DİĞER
“Sosyal medya dünyanın barış platformu olabilirdi...”
Sabah yazarı Hülya Güler, Türkiye’de Instagram’a erişim engeli getirilmesine farklı bir açıdan yaklaştı. Dünyadaki 5,5 milyar sosyal medya kullanıcısının dünyayı daha güzel bir yer yapabileceğini söyledi. Sonrasında Türkiye’deki durumu değerlendirdi.
Dünyada 5,5 milyar kişi sosyal medya kullanıyor. Peki bu kişiler sosyal medyayı dünyayı daha güzel bir yer yapmak için kullansaydı ne olurdu? Sabah Gazetesi yazarı Hülya Güler bu soruyu gündemine aldı. 5,5 milyar kişilik bu kesimin dünyayı daha iyi bir yer yapma fırsatını kaçırdığını söyledi. Sonrasında Türkiye’de Instagram’a getirilen erişim engeliyle ilgili değerlendirmeler yaptı.
Hülya Güler’in yazısı şöyle;
Meta’nın katalog suçlar açıklamasını merakla bekliyorum
Daha önce 'Bazı sabahlar uyandığımda sosyal medyanın hayatımızdan tamamen çıkmış olmasını diliyorum' diye yazmıştım. Sosyal medyada giderek daha yakıcı hale gelen linç kültürü ile ilgili bir meseleyi ele alırken cesaretimi toplayıp böyle demiştim. Öyle ya sosyal medya o kadar kutsal bir mertebedeki olumsuz bir şey söylemek için cesaret gerek. Aslında biliyor musunuz; sosyal medya bugün dünyamızın hastalıklarına çare bulan ya da en azından arayan ortak IQ ile hareket ettiğimiz bir barış ve umut platformu olabilirdi. Ama maalesef onun yerine insanları anksiyete ve depresyona sürükledi. Bugün dünya nüfusunun yarısından fazlası en az bir sosyal medya platformunun kullanıcısı. Bu, sosyal medya kullanıcılarını dünyanın en büyük ulusu haline getiriyor. Şimdi düşünün her ne sebeple ve her nerede olursa olsun savaşa, silahlara hayır diyen, 5.5 milyar insan bir araya gelmiş olsaydı dünya nasıl bir yer olurdu. Aynı şekilde uyuşturucuya, çevreye zarar verenlere en ufak bir toleransı olmayan, güçlünün güçsüzü ezmesine izin vermeyen bir mekanizmanın kurulduğu, en kimsesizin bile haklarına sahip çıkılan bir sosyal medya ulusu kurulsaydı, en azından bunun için çaba gösterilseydi biz bugün hangi sorunları konuşuyor olurduk.
Aslında 21. yüzyılın başında tüm bu teknolojiler hayatımızı değiştirirken bizim de dünyayı değiştirme şansımız vardı ama ne yazık ki biz bunu kaçırdık. Hem de 5.5 milyar kullanıcı olarak. Buna kim öncülük edebilirdi (siyasileri hiç aklınıza getirmeyin) tabi ki bu platformların sahipleri ve bizler. Sözüm sadece Meta ya da X'e değil (bugünlerin moda tabiri ile) veri sömürgecisi Google, Microsoft gibi tüm teknoloji titanlarını kast ediyorum. Dünyanın verisinin nasıl muazzam bir güç olduğunu fark ettiler ve bunu insanlığın yararına kullanmak yerine kendi karlarına odaklandılar. Bir yandan da kendi inançlarının, kendi ülkelerinin ve bir de gücü yetenlerin menfaatlerinin gereklerine göre kurallar koydular. Kimin terörist, kimin vatanperver olduğuna, neyin çocuk cinsel istismarı olduğuna, neyin olmadığına karar verdiler. Kendilerini devletler üstü görüp, işlerine geldiği gibi post sildiler ya da algoritmalarla bazı paylaşımları öne çıkardılar.
Şimdi gelelim bize, BTK'nın 2 Ağustos'ta başlattığı Instagram'a erişim engeli ile ilgili tartışmaları hayretle izliyorum. Evet hayretle. Çünkü BTK'nın bu engeli getirme gerekçesinde kullandığı kritik bir ifade var, katalog suçlar. Nedir bunlar? Artık hepimiz aşina olduk. Peki, kritik meseleleri kapsayan katalog suçlar gerekçesiyle erişim engeli getirilen Instagram'ın ana şirketi Meta'dan konuyla ilgili bir açıklama var mı? Hayır, en azından ben bulamadım.
Yani erişim engelinin gelmesinin üzerinden neredeyse bir hafta geçti ve Meta'dan, "Türkiye'de katalog suçlar kapsamında herhangi bir ihlal söz konusu olmamıştır" şeklinde bir açıklama gelmedi. Konu bu kadar hassas ve ülke gündeminde bu kadar önemli bir yer edinmişken Meta'dan meselenin ifade özgürlüğü ile olan/olmayan ilgisini kesin ve net bir dille ortaya koyacak iki cümlelik bir açıklama beklemek yanlış mı? Meta, eğer gerçekten katalog suçlar kapsamında hiç uyarılmadıysa, yani Türkiye'nin müdahalesi ifade özgürlüğünü kısıtlamak içinse Meta'nın bunu bangır bangır bağırması gerekmez miydi? Sorularım çok... Burada kesiyorum, toplumsal kutuplaşmanın içten içe kemirdiği güzel
ülkemin güzel insanları, evet ifade özgürlüğüne kısıtlama getirilmesine hep beraber karşı çıkalım ama n'olur bir an durup (bize yönelik çifte standardın farkında olarak) hırsızın da biraz olsun suçu olabileceğini düşünelim. Yoksa bir gün bakmışsınız bu kez sizin ifade özgürlüğü dediğinize Meta gibiler nefret suçu diyor.