Sedat Ergin, Soçi ziyaretinin detaylarını yazdı: 2 başlığa dikkat çekti
Hürriyet yazarı Sedat Ergin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu hafta başında Soçi’ye yaptığı ziyarette Tahıl Koridoru’nun yanı sıra Türkiye’nin Batı’ya dönük hamlelerinin Rusya ile ilişkilerine olan yansımasının öne çıktığını yazdı.
Hürriyet yazarı Sedat Ergin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu hafta başında Soçi’ye yaptığı günübirlik ziyarete ilişkin detayları “Erdoğan’ın Soçi gezisinin dökümü” başlıklı bir yazıyla kaleme aldı.
Yazısında ziyaretin uluslararası çevrelerde de yakından takip edildiğini belirten Ergin, görüşmede 2 başlığın öne çıktığını kaydetti.
Ergin, “Bunlardan birincisi, Rusya’nın çekildiği Karadeniz Tahıl Girişimi’ne dönüp dönmeyeceği sorusuna odaklandı. İkinci başlıkta ise Türkiye’nin Batı’ya dönük son dönemdeki bazı hamlelerinin Rusya ile ilişkilerine nasıl yansıyacağına dönük sorular ön plandaydı” dedi.
“ERDOĞAN’IN AÇIKLAMALARI UKRAYNA’YI RAHATSIZ ETTİ”
Tahıl Koridoru gündeminin önümüzdeki günlerde netleşeceğini belirten Ergin, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen pazartesi günü Putin ile birlikte düzenledikleri basın toplantısı sırasında tahıl sevkiyatı konusunda uluslararası camia karşısında açıkça Ukrayna’yı eleştiren ifadeler kullanıp, “Özellikle bu aşamada Ukrayna’nın yaklaşımını yumuşatması gerekiyor” şeklinde konuşmuş olmasıdır.
Erdoğan’ın bu açıklaması Ukrayna tarafında rahatsızlığa neden olmuştur. Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın danışmanı Mykhailo Podolyak, Reuters’a yaptığı bir açıklamada, Ukrayna’nın Rusya’ya yaptırımların hafiflemesine yol açacak adımları desteklemeyeceğini belirterek, “gerçekçi olunması” çağrısında bulunmuştur.
Özetle, Karadeniz Tahıl Koridoru’nun canlandırılması konusunda nihai bir değerlendirme yapmak için galiba bir süre daha beklemek gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Ergin şunları kaydetti:
“İkinci konuya gelelim. Erdoğan’ın geçen temmuz ayında Vilnius’ta yapılan NATO Zirvesi’nde Türkiye’nin İsveç’in NATO’ya üyeliği dosyasındaki vetosunu kaldıracağı konusunda ilk kez yeşil ışık yakması, ardından ABD Başkanı Joe Biden ile diyalogunda bir düzelme havasının belirmesi, bu gelişmelerin Rusya ile ilişkilere nasıl yansıyacağına ilişkin spekülasyonları beraberinde getirmişti.
Soçi buluşmasının ardından şu tespiti belirtmek mümkün: Ankara cephesinde Batı ile ilişkilerin düzeltilmesine yönelik belirgin bir arayış gözlenmekle birlikte, bu cephedeki iyileşmenin Rusya ile ilişkilerin gerilemesi pahasına gerçekleşmesini beklemek pek isabetli görünmüyor.
Yapılan bütün açıklamalara, ortaya çıkan rakamlara ve bunların işaret ettiği yönelişe baktığımızda, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin başka cenahlardaki gelişmelerden fazla etkilenmeden kendi ivmesi içinde zemin kazanarak yoluna devam ettiğini izliyoruz. Bu durumun istisnası yazımızın sonunda açıklayacağımız bir alanda frene basılmış görünmesidir.
“HER İKİ CUMHURBAŞKANI DA TİCARET HACMİNDEN ÖVGÜYLE SÖZ ETTİ”
Soçi dökümünün enerji faslında, Türkiye ile Rusya arasında ciddi bir şekilde ilerlemekte olan Mersin Akkuyu projesinden sonra bu kez Sinop’ta ikinci bir nükleer reaktör yapılması konusundaki projenin de kuvveden fiile çıkmakta olduğu söylenebilir.
Bu arada, her iki cumhurbaşkanı da karşılıklı toplam ticaret hacminin 2022 yılında 60 milyar doların üzerine çıkmış olmasından övgüyle söz etmiştir. Bu durum, Batı Avrupa Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline tepki olarak bu ülkeye yaptırım uygularken, ambargonun dışında kalan Türkiye’nin Rusya ile ticari ilişkilerinde ciddi bir sıçramanın gerçekleştiğini anlatıyor. Ancak ticaretteki artışın dengeli bir şekilde dağıldığını söyleyebilmek güçtür.
TÜİK rakamlarına bakarsak, Rusya geçen yıl 58 milyar 889 milyon dolarla Türkiye’nin ithalatında birinci sıraya çıkmıştır. Rusya, 2021 yılında 28 milyar 959 milyon dolarla Çin’den sonra ikinci sırada geliyordu ithalatta. Oysa 2022 yılında Türkiye’nin Rusya’ya ihracatı 9 milyar 342 milyon dolarda kalmıştır. Rusya, Türkiye’nin ihracatında sekizinci sıradadır. Rusya’nın önünde ağırlıklı olarak Batı ülkeleri yer alıyor. Türkiye’nin Rusya’ya 2021 yılındaki ihracatı 5 milyar 774 milyon dolardı.
Rusya’nın Türkiye’nin dış ticaretinde kazandığı ağırlığın gerisindeki temel nedenlerden biri bu ülkenin Türkiye’nin petrol ithalatında Irak’ı da geçerek birinci sıraya gelmiş olmasıdır.
Enerji Piyasası Denetleme Kurumu’nun (EPDK) yıllık sektör raporlarına göre, Türkiye Rusya’dan 2021 yılında ikinci sırada toplam 10 milyon 732 bin ton petrol ithal ederken, bu ülkeden petrol ithalatı 2022 yılında 19 milyon 324 bin tona çıkmıştır. Rusya’nın 2021 yılında yüzde 24.20 olan payı geçen yıl yüzde 40.75’e yükselmiştir. Rusya, böylelikle birinci sıraya çıkmıştır.
EPDK rakamlarına baktığımızda 2023 yılının mayıs ve haziran rakamlarında da aylık petrol ithalatının yüzde 50’den fazlasının Rusya’dan geldiğini görüyoruz. Böyle devam ederse Rusya’nın Türkiye’nin petrol ithalatı içindeki payı 2023 yılında daha da genişleyecektir.
Kuşkusuz Türkiye’nin boru hattıyla ilgili bazı hukuki anlaşmazlıklardan kaynaklanan nedenlerle Irak’tan petrol ithalatını büyük ölçüde durdurmuş olmasının da bu tabloda önemli bir faktör olduğunu belirtmeliyiz. Ancak böyle de olsa Batı’nın ekonomik yaptırımlarıyla kuşatılmış olan Rusya, yaptırım rejiminin dışında kalan Türkiye’nin bu alandaki açığını da kapatarak kendi açısından da elverişli bir durum yaratmıştır.
Rusya, keza doğalgaz alanında da 2022 yılında Türkiye’nin ithalatı içindeki yüzde 39.47’lik payıyla yine birincidir. Özetle, petrol ve doğalgaz söz konusu olduğunda bugün itibarıyla Türkiye’nin başat enerji tedarikçisi Rusya’dır.
Tabii, Rusya doğalgazını Avrupa ve dünya piyasasına ulaştırmak üzere Türkiye’de bir doğalgaz dağıtım merkezinin kurulması projesi deönümüzdeki dönemde enerji alanındaki işbirliğini çok daha ileri boyutlara taşıyabilir. Ancak Rusya’ya uygulanan yaptırımların bu proje açısından kritik bir durum yaratması muhtemeldir.
Ekonomik tabloda Türkiye’nin Rusya’da üstlendiği müteahhitlik hizmetlerini de denkleme dahil etmeliyiz. Türk Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren’in açıklamasına göre, 2021 yılında 11 milyar dolar, 2022 yılında 2.3 milyar dolar ve 2023 yılında şu ana kadar 625 milyon dolarlık sözleşme imzalanmıştır. Eren’e göre, daha önceki yıllarda başlayıp halen devam edenlerle birlikte Rusya’da müteahhitlik hizmetlerinde toplam 18-20 milyar dolar civarında bir proje hacminden söz edilebilir.
Ayrıca, 2022 yılında Rusya’dan Türkiye’ye gelen turist sayısı 5 milyonu geçmiştir. Bu yılın ilk altı ayında da 2.2 milyon turist gelmiştir.
Rusya ile ilişkilerde bütün bu alanlardaki yoğunlaşmaya karşılık, savunma sanayiinde işbirliği konularının son yıllardaki vurguyu almadığını belirtmemiz gerekiyor. Hatırlanacaktır, Cumhurbaşkanı Erdoğan 2021 yılı sonbaharında ABD Başkanı Biden ile diyalogunda yaşadığı sorunların ertesinde 29 Eylül 2021 tarihinde gerçekleştirdiği Soçi ziyaretinde Putin’e “savunma sanayiinde işbirliğini derinleştirmeyi” önermişti.
Erdoğan, bu ziyaretten dönerken yaptığı açıklamada, Putin ile S-400 projesinin “daha ileri boyutlara taşınmasını görüştüklerini” duyurmuş, uçak motorları, savaş uçakları, gemi ve denizaltı yapımı konularını Türkiye ile Rusya arasında yeni potansiyel işbirliği alanları olarak sıralamıştı.
Erdoğan’ın pazartesi günü Soçi’de ve dönüş yolundaki açıklamalarını okuduğumda bu temaların tekrarlanmadığını fark ettim. Muhtemeldir ki Ege’deki askeri güç dengesinde Yunanistan’ın gerisine düşmemek amacıyla ABD ile F-16 modernizasyonunu bir an önce gerçekleştirmek isteyen Türkiye, ABD Kongresi’ni karşısına almamak ve ABD’den yeni CAATSA yaptırımlarını davet etmemek için Rusya ile bu gibi tasavvurlar konusunda biraz frene basmış görünüyor. En azından resmi söylem buna işaret ediyor”