Şimşek’in en zorlu kararı: Faiz artırılacak mı? Al Ain Türkçe Özel
Türkiye piyasalar, faiz kararına kilitlendi. 22 Haziran’da politika faizinin artırılıp artırılmayacağı merakla bekleniyor. Konu Şimşek’in önündeki en büyük sınavlardan biri olarak görülüyor. Ekonomist Erdal Özel, ihtimalleri Al .Ain Türkçe’ye değerlendird
Türkiye kurdaki hızlı artışı konuşurken piyasa oyuncuları sonraki adımı düşünmeye başladı. Bu kritik adım faizle ilgili olacak. Uzun süredir düşük tutulan politika faizi değişecek mi? Büyük faiz artırımı iddiaları gerçekçi mi? Faiz ne kadar artırılabilir? Merkez Bankası 22 Haziran’ı pas geçer mi, geçerse ne olur? Tüm bu soruları Ekonomis Erdal Özel’e sorduk.
ABD'li yatırım bankası JPMorgan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'ndan iddialı bir faiz artışı beklendiğini açıkladı. Politika faizini yüzde 25'e yükseltebileceğini belirtti. Bu senaryo için ne dersiniz?
JP Morgan tarafından yapılan tahmin biraz tahminden öte temenni görünümünde. Mehmet Şimşek isminin açıklanması ile piyasalarda faiz artış süreci ile ilgili beklenti başlamıştı. Kendisinin yaptığı açıklamada irrasyonel ekonomi politikalarından ivedi şekilde dönülmesi gerektiğini belirtmesi de uluslararası camialarda Türkiye ekonomisinin hızlı bir şekilde faiz artış sürecine gireceği yönünde beklenti oluşturdu.
Türkiye’nin para politikalarında faiz artışına gireceği çoğu kesimce kesin görünüyor ancak bu JP Morgan tarafından açıklandığı gibi ilk toplantıda gerçekleşirse ne olur buna bakmak lazım.
Rezerv biriktirilmeden faiz enstrümanı ile kura müdahale edilmesi belki kısa süreliğine TL’yi başta ABD Doları olmak üzere diğer para birimlerine karşı güçlendirebilir. Bu süre içinde hali hazırda siparişleri devam eden, tahsilat sürecinde olan ihracatçı firmaların beklediklerinden ve önlem aldıklarından çok daha büyük bir kur zararı ile karşılaşmaları anlamına gelir. Zaten devam eden bir işsizlik sorunu varken bu süreç Türkiye’de işsizliğin daha da büyüyeceği anlamına gelir. Ayrıca güçlenen TL hali hazırda ihracattan fazla olan ve cari açık sorununu büyüten ithalatın şuanki durumundan çok daha fazla bir hale gelmesine sebep olacaktır. İthalat demek daha fazla döviz ihtiyacı demek yani bir süre sonra başladığımız noktaya geri döneceğimiz ve hatta daha ileriye gideceğimizi gösteriyor.
Bir de KKM gerçeğimiz var. KKM’de bulunan ve vadesini bekleyen 2.3 Trilyon TL sahibi yatırımcılar burada mevduat faizinden gelecek kazançtan ziyade kurdan kaynaklı kazanca odaklanmış vaziyette. Kur karı gelmez ise KKM hesaplarından hızla kaçış olacaktır ve bu paranın gideceği yön bir kısmı borsa olsa bile çok büyük bir kısmı dolar olacaktır. Arsa, ev, otomobil gibi piyasalarda bile parasının değerini korumak isteyen yatırımcının aşırı talebi sebebi ile fiyat artışları görülür. Buna benzer pek çok senaryo aslında TL’de TCMB rezervleri boşken yapılacak müdahalelerin orta vadede ekonomiye ve pek çok sektöre vereceği zarar olarak sıralanabilir.
Mehmet Şimşek döneminde Erdoğan’ın politikalarına rağmen faiz artışı yaşanabilir mi?
Mehmet Şimşek dönemi ile Beklenen Ortodoks politikalara geçiş konusu sıkılaştırılmış para politikaları ve yüksek faiz ortamı anlamına geliyor. Bu politikaların gerçekleşmesini ya da uzun süreli olmasını tartışmalı hale getiren diğer konu da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
Uzun zamandan beri ‘’NAS’’ kavramını kullanması, faizin islam ekonomisi ile zıt bir kavram olarak söylemesi ve tabi ki bir de ‘’Faiz sebep enflasyon sonuç’’ teorisi var.
Bu bakış açısını uzun zamandır her mecrada kullanması, faiz artışı ile ilgili görüşlere kapalı tutumu, yeni dönede Mehmet Şimşek için kolay bir dönem olmayacağını net bir şekilde gösteriyor.
Tartışmanın bir de yerel seçimlerle alakalı kısmı var. Türkiye bir seçim dönemini sonlandırdı ancak yakın zamanda yerel seçimler var. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyük iller bir önceki seçimlerde muhalefete karşı kaybedilmişti. Cumhurbaşkanı tarafından geri alınması son derece önemli.
Seçmenin kararların son derece önemli olan refah seviyesini düşünmek gerekiyor. Dövizde bir düşüş olsa bile Ortodoks politikalar ile uygulanmasının getireceği zorluklardan bahsettik. Bu zorluklar ile karşı karşıya kalan bir seçmenin oy pusulasında kararını yeniden muhalefet lehine vermesi muhtemel...
Bu gerekçe bile aslında Faiz artışı kararının kolay alınamayacağının göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.
Faiz artışının 22 Haziran'daki para politikası toplantısında alınması durumunda, bu durumun ekonomiye yansıması nasıl sonuçlanır?
Mehmet Şimşek ve ekibinin maliye politikalarını revize etmeden yani; kamu harcamalarında tasarruf moduna geçmeden, vergi konularında daha dirayetli duruş sergilemeden böyle bir hamle yapma ihtimali çok düşük. Evet kangren olan organ kesilir ancak önce kesilme sonrası oluşacak yoğun kanama için tedbir alınması gerekiyor.
Henüz Şahap Kavcıoğlu’nun TCMB başkanı durumunda. Yerine adaylar var kesin gözüken bir isim de var. İçinde bulunduğumuz durumda faiz artışları muhtemel ancak henüz ne seviyede gerçekleşeceğini tahmin etmek oldukça zor.
22 Haziran’da TCMB faiz kararını açıklayacak. 200 baz puan yada 2000 baz puan bu belirsizlik içinde bekliyoruz.
Hükümetin faizi sabit tutması durumunda piyasaların tepkisi nasıl olur?
ŞOK faiz artışlarının muhtemel sonuçlarından bahsettik ancak pas geçilmesi durumu olursa Türk Lirası’nda değer kaybı daha da hızlanacaktır, bunun karşılığında KKM tarafından hazinenin sırtındaki yük daha da ağırlaşacaktır. İhracatçı kesim bir süreliğine daha nefes alacaktır.
Böyle bir hamle sıfıra yakın bir ihtimal olarak konuşulsa bile faizin bu toplantıda pas geçilmesi Mehmet Şimşek’in net ifade ettiği irrasyonel ekonomi politikaların devam ettirildiği anlamına gelir bu da özellikle yabancı yatırımcı karşısında güvenilirliği yitirdiği anlamına gelir.
Bekle-gör politikası ile kademeli faiz artış süreci, maliye politikaları ile desteklenen, işsizlik rakamlarının kontrol altında tutulduğu yeni dönem beklentilere daha yakın duruyor. Bu da TCMB faiz kararında pas geçilme ihtimalini ve şok faiz artırımı ihtimalini düşük örmemize sebep oluyor.