Türkiye’nin son Şam büyükelçisi Önhon: Suriye ile süreç belli bir olgunluğa erişti
Türkiye ile Suriye arasında, ilişkilerin normalleşmesine yönelik bir süreç yürütüldüğü iddiaları son yıllarda sık sık kamuoyunun gündemine geliyor.
Geçtiğimiz hafta yaşanan gelişmeler ise ‘sürece’ dair tartışmaları derinleştirdi.
Reuters haber ajansı yayımladığı bir haberinde, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan ve Suriyeli mevkidaşı Ali Memlük’ün son dönemde Şam’da görüşmeler yaptığını bildirdi. Türkiye’de habere resmi kaynaklardan bir yalanlama gelmedi.
Hürriyet gazetesi ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Semerkant zirvesinde yaptığı bir konuşmada, “Keşke Esed Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm” dediğini yazdı.
Bu gelişmeleri BBC Türkçe’ye yorumlayan, Türkiye’nin diplomatik ilişkiler kesilmeden önceki son Şam Büyükelçisi olan Ömer Önhon, sürecin belirli bir olgunluğa eriştiğinin görüldüğünü belirtiyor.
“Büyükelçinin Gözünden Suriye” adlı bir kitabı da bulunan Önhon, şimdi beklenenin görüşmelerin siyasi zemine taşınması olduğunu söylüyor.
Süreç ne durumda?
Önhon, Reuters’ın haberine yalanlama gelmemesi nedeniyle bu haberin doğru olarak kabul edilebileceği kanısında.
Türkiye-Suriye Yakınlaşması.. Güçlü Nedenler Ve Engeller
Buradan hareketle Önhon, ortadaki sürecin belli bir olgunluğa eriştiği yorumunu yapıyor:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ağustos ayında Soçi'den dönerken yaptığı açıklamalar ve arkasından da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun açıklamaları, Suriye ile Türkiye arasında bir süreç başlatıldığını açıkça ortaya koyuyordu. Konu, kamuoyunun gündemine o şekilde getirildi. Cumhurbaşkanı o açıklamayı yaptığına göre görüşmeler daha o zamandan belli bir olgunluğa erişmişti. Sonra iktidar konuyu gündeme getirdikten sonra baktı ki çok tepki de olmadı.
“Süreç belli bir olgunluğa erişmiş olmalı ki istihbarat başkanları düzeyinde, üstelik de Şam'da görüşüldüğü açıklandı. Bir de bizim istihbarat başkanımızın Türkiye'deki konumunu göz önünde bulundurduğunuz zaman bunun önemini gayet iyi anlamak mümkün.”
Önhon, “Ortada ciddi bir süreç var ama kolay bir süreç mi? Öyle olmasına imkan yok çünkü ortada o kadar ciddi sorunlar var ki. Bunlar kolay kolay çözülebilecek meseleler değil. Dolayısıyla gayet engebeli bir yolda ilerliyor ama süreç devam ediyor” diyor.
Normalleşmenin önündeki engeller neler?
Peki Önhon’a göre normalleşmenin önündeki en büyük engeller neler?
Önhon, ortada çok sorun olduğunu belirtmekle birlikte bunların en önemlilerini dört başlıkta topluyor:
“Birincisi, Türkiye'nin muhalefete verdiği destek. Muhalif örgütlerin siyasi olarak faaliyet gösterdikleri yer, Türkiye. Bunlar ne olacak?
“İkincisi, güvenliğimiz nedeniyle Suriye toprakları içerisinde askerlerimiz bulunuyor. Yabancı bir ülkenin topraklarında konuşlu bu askerlerimiz ne olacak? Suriye'nin bu konuda tabii ciddi itirazları var.
“Üçüncüsü YPG meselesi var. Bunlar önümüzdeki dönemde ne olacak?
“Türkiye'deki sığınmacıların geri dönmesi gündemin başlıca maddelerinden biri. İç siyasetteki temel gündem maddelerinden biri. Ama geri dönüşler o kadar kolay bir iş değil. Bu insanlar on bir yıldır memleketlerinden uzakta. Bunlar ne olacak?”
Konuların zorluğuna rağmen bir yerden başlanması gerektiğini belirten Önhon, o başlangıcın yapıldığı kanısında.
"Suriye ile normalleşme diğer süreçlerden farklı"
Ankara’nın, son dönemde, arasında sorun bulunan bazı ülkelerle ilişkileri normalleştirmeye çalıştığı görülüyor.
“Birçok ülkeyle ilişkiler bozuldu, bugün iktidar, bunun sürdürülebilir bir yol olmadığını idrak etmiş olmalı ki aramızın bozuk olduğu ülkelerde ara düzeltme hamlelerini başlattı. Önce Mısır, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ile hamleler başlatıldı” diyen Önkol, Suriye ile ilişkilerin düzeltilmesinin ise çok daha özel yanları olacağı kanısında: