PKK Kongresi sonrası kim, ne dedi?

PKK’nın 12. Kongresi sonrası siyasilerden dikkat çeken değerlendirmeler geldi. Peki, PKK Kongresi sonrası kim, ne dedi?
PKK, 5-7 Mayıs 2025 tarihleri arasında 12. Kongresi’ni gerçekleştirdiğini duyurdu. Yapılan açıklamada, kongrede alınan kararların kamuoyuyla paylaşılacağı belirtildi. Kongre sonrası siyasi isimlerden gelen açıklamalar dikkat çekti.
Celal Adan: “Kan ve kin devri kapanmıştır”
TBMM Başkanvekili ve MHP’li Celal Adan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Liderimiz Devlet Bahçeli Bey’in çelikten iradesi ve bilgece idaresi sayesinde; en derin yaramız sarılmış, kan ve kin devri kapanmıştır. Nifak saçanlar, emperyalizme maşalık yapanlar kaybetmiş; Türk milleti kazanmıştır. Bin yıllık kardeşliğimiz daim olsun. Liderimiz var olsun.”
Leyla Zana: “Yeni dönem, yeni umutlar, yeni sorumluluklar”
Kürt siyasetçi Leyla Zana da sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada şu değerlendirmeyi yaptı:
“Yeni dönem, yeni umutlar, yeni mücadele biçimi hepimize yeni sorumluluklar yüklüyor. Demokratik, eşitlikçi, adil ve özgür yarınlara bu bilinç ve hassasiyetle yaklaşmalıyız. Bu duygu ve düşünceler ışığında coğrafyamıza hayırlı olmasını temenni ediyorum.”
Orhan Miroğlu: “Keşke 20 yıl önce olsaydı”
AK Parti eski milletvekili Orhan Miroğlu ise şu ifadeleri kullandı:
“Birkaç kuşağın ömrünü alıp götüren bir dönemin kapanması ve yeni bir dönemin başlaması tarihidir, hayırlıdır ve kıymetlidir.
PKK, ‘Öcalan’ın isteği’ doğrultusunda Kongresini yaptı ve fesih kararı aldı. Medyaya az önce yapılan açıklama metninde, ‘kuruluş hafızasına’ yönelik hatırlatmalardan ve atıflardan da anlaşılan şu ki, silahları bırakmaya hazırlanan PKK geçmişine karşılık bir gelecek talep ediyor! Bu geleceğin demokrasi ve sivil siyasi zemin içinde aranmasından başka bir yol yoktu zaten!
Tarih keşkelerle yazılmaz ve yaşanmaz biliyorum, ama keşke yirmi yıl önce olsaydı! Yine de silahsız olarak bir yeni yolu denemeye karar vermek hayırlı bir sonuç olarak görülmelidir.
Faydası olmayan siyasi gündemlerin peşinde koşmayı bırakmak ve bu tarihi sürecin siyasi sonuçlarına ülkece hazırlanmak gerekir. Türkiye yüzyılı için hedef, demokrasiyi ve sivil siyasi zemini güçlendirmek olmalıdır.
Türkiye yüzyılını inşa etmek için ise, önce geçen yüzyılda olup bitenlere bakmayı ve anlamayı hatta yüzleşmeyi gerektirir. İçinden geçtiğimiz tarihi süreci ‘An meselesi’ ve benzeri cümlelerle anlamak yerine, hafızaya bakarak anlamaya çalışmak, daha doğru bir zeminde ilerlemeyi mümkün kılar! Reklam gibi anlamayın lütfen, ama Silahları Gömmek – Yeni Bir Miladın Şafağında: Siyasi hafıza, İmralı ve Hatıralar isimli kitabı 12 yıl önce yazmış olmak ve silahların gömüleceği bir milatta yeniden yayınlamak bugün çok iyi hissettiriyor!”
Eren Keskin: “Barışa ihtiyacımız var”
İnsan hakları savunucusu ve avukat Eren Keskin ise açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Umarım çok uzun yıllardır süren bu çatışmalı sürecin bitişi coğrafyamıza huzurlu bir demokratik dönüşüm sonucu sağlar. Barışa ihtiyacımız var.”
Tülay Hatimoğulları: “Tarihi bir dönüm noktası”
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da yaptığı yazılı açıklamada şu değerlendirmede bulundu:
“Bugün, yani 9 Mayıs 2025 tarihi, Türkiye siyaset tarihinde yeni bir dönemin başlangıcıdır. 85 milyonun yüreğinde yankılanan büyük bir değişime şimdi daha yakınız. Bunu bir milat olarak kabul edebiliriz.
Silahların susması fırsatının doğduğu, kapıların söze, iradeye ve umuda açıldığı bir döneme adım atmanın eşiğindeyiz. Ortak kederi yaşadık, şimdi ortak kaderi büyütme zamanıdır. Bu ülkenin dağlarında, şehirlerinde düşen her can, hepimizin ortak acısıdır.
Artık zaman, ülkeyi baştan sona sağduyu ile demokratik toplum inancı ile donatma zamanıdır. Onurlu barışın kararlılıkla inşa edilmesi için her sorumluluğu almaya hazırız.
Bu tarihi kavşakta; demokratik çözümün ve onurlu barışın kararlılıkla inşa edilmesi için her sorumluluğu almaya hazırız. Bu yüzden başta Meclis olmak üzere tüm siyaset kurumlarını bu sürecin taşıyıcısı olmaya çağırıyoruz.
DEM Parti olarak, bu sürecin şekillenmesinde belirleyici bir rol oynayan Sayın Abdullah Öcalan’a; çözüm iradesine destek veren Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a, Sayın Devlet Bahçeli’ye ve sürece olumlu yaklaşan başta ana muhalefet olmak üzere tüm muhalefet partilerine, demokratik siyaset kurumlarına, STÖ’lere teşekkür ediyoruz.
Tüm siyasi aktörleri ve kurumları bu tarihi fırsatı kalıcı barışa dönüştürecek sorumluluğu üstlenmeye davet ediyoruz.”