Tayfun füze sistemi hakkında neler biliniyor, ne kazandırıyor, riskleri neler
Tayfun; Türkiye'nin geliştirdiği ilk kısa menzilli balistik füze. Türk savunma sanayii için kritik önemde de bir gelişme. Henüz envanterde yerini almasa da, bir süredir üzerinde çalışıldığı ve denemeler yapıldığı bilinen, bir sistem…
Yıllardır devam eden çalışmaların sonucunda Türkiye, Ekim ayının ortalarında bir füze denemesi yaptı. Bilinen ilk test olan bu denemede füze, 456 saniyede 561 kilometre kat ederek Türkiye’nin elindeli en gelişmiş füzenin menzilini neredeyse ikiye katladı.
Tayfun, Rize’den fırlatıldı ve Karadeniz üzerinden 456 saniyede Sinop açıklarına ulaştı. Türkiye’nin resmi olarak ilk kısa menzilli balistik füzesi.
Henüz resmen envantere girmemiş olan bu füzenin denemesi de aslında öncesinde duyurulmamıştı. Ancak görüntüler 18 Ekim’de haber ajanslarında yer aldı.
Füzeye ilişkin bilgilerin medyada yer almasının ardından, 21 Ekim’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Tayfun’u ilk kez kamuoyu önünde açıkladı ve haberleri teyit etmiş oldu:
“Artık bizim Tayfunumuz da var. Bunlar artık bir yerlere de işaret oluyor ve zevkle takip ediyorlar. Bunları şimdi çok daha ileri safhaya taşımanın gayretindeyiz.”
ROKETSAN BAŞARISI
1988 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) roket ve füze ihtiyacının karşılanması amacıyla kurulan devlet kurumu Roketsan tarafından üzerinde çalışılan Tayfun, 500 kilometre üzerinde menziliyle ve balistik özelliğiyle kurumun ürettiği diğer füzelerle arasında büyük fark yaratıyor.
Menzili 1000 km’den düşük olan, karadan atılan ve diğer ağır silahlara göre yüksek süratle hedefe ulaşan füzelere “kısa menzilli balistik füze” adı veriliyor.
BORA’NIN ARDINDAN
Roketsan’ın ürettiği balistik füzeler “taktik balistik füze” özelliğini taşıyor. Yani muharebe sahasında kullanılan ve menzili daha düşük ve stratejik hedeflere ateş eden füzeler.
Bunlardan en gelişmişi olan Bora, 8x8 Taktik Tekerlekli Araç ve Roketsan Çok Namlulu Roket Atar Silah Sistemi üzerinden atılıyor ve 280 km menzile sahip. 470 kilogramlık savaş başlığına sahip Bora’nın hedefe ulaşırken yanılma payı da 50 metre olarak veriliyor.
BORA’DA ABD MALZEMELERİ KULLANILDI, TAYFUN BİLİNMİYOR
Bora’nın yapımında çoğunlukla ABD’den ithal eden parçalar kullanılıyor. Türkiye’nin 10 yılı aşkın süredir, daha uzun menzilli ve daha ağır başlıklı Bora-2 üzerinde çalışıyor. Bora-2’nin en az 300 kilometre menzile sahip olması bekleniliyor, ancak geliştirme çabalarının ulaştığı nokta ve hedefler hakkında henüz bir açıklama yapılmış değil.
Roketsan’ın, 561 km menzile ulaşan Tayfun’un yapımında bu çalışmalar sırasında edindiği deneyimi kullanmış olması olası. Tayfun’la ilgili çalışmaların hangi aşamada olduğu, ne zaman envantere girebileceğine dair bilgiler kamuoyuyla paylaşılmadı. Roketsan, üzerinde çalışılan projelerle ilgili bilgileri internet sayfasından paylaşırken Tayfun’a ait herhangi bir bilgiye halkın erişimine açık platformlarda yer vermiyor.
TAYFUN GERÇEKLEŞİRSE, GERİLİM SEBEBİ OLABİLİR
Bu balistik füze, 1987’de ABD’nin öncülüğünde kurulmuş olan Füze Teknolojisi Kontrol Rejimi’nin (FTKR) 300 km menzil sınırını aşıyor. Bu anlaşmada menzil ve taşınabilen yük kapasitesi belli bir eşiğin üzerinde olan balistik füzelerin ihracının ve yayılmasının sınırlandırılması amaçlanıyor.
Türkiye’nin de 1997 yılında taraf olduğu rejime göre 300 km’den daha uzun menzili olan ve 500 kilogramın üzerinde yük taşıyabilen balistik füzelerin ihracatı yasak. Bu füzelerin üretilmesi için gerekli olan stratejik malzemelerin ihracatı ve dışarıdan teknoloji desteği de rejime göre kısıtlanıyor.
Bu rejim, kendi balistik füze üretim ve geliştirme kapasitesi üst düzey olan ülkelerin, diğer ülkelerin kapasitesini sınırlandırmak için oluşturduğu bir rejim olduğu gerekçesiyle eleştiriliyor. Rejimin maddeleri üzerinde anlaşırken ise “kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi” gerekçe gösterilmişti. Tayfun’da da, Bora gibi ABD’den alınan teknoloji kullanıldı ise teorik olarak bu bir gerilim başlığı olabilir. Ancak, ithalatın ABD’den yapılmış olması, söz konusu anlaşmanın yürütücü gücünün de ABD olması sebebi ile pratikte bir gerilime dönüşmesini engelleme olasısını güçlendiriyor.
KORE MUAF TUTULMUŞTU
Bu anlaşmayı 2012 yılında Güney Kore, Kuzey Kore’den gelen tehdidin arttığını söyleyerek ve ABD ile yeni bir anlaşma imzalayarak aslında ihlâl etmiş oldu ancak anlaşmaya bağlandığı için bir yaptırımı olmadı. Çin’in anlaşmayı ihlâl edecek şekilde 300 km’den uzun menzilli bazı füzeleri ve teknolojisini farklı ülkelere satması ise; çeşitli yaptırımlarla sonuçlandı.
Hükümete yakınlığıyla bilinen bazı gazetelerde, Tayfun’un üretiminde yerli imkanların kullanıldığı; bir başka deyişle yerli savunma sanayi ürünlerinin kullanıldığı da yazıyor. Ancak, bu iddiaları doğrulayacak herhangi bir resmi açıklama, kaynak da bulunmuyor.
Diğer yandan savaş uçaklarının daha ağır patlayıcıları defalarca taşıyarak hedefe ulaştırabildiği; hedefler konusunda daha esnek olduğu ve maliyetinin de daha düşük olduğu ifade ediliyor. Ancak, Türkiye’nin savaş uçağı başlığında tamamen dışa bağımlı olması, bunun alternatifi olan sistemlerin önemini artırıyor. Burada öne çıkan kısım ise henüz yanıtlanmaktan uzak, yanıt bulabilmek için balistik füzelerde bağımlılık oranının bilinmesi de gerekiyor.