Suriye ve Kıbrıs’ta Türkiye–İsrail Rekabeti Nüfuz Mücadelesi Kızışıyor

17 Eylül 2025 – Son günlerde Suriye’deki askeri gelişmeler ve Güney Kıbrıs’a yönelik savunma işbirliği haberleri, Türkiye ile İsrail arasındaki gerilimi yeniden tırmandırdı.
Suriye sahası, Türkiye ile İsrail arasındaki nüfuz çekişmesinin en kritik alanı olmaya devam ediyor. Reuters’ın Nisan 2025’te geçtiği bir haberde, Türkiye’nin muhalif gruplarla ilişkilerini sürdürmesi ve yeni Suriye yönetimiyle temaslarını artırması, İsrail tarafından güvenlik tehdidi olarak değerlendirildi. Ankara ise İsrail’in hava saldırılarının bölgedeki istikrarı bozduğunu ve sınır güvenliğini tehdit ettiğini dile getiriyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın geçtiğimiz aylarda yaptığı açıklamalarda bu endişeler açık biçimde ifade edilmişti (Reuters).
Tel Aviv cephesi ise farklı bir bakış açısına sahip. İsrail, İran destekli milislerin Suriye’de etkinliğini artırdığını ve bu grupların Türkiye’nin etki alanına yakın bölgelerde faaliyet gösterdiğini öne sürüyor. Bu gerekçeyle Suriye içindeki hava saldırılarını “zorunlu güvenlik tedbiri” olarak tanımlıyor.
Kıbrıs’ta Hava Savunması Tartışması
Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeler de Türkiye–İsrail hattında yeni bir gerginlik başlığı açtı. Middle East Eye’ın yayımladığı analizde, İsrail’in Güney Kıbrıs ile savunma işbirliğini derinleştirdiği ve Barak MX gibi modern hava savunma sistemlerinin sevkiyatının gündeme geldiği belirtildi. Bu tür sistemlerin adaya yerleştirilmesi halinde, Türkiye’nin Akdeniz’deki askeri ve sivil faaliyetlerinin daha yakından izlenebileceği değerlendiriliyor.
Ankara’dan bu yönde resmî bir açıklama yapılmış değil. Ancak diplomatik çevrelerde Türkiye’nin, Güney Kıbrıs ve İsrail arasındaki askeri yakınlaşmadan ciddi rahatsızlık duyduğu konuşuluyor. Özellikle deniz yetki alanları, sondaj faaliyetleri ve enerji güvenliği konularında yaşanan anlaşmazlıklar düşünüldüğünde, Kıbrıs’a yapılacak her savunma teknolojisi aktarımı Ankara açısından stratejik risk oluşturuyor.
İki Tarafın Farklı Öncelikleri
Türkiye için öncelik, sınır güvenliği ve bölgesel istikrarın korunması. Ankara, Suriye’deki hava saldırılarının son bulmasını isterken, Kıbrıs’ta askeri kapasitenin artırılmasına da kuşkuyla yaklaşıyor. İsrail ise bölgedeki askeri varlığını, hem İran etkisine karşı caydırıcılık sağlamak hem de Doğu Akdeniz’de enerji güvenliğini garanti altına almak için zorunlu görüyor.
Olası Senaryolar
Sonuç olarak, iki ülke arasındaki nüfuz mücadelesi Suriye ve Kıbrıs üzerinden çok katmanlı bir şekilde ilerliyor. Kaynaklar bu tabloyu farklı açılardan ele alsa da ortak nokta, Türkiye ve İsrail’in bölgede yalnızca diplomasiyle değil, askeri hazırlıklar ve savunma işbirlikleriyle de birbirini dengelemeye çalıştığıdır. Bu durum, önümüzdeki dönemde Akdeniz’de ve Suriye sahasında yeni diplomatik krizlerin yaşanabileceğine işaret ediyor.
Türkiye ile İsrail arasındaki nüfuz mücadelesi doğrudan askeri bir çatışmaya dönüşme ihtimali uzmanlara göre zayıf olsa da, Suriye’de hava operasyonlarının devam etmesi ve Kıbrıs’ta savunma işbirliğinin güçlenmesi, iki ülkenin birbirini daha yakından izlediği ve güvenlik endişelerini sık sık dile getirdiği bir döneme işaret ediyor. Önümüzdeki süreçte sahadaki askeri hareketlilik ve diplomatik adımlar, rekabetin seyrini belirleyecek.