliğinin göstergesidir.
Bu kapsamda gerçekleşen son terör saldırısı bağlamında güvenlik adımlarının değişeceği mesajları açıkça verildi. Burada var olan yapıların ve 3. tarafların topyekün meşru hedef kapsamında değerlendirilmesi de söz konusu.
Zaten bölgeye düzenlenen askeri operasyonları takip etmekteyiz. Fakat doğrudan bir kara hareketi konusunda konjonktürel gelişmeler ve jeostratejik adımların kısa vadede ne olacağı elbette yakın zamanda görülecektir. Burada Türkiye’nin bölgesel ve küresel krizler bağlamındaki rolü ve ulusal güvenliğin geldiği noktada silahlı kuvvetlerin atacağı adımlar istihbari bağlamda bir güvenlik alanı yaratacaktır. Kısaca şunu söyleyebiliriz ki Türkiye, bu konudaki tavrının net olduğunu ortaya koyuyor.