Sezer: Erdoğan, Rusya’dan gelen gazı başka hatlarla desteklemeli! Al Ain Türkçe Özel
Rusya lideri Putin’in, Türkiye’ye yönelik bir ‘doğalgaz merkezi’ne ilişkin açıklaması, iki ülke arasında bir süredir tartışılan sürece ilişkin yeni bir adım anlamı taşıyor. Bu adımın ne anlama geldiğini Rusya uzmanı Aydın Sezer Al Ain Türkçe’ye değerledir
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Ağustos ayında Türkiye’ye geleceğini duyurduğu Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye'de planlanan bir doğalgaz dağıtım merkezinin hala gündemlerinde olduğunu belirtti. Ancak Putin, söz konusu merkezin gaz depolama amaçlı değil, bir e-ticaret platformu olarak hizmet vereceğini de vurguladı.
Putin'in bu açıklaması, Türkiye’nin olası gaz dağıtım merkezinin işlevselliğine ilişkin neler ifade ediyor? Rusya'nın potansiyel gaz dağıtım merkezinin aslında bir e-ticaret platformu olacağını ifade etmesi, Türkiye için ne ifade ediyor? Söz konusu tartışmaya ilişkin Rusya uzmanı, emekli diplomat ve Moskova Ankara arasında yaşanan söz konusu süreci yakından takip eden az sayıdaki isimden Aydın Sezer Al Ain Türkçe için değerlendirdi.
Sezer, Moskova ve Ankara arasında sürece ilişkin kimi farklı anlayışlar olduğunu söylerken, “Putin ve Erdoğan’ın kast ettikleri ‘ticaret merkezi’ meselesi oldukça farklı. Geçtiğimiz sene Putin’in ‘Türkiye’yi doğalgazda ticaret merkezi yapacağız’ önerisine karşı Erdoğan, gerekli inşaata başlanacağını açıklamıştı, Kazakistan dönüşü uçakta ‘bu iş için en uygun yer Trakya, yakında başlıyoruz inşallah’ demişti. Putin dün yaptığı açıklamada, söz konusu merkezin büyük kapasitesi olan bir depolama tesisi değil, elektronik satış platformu olduğunu belirtti. Dolayısıyla, tarafların ‘ticaret merkezi’ başlığından anladıkları çok farklı.” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’NİN İMKAN COĞRAFYASI
Sezer, iki liderden gelen açıklamalardaki farkı da, “İkincisi, ‘ticaret merkezi, teknik anlamı ile, bir ülkeye gelen, farklı kaynaklardan gelen gazın, bir bütünleştiği ortamda üçücün ülkelere satış yaparken fiyatının da belirlendiği bir pazar merkezi’ manası taşır.” dedi. Sezer, Türkiye’nin böyle bir imkana erişebilmek için, “Bu nedenle TANAP gibi Azerbaycan’dan İtalya’ya, Türk Akım gibi Rusya’dan Kıyıköy üzerinden Bulgaristan’a giden Türkiye’yi koridor yapan hatlar yerine, ucu Türkiye’de sona eren hatların ortaya çıkması gerekiyor. İran, belki ileride Irak Kürdistan bölgesi gazı, Doğu Akdeniz gazı, Mısır LNG’si, Rusya, Azerbaycan, belki Türkmenistan…” gibi doğalgaz taşıma sistemlerinin buluşma noktası haline gelmesi gerektiğini vurguladı.
Sezer, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sözünü ettiği, Türkiye’nin hab olabilme sürecinin Rusya dışında aktörlerle de işbirliğine gereksinimi olduğunu ve bir dizi başka adıma ihtiyaç duyduğunu da belirtti: “Dolayısıyla birden fazla kaynağın olduğu bir durumda fiyatın Türkiye’de belirlendiği, Türkiye’nin bu denklemden, ticaretten para kazandığı bir sisteme ‘merkez ülke’, ‘Hab’ diyoruz. Erdoğan’ın bahsettiği şeyin gerçekleşmesi için Türkiye’nin öncelikle Putin’le işbirliğine değil, Putin’e rağmen Türk Akımı’nın, TANAP’ın önünü kesmesi gerekiyor. Bu iki boru hattının Türkiye piyasasına sunulması gerekiyor. Bu da yetmeyecek, piyasanın liberalleşmesi, şeffaflaştırılması gerekmiyor. Bilindiği gibi Türkiye bu alanda bir milim bile yol alamadı. Dolayısıyla Erdoğan, Türkiye’nin TANAP ve Türk Akım 2 ile koridor haline gelişini “Türkiye’yi Merkez Ülke yaptık” sözü ile anacak. Bu, Türkiye’de kabul de görecek belki, ama Putin’in bahsettiği ‘elektronik ticaret satış sistemi’ bu anlamı taşımayacak. Putin, bahsettiği çerçevede kalınması, bunun bahsettiğimiz diğer akslarla birleşmemesi, zaten Petersburg’da olan sistemle sınırlı kalması halinde ise bu bizim için çok büyük bir kazanç yaratmayacak”