Şimşek ekonominin başına geçerse ne olur? Al Ain Türkçe Özel
Yeni kabinenin beklendiği şu günlerde en çok merak edilen konu ekonominin başına kimin geçeceği... Ekonomist Erdal Özel’le, Mehmet Şimşek ihtimalini, Şimşek’in ekonominin başına geçmesi durumunda neler olabileceğini konuştuk.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek'le görüşmesi yeni ekonomi yönetimi hakkındaki kulisleri artırdı. Şimşek'in ekonomi konusunda tam yetki istediği ve ortodoks ekonomi politikalarına dönülmesi gerektiğini savunduğu iddia edildi. İddialar gerçekleşme ihtimalini ve olası sonuçlarını Ekonomist Erdal Özel Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi.
Erdoğan ve Şimşek'in anlaşması durumunda Türkiye’deki ekonomi yönetimi nasıl şekillenir? İzlenecek politikalar neler olur?
Özellikle Sayın Nebati’nin Hazine ve Maliye Bakanlığına gelmesi ile hızlanan düşük faiz politikası ile Türkiye ekonomisi yüksek enflasyon ortamına girmişti. Düşük faiz, üretim-istihdam ve büyüme odaklı olduğu söylenen, ihracat rakamlarında artış olarak etkisini gördüğümüz ve adına heteredoks denilen bu politikaların aslında ihracattaki artıştan daha fazla ithalat artışına sebep olduğu, değeri düşük tutulan TL ile yüksek enflasyon ortamını yaşamamıza sebep olduğu görüldü. Mehmet Şimşek’in geçmiş dönem uygulamalarına bakıldığında ortodoks politikalarını benimseme ihtimali daha yüksek görünüyor.
Ortadoks politikalara geçiş kolay olacak mı? Nasıl bir geçiş yapılmalı?
Olası bir anlaşma durumunda ortodoks politikalara geçiş hızının iyi ayarlanması gerekiyor. Olması gerekenden daha hızlı bir geçiş süreci; şok faiz artışları ile güçlenen TL’nin, ihracatı ve üretimi sekteye uğratmasını, işsizliğin artmasını getirebilir. Büyüme verilerinin negatife dönmesine ve resesyona sebep olur. Daha çok bekle-gör politikalarının olacağı daha önceki dönemlerden farklı olarak alınan kararların istihdam verileri üzerindeki etkilerinin gözlemleneceği bir dönem olacaktır.
Ancak burada her şeyden daha önemlisi Yüksek CDS puanları sebebi ile borçlanma maliyetleri yüksek olan Türkiye ekonomisine hem yabancı yatırımcıların hem de kredi kuruluşlarının güveni sağlanarak uzun vadeli düşük maliyetli fon bulunması olacaktır. Merkez Bankası rezervleri güçlendirilirken üretimi arttırıcı, ithalatın artmasının engelleyici politikaları uygulanmalı. Mehmet Şimşek dönemi başlar ise ve beklenildiği gibi ortodoks politikalara geçiş olur ise bunlar dikkat edilmesi gereken en önemli hususlar olacaktır.
Mehmet Şimşek'in kilit ekonomik birimlere atama yetkisini içeren geniş kapsamlı bir sorumluluk talebi olduğu iddia ediliyor. Bu talep Erdoğan cephesinde nasıl karşılık bulur?
Görüşme sonrasında kafa karışıklığına sebep olmasının en önemli sebebi aslında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın balkon konuşması sırasında yinelediği “faiz düşük kalmaya devam edecek, enflasyon da düşecek” cümlesi oldu. Kontrolün ve hakimiyetin kilit konularda Mehmet Şimşek’e geçme ihtimali ise kontrolü elinde bulundurmayı seven Cumhurbaşkanı tarafından sürdürülebilir olabilir mi? İlerleyen zamanlarda yeniden müdahale ile kabinede değişikliğe gidilmesine sebep olur mu şüphesini doğuruyor. Mevcut ekonomik yapımıza baktığımız zaman içinde bulunulan darboğazdan çıkılması için sabırlı ve dirayetli bir duruş sergilenmeli. Kabine değişiklikleri ile istikrar ortamı bozulur mu endişesinin de ortadan kaldırılması gerekiyor.
Mehmet Şimşek'in ekonominin başına geçmesi, Türkiye ekonomisini ve piyasaları nasıl etkiler?
Mehmet Şimşek' in ekonominin başına geçmesi piyasalar üzerinde olumlu etki yaratacaktır. Heterodoks olarak adlandırılan politikaların diğer ülkelerde olumlu bakış açısına sebep olmadığı, CDS puanlarından da anlaşılıyor.
Göreve gelmesi durumunda uygulanacak politikalar, küresel anlamda da güven etkisi yapacaktır. Bu da ülke ekonomisinin finansmana daha uygun ve kolay şekilde ulaşabilmesi, yabancı yatırımcının Türkiye’ye daha güçlü gelmesi anlamına gelecektir. Güçlenme ihtimali olan TL, ihracatçıyı tedirgin etse de geçen dönemde rekabetçi kurla sağlanan ihracat büyümesinin reelde ekonomimizi rahatlatmadığı görüldüğünden onlar da yeni dönem için daha umutlu olacaktır.
Her şeyden önemlisi, uygulanan politikaların bilimsel olması, kısa vadeli değil orta ve uzun vadeli olmasıdır.
Mehmet Şimşek yeni kurulacak ekonomi yönetimi içinde kritik konularda tam yetkili olsa da yönetim içinde liyakatli, deneyimli isimler de bulunmalı. Özellikle hem akademik anlamda hem de bürokraside kendisini ispatlamış isimlerden oluşacak bir kadro kurulması gerekiyor.