Rusya: Nükleer silah kullanım riski yükseliyor
Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev, ABD'nin izlediği politika nedeniyle nükleer silah kullanma riskinin arttığını söyledi.
Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) üyesi ülkelerin Güvenlik Konseyi Sekreterleri Zirvesi’nde konuşan Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev, ABD'ye nükleer silahlarla ilgili uyarı mesajı verdi.
Sputnik’in haberine göre, ABD'nin izlediği yıkıcı politikanın küresel güvenlik alanındaki durumun kötüleşmesi olduğunu belirten Patruşev, bunun nükleer, kimyasal ve biyolojik silah kullanma riskini artırdığını belirtti.
Uzayı ve siber alemi silahlandırma temposunun son yıllarda arttığına dikkat çeken Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri, "Washington'un sorumsuzca eylemleri yalnızca eski krizlerin şiddetlenmesine ve yeni krizlerin ortaya çıkmasına katkıda bulunmakla kalmıyor, aynı zamanda bugün Ortadoğu'da gördüğümüz çatışmaların barışçıl çözümüne de engel oluyor" ifadelerini kullandı.
“BATI MERKEZLİ DÜNYANIN YIKIMI GERİ DÖNÜLEMEZ HALE GELDİ”
Patruşev, Batı'nın Orta Asya ülkeleri üzerindeki ülkeleri Rusya'dan ayırmak için nüfuz yaratmaya çalıştığını iddia ederken, Washington, Londra ve Brüksel'in eylemlerinin Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve Birleşmiş Milletler’in (BM) anlamsızlaştırdığını söyledi.
“Görüşmemiz, Batı merkezli dünya düzeninin yıkılma sürecinin geri dönülemez hale geldiği, tüm dünya için zor bir dönemde gerçekleşiyor” diye konuşan Patruşev, Anglo-Saksonlar ve kolektif Batı’nın bir bütün olarak nüfuzunu kaybettiğini, uluslararası ilişkilerin ana konusu olmaktan çıktığını kaydetti.
Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri, hegemonyasını kaybetme yanlısı olmayan Batılı ülkelerin olup bitenlere katlanmak istemediklerine de vurgu yaparken, “Askeri yeteneklerini daha hızla geliştirirken ekonomik ve politik olarak kendilerine bağımlı olan devletlere kendi şartlarını giderek daha agresif bir şekilde dayatmaya çalışıyorlar” diye konuştu.
Azerbaycan ile Ermenistan arasında çözüm konusuna da değinen Patruşev, bunun ancak bölge dışı güçlerin çatışmaya müdahale etmeyi bırakmasıyla mümkün olabileceğine dikkat çekerek değerlendirmesini şu şekilde sürdürdü: “İki ülke arasındaki müzakerelerde edinilen tecrübe, barışın ancak bölge dışı güçlerin müdahalesinin olmaması durumunda mümkün olduğunu gösteriyor. Batılı ülkelerin eylemleri bölgedeki durumun bozulmasına neden olurken, çelişkilerin devam etmesine katkıda bulunuyor.”