TBMM deprem raporu korkunç: Ülkedeki binaların yüzde 80'i riskli!
TBMM Deprem Araştırma Komisyonu’nun raporuna göre, geçen yıl güçlendirilmesi gereken 381 okul hâlâ depreme dayanıksız.
Ülkedeki binaların yaklaşık yüzde 80’i 2000 yılı öncesinde yapıldığı için büyük risk taşıyor. Raporda, dönüştürülmesi gereken toplam konut sayısının ise yaklaşık 7 milyon olduğu belirtiliyor.
TBMM Deprem Araştırma Komisyonu, 18 toplantının ardından 522 sayfalık bir rapor hazırladı. Depreme karşı alınabilecek önlemlerin belirlenmesi için kurulan TBMM Deprem Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı raporda çarpıcı tespitler yer alıyor. Birgün gazetesinden Hüseyin Şimşek’in haberine göre, ülkedeki binaların yüzde 79’u 2000 yılı öncesinde yapıldığı için büyük risk barındırıyor.
Ülke genelinde dönüştürülmesi gereken riskli konut sayısı 6 milyon 700 bin. Bu konutların dönüşümünün tahmini maliyeti ise 2,3 trilyon lira. “Bu kaynağın kamu tarafından kısa sürede karşılanabilmesi mümkün görülmüyor.” denen raporda, geçen yıl depreme karşı güçlendirilmesi gereken 381 okulun henüz güçlendirilemediğine de dikkat çekiliyor.
Meclis Başkanlığı’na sunulan raporda, tüm ülkedeki mevcut binaların yüzde 16’sının 1970’li, yüzde 22’sinin 1980’li, yüzde 24’ünün 1990’lı yıllarda, yüzde 21’inin ise 2000 yılından sonra inşa edildiği belirtildi. Hasar görebilirliği yüksek olduğu değerlendirilen 6,7 milyon konutun en kısa zamanda dönüştürülmesi gerektiğine vurgu yapılan raporda, ayrıca şu uyarı ve tespitlere yer verildi:
Dünyada 2020 yılında 3’ü Türkiye’de olmak üzere 16 ölümlü deprem meydana geldi. Bu depremlerde 168’i Türkiye’de olan, toplam 212 kişi hayatını kaybetti.
Türkiye’de 2020 yılında 659 okulun güçlendirme yapım işine başlandı, 278’inin güçlendirmesi tamamlandı, 381 okulun ise güçlendirme çalışmaları devam ediyor.
Ülke genelinde 10 milyon 36 bin 183 zorunlu deprem sigortası poliçesiyle sigortalılık oranı yüzde 57. En fazla sigortalılık oranı yüzde 68 ile Marmara, en düşük sigortalılık oranı yüzde 45 ile Karadeniz Bölgesi’nde.
Deprem yaşayan illerde sigortalılık oranları ise İstanbul’da yüzde 67, Kocaeli’nde yüzde 71, Sakarya’da yüzde 87, Bolu’da yüzde 95, Yalova’da yüzde 90, Çanakkale’de yüzde 71, Van’da yüzde 60, Adıyaman’da yüzde 45, Denizli’de yüzde 50, Muğla’da yüzde 75, Manisa’da yüzde 50 ve Kütahya’da yüzde 39.
Dönüştürülmesi gereken 6 milyon 700 bin riskli konut bulunuyor. 6,7 milyon bağımsız birimin dönüşümünün yapılabilmesi için toplam 2,3 trilyon TL civarında bir kaynağa ihtiyaç duyulacağı tahmin edildi. Kentsel dönüşüm çalışmalarında karşılaşılan en büyük problem ise kentsel dönüşüme yeterli finansmanın sağlanamaması. Kentsel dönüşüm çalışmalarında ihtiyaç duyulan 2,3 trilyon TL kaynağın kamu tarafından kısa sürede karşılanabilmesi mümkün görülmüyor.
Özellikle büyük kentlerde açık ve kamusal alanların yeterli kapasitede olmadığı veya olan alanların da yapılaşmaya tabi alanlar olduğu görülüyor. Bu alanların imar planı değişiklikleri ile de farklı kullanımlara ayrılması mümkün olabiliyor. Ayrıca, toplanma alanlarının özel mülkiyete tabi alanlardan seçilmesi durumunda, bu alanlar mülk sahibi tarafından imar planında belirlenen amacına uygun olarak kullanıldığında toplanma alanı vasfını kaybedebiliyor.
Ülke genelinde yapı envanteri çıkarılarak buna dayalı risk önceliklendirilmesi yapılmadığından ve deprem riski zararlarını azaltmaya yönelik bir program olmadığından deprem riski altındaki yapıların iyileştirilmesine yönelik yatırımlara düzenli ve ihtiyaçlara dayalı bir kaynak aktarılması yapılamıyor.
Deprem zararlarını azaltmaya yönelik politikaların hızlı bir şekilde uygulamaya konulabilmesi amacıyla gerekli mevzuat hazırlanarak, merkezi yönetim bütçesinden ve muhtelif işlemlere konulacak vergilerden kaynak aktarılarak deprem başta olmak üzere afet risklerini azaltmaya yönelik çalışmalara finansman desteği sağlayacak sürdürülebilir bir deprem fonunun oluşturulması gerekli görülüyor.