Afetlerde tek suçlu iklim değişikliği mi? / Al Ain Türkçe Özel
İklim değişikliği dünyada olduğu gibi Türkiye’de de etkili... Son dönemde yaşadığımız sel felaketleri bunun en önemli göstergesi. Afetleri önlemede Türkiye neler yapabilir? Hangi noktalarda hangi tedbirler alınmalı? Doç. Dr. Bülent Özmen’e sorduk.
Türkiye'de iklim değişikliğinin etkileri daha sık görülmeye başladı. Sel ve taşkınlar gibi hava olaylarında artış var. Ancak bunu sadece iklim değişikliğine bağlamak doğru değil. Doğal alanların yok edilmesi ve şehirleşmenin doğru şekilde yapılmaması da afetlerin yaşanmasında etkili...
İklim değişikliğinin Türkiye’ye etkileri ve bu etkilerden korunmak için yapılması gerekenleri Gazi Üniversitesi Öğretim üyesi ve Afet Yönetim Uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen’le konuştuk.
Türkiye'de iklim değişikliğinin etkileri ne düzeyde? Özellikle sel ve taşkın gibi hava olaylarının şiddetlenmesinin altında yatan nedenler neler?
Ülkemiz, dünyadaki diğer ülkeler gibi, iklim değişikliğinin etkilerini yaşıyor. Bu konuda hem ülkeler hem küresel ölçekte alınması gereken önlemler var. Türkiye Akdeniz havzasındaki ülkeler arasında yer alıyor. Ve çalışmalara baktığımızda iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkelerin bu havzadaki ülkeler olduğunu görüyoruz.
İklim değişikliğinin etkileri katlanacak. Bu tüm projeksiyonlarda yer alan net bir konu. Ülkemizin farklı yerlerinde farklı sıcaklık artışları olacak. Batıda 5-6 dereceyi bulurken doğuda 3-4 derece olacak. Kışlar değişecek.
Sel ve taşkını birbirinden ayırmak lazım. Taşkın akarsu gibi şeylerin taşıp etrafına zarar vermesiyle oluyor. Bu daha çok tarım alanlarını etkiliyor. Ama bir de şehir seli var. Şehirlerimizdeki nüfus ve bina artışına bağlı, yağan suyun akacak yer bulamaması nedeniyle bodrum katları su basması araçları sürüklemesi gibi olaylar gerçekleşiyor. Bunların sayısı şiddeti ve sıklığındaki artışlar var.
Her şeyi iklim değişikliğine bağlamamak lazım. Gerekli önlemler alınırsa afetin boyutlarını azaltma şansını bilim bize veriyor.
Türkiye'de kentleşme ve doğal coğrafyanın yok olması arasında nasıl bir bağ var? Kentleşmenin doğal afetlere olan etkisi nasıl azaltılabilir?
Biz özellikle kentleşme sırasında, bir bölgeyi imara açmadan önce mekansal strateji planı, çevre düzeni planı ve imar planı dediğimiz planlar var. Bunlar hazırlanırken mutlaka afet tehlikesi de göz önüne alınmalı, hatta iklim değişikliği konusu da bu planlara entegre edilmeli.
Biz bu planları başarılı bir şekilde yapar, tehlikeli bölgelerde yapılaşmayı engellersek bu konularda çok önemli yol katetmiş oluruz. Olaya 3-5 sıfır önde başlamış oluruz. Risk azaltma ve sakınım diyoruz biz buna... Tehlikeli yerlerden kaçınıp binalarımızı tehlikesiz yerlere yapacağız.
Her türlü faktörü göz önüne alarak bu planların bir bütün olarak yapılması lazım. Riskleri planlara sağlıklı bir şekilde yansıtırsak şehirlerimizi kısmen de olsa afetlere ve iklim değişikliğine daha dirençli hale getirmiş oluruz. Ama siz bunları göz önüne almadan şehirleşme yaparsanız ekosistemi bozarsınız ve her türlü afete karşı direnci de oldukça düşürürsünüz.
Türkiye'de kent planlamaları, iklim değişikliği ve doğal afetler açısından nasıl iyileştirilebilir?
Birinci adım dere yatağı son derece önemli. Gidip şehirlerimizi dere yatağına yapmamalıyız. Bunu sadece dere yatağı olarak düşünemeyiz. Bir derenin ileriki yıllarda ne kadar taşabileceği bilimsel olarak ortaya konabiliyor. Bu genişlik ortaya konulup o bölgeler kesinlikle yerleşime uygun olmayan alan ilan edilmeli, yapılaşmaya izin verilmemeli. Bunun en somut örneği Kastamonu Bozkurt’ta yaşadık. Dere yatağı ve sel yatağı kısmına yapılan evler hasar gördü. Halbuki biz bunu imar planı yaparken düşünebilseydik, oralara bina yaptırmasaydık bu boyuttaki selden bile düşük düzeyde etkilenecektik.
İkincisi de şehirlerdeki altyapı sistemlerinin yağışı uzak bölgelere aktaracak şekilde kurulması lazım. Her yeri betonla kapladığımız için yağışta sel olaylarıyla karşılaşıyoruz. Normalde olmayacak sel, her yeri betonla kapladığımız için oluyor. Yağmurun akacağı alanlar bırakmak lazım veya altyapıları ona göre kurmak lazım. Bunları yaptıktan sonra bakımlarını da çok iyi yapmak lazım.
İklim değişikliği, bize ilerleyen yıllarda suyun en stratejik ürün olacağını gösteriyor. Özellikle her eve çatıdan akan suyu depolayacak sistemlerin de kurulması lazım. Biz bunu yapabilirsek oldukça yararlı olur. Su potansiyelimizi hoyratça harcamamış oluruz. Yağan yağmuru da etkili bir şekilde kullanmanın yollarını bulmamız lazım. Apartmanlarda da bu sistem kurulursa sel olayını ortadan kaldırdığı gibi suyu verimli kullanmamızı sağlar. Kanalizasyonla yağmur suyunu ayrı tutmak lazım.
Küresel ısınma ve iklim değişikliği, Türkiye'nin tarım ve ormancılık sektörlerini nasıl etkiliyor? Bu sektörlerde sürdürülebilirlik sağlamak için neler yapılabilir?
Aşırı yağış tarımda zararları beraberinde getiriyor. Konya gibi yerlerde yağış azlığı sorunu var. Tarımsal ürünler yeraltı sularından sulanıyor. Bu da obruk dediğimiz afetler oluşabiliyor. Hem tarım alanları yok oluyor hem binalara zarar verme olasılığı ortaya çıkıyor. Kuraklık ve erozyon sorunu ortaya çıkıyor.
Ormancılık açısından baktığımızda yağışın azalması, ısınmaya bağlı olarak orman yangınlarının çıkma olasılığı her geçen gün artıyor. 2021’de cumhuriyet tarihinin en büyük orman yangınlarını yaşadık. Ağaç sayısını artırmak iklim değişikliğini azaltan bir faktör.
Ülkemiz her şartta iklim değişikliğinden etkilenecek, bunun kaçarı yok. Bu da bize afetlerin artışı olarak yansıyacak. Kuraklık, su kıtlığı, göç, tarım, turizm ve sağlık gibi alanları etkileyecek. Konunun her bir boyutunun, konusunda uzman kişilerle çalışılması gerekiyor. Bir bütüncül bakış açısıyla hepsine çözüm yolları üretmek lazım.
Bir yandan iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için çalışırken bir yandan da ileriye doğru projeksiyonlar oluşturmamız gerekiyor. Çünkü iklim değişikliği gibi değişikliklere uyum da önemli. Önlemleri şimdiden programlayıp hayata geçirmek lazım ki olası değişikliklere zamanında uyum sağlayalım.
Tarım ve ormancılık sektöründe de mevcut durum analizin yapılıp taviz vermeden önlemlerin uygulanması, iklim değişikliği kaynaklı olumsuzlukları en aza indirme konusunda çok yararlı sonuçlar verecektir.