Özgür Özel, Özdağ'ın duruşmasına katıldı: İktidar gün sayıyor

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın duruşmasına katılan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “İktidar, iktidarını devretmenin gününü saymaktadır” ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın duruşması ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik ikinci dalga operasyonlar hakkında açıklamalarda bulundu.
Ümit Özdağ'ın bugün "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçlamasıyla hakim karşısına çıktığını anımsatan Özel, Özdağ'ın yargılanmasının İstanbul'da yapılmasını eleştirdi. Özel, "Suç iddiasının olduğu yerde, kişinin ikameti de İstanbul değil. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı o kadar şımarmış, o kadar şımartılmış ki kendisini Türkiye Cumhuriyet Başsavcısı sanıyor" ifadelerini kullandı.
“GELECEĞİN İKTİDARI BUGÜNKÜ MUHALEFETTİR”
Ülkenin genel durumuna ilişkin eleştirilerini paylaşan Özel, "İktidar, iktidarı devretmenin gününü saymaktadır. Bugün İtalya'da Erdoğan, İtalya basını da, İtalya siyaseti de, Avrupa siyaseti de bilmektedir ki Erdoğan gidicidir. Geleceğin iktidarı bugünkü muhalefettir" dedi.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'ya da seslenen Özel, "Sen Ekrem İmamoğlu ile eşinin yediği yemekten sonra kamera kayıtlarını servis ettiren, alan ve servis ettirensin. Bütün uyarılara rağmen telefonlara çıkmayan, kaçansın" ifadelerini kullandı. Jammer gündemiyle ilgili de konuşan Özel, İBB'de taşınan 'jammer'lerin AK Parti döneminden kaldığını açıkladı.
Özel'in açıklamaları şöyle:
“Bir yargılamaya tanıklık etmek zorunda kaldık. Tabii bu işin utancı bize ait değil. Bu işin utancı, bu ülkeyi yönetenlere, yönetene ait. Biraz önce bir hakim karşısında bir siyasi partinin genel başkanı vardı. Sayın Ümit Özdağ vardı ve bir yargılama yapılıyordu. Bu yargılamaya konu sözde suç isnatı Antalya'da gerçekleşti. Sayın Ümit Özdağ Ankara'da bir restoranda yemek yerken 100'ün üzerinde polisle gözaltına alındı ve İstanbul'a getirildi. Oysa İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın böyle bir yetkisi yok. O Ankara Cumhuriyet Başsavcısı'na hat bildiriyor. 'Sen Ümit Özdağ'a dava açmadın, onu gözaltına almadın' diye. O Antalya Cumhuriyet Başsavcısı'nı güya küçük düşürüyor, kendini yüceltiyor.
Suç iddiasının olduğu yerde, kişinin ikameti de İstanbul değil. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı o kadar şımarmış, o kadar şımartılmış ki kendisini Türkiye Cumhuriyet Başsavcısı sanıyor. Böyle bir yetkisi yok. Sonra bu davadan, bugün görülen davadan tutuklayamadı. Kayseri'deki 7 ay önce olmuş, Kayseri Emniyeti'nin, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturmadığı, dava açmadığı bir şeyden tutuklama kararı verdi. Bugün tutuksuz olduğu dosyadan yargılanıyor ve buradaki mahkeme yetkisizlik kararı vermişti. 'Ankara'nın görmesi lazım' diye. Yani aslında buradaki hukuki gerçeği bütün hukukçular, hepimiz görüyoruz. Bir tek kendini hukukun üstünde sanan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı görmüyor. Mesela bunu Hukuk Fakültesi'nde soru diye sorsanız 100 çocuktan, 100 gençten ikisi yanlış yapmaz. 'Bu dava nerede açılabilir, nerede açılamaz?' diye.
İBB GÖREVLİLERİNE YÖNELİK GÖZALTILAR
Emniyette, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne dair yapılan ikinci dalga operasyonda gözaltına alınan arkadaşlarımız adliyeye sevk edildiler. Aileleriyle bir araya geldik. Ailelerinin hatırını sorduk, moral verdik. Gün boyunca arkadaşlarımızın önce savcılık sonra sevk edilirlerse hakim karşısındaki ifadelerinde yanlarında olacağız. Ben de gün içinde burayı takip edeceğim. Gerektiğinde buraya geleceğim ve dikkatli bir şekilde, sabırlı bir şekilde bu süreci yakından takip ediyoruz.
İçişleri Bakanı'na, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısından emir alan İçişleri Bakanı'na sesleniyorum. Meydanlar millete serbestken akının korkusundan bu adliyeye en yakın gördüğü meydanı abluka alan İçişleri Bakanı'na sesleniyorum. Sen İstanbul Valiliği yaptığın sırada Üsküdar'da bugün burada yargılamaya çalıştığın hatta o gün Üsküdar'daki işgalcilerden yumruk yiyen İBB bürokratları, Üsküdar'daki yılların süren işgalini kaldırıyordu. Halk bugünkü gibi Üsküdar Meydanı'nı korusun diye. Sen bu milletin şanlı şerefli polislerini Üsküdar'daki Ak Partili, MHP'li işgalci mafyaları korusunlar diye bu polise alet ediyorsun. İBB Üsküdar Meydanı'ndaki işgali kaldırmasın diye. Bugün herkes Üsküdar'ın yarısı AKP'ye yarısı CHP'ye yakın sakinleri 'Allah razı olsun Ekrem Bey'den, İBB'den şu Üsküdar Meydanı'nı bize geri aldılar' diyordu.
Çünkü siz o meydanın denizle temasını kesip o meydanı kendinize yakın mafyatik büfelere, işgalcilere vermiştiniz. Bu arkada yargılanan arkadaşlar oraları canı pahasına, mafya tehdidine rağmen, o gün yumruklu saldırıya rağmen geri alıp millete verirken bugünkü İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya o gün de bugün Akın'dan talimat aldığı gibi o gün de mafyaya yakınlardan talimat alıp şanlı şerefli Türk polisini Üsküdar işkenceci, Üsküdar işgalcilerinin emrine sokmuştu. Ali Yerlikaya, bugün zıpçıktının birinden talimat alan Ali Yerlikaya'ya söylüyorum. Sen Ekrem İmamoğlu ile eşinin yediği yemekten sonra kamera kayıtlarını servis ettiren, alan ve servis ettirensin. Bütün uyarılara rağmen telefonlara çıkmayan, kaçansın. Aileye saldırıyı senin İstanbul Valiliğinden biliriz Ali Yerlikaya. Ali Yerlikaya bak sen İçişleri Bakanısın. Polis sana bağlı. Geçtiğimiz hafta salı günü Akın istedi diye, Akın istedi diye adaletten uzak sana yakın isimler gittiler Meridyen Oteli'nin kamera kayıtlarını aldılar salı günü öğleden sonra. Cuma günü hepsi basına servis edilmişti.
“BU MİLLETİ SİZDEN EN KISA ZAMANDA KURTARACAĞIZ”
Ve dün bütün açıklamalarıyla, saçma sapan açıklamalarıyla kendini rezil eden İçişleri Bakanı'na söylüyorum. Bak benim burada koruma ekibim var. Cumhurbaşkanlığının koruma ekibi var. Bu ekiplerin hepsi senin bakanlığına bağlı. Bu ekipler Cumhurbaşkanı geldiğinde, Cumhuriyet Halk Partisi'nde 7 Mart'ta iftar yaparken Avrasya Merkezi'nde, Cumhurbaşkanı nereye gitse, 1- video kayıtlarının olduğu cihazların başına oturuyorlar. 2- Cumhurbaşkanının girdiği yerdeki bütün kameraları bantlıyorlar. Olmaz demişsin ya. Sana bütün Ankara'daki devlet büyükleri korumadaki görevli, bütün polisler gülüyor, kargalar da gülüyor. O bantları çeken polisler fırsatı olsa senin ağzını bantlar bu gafı yapmayasın diye. Bileydiler bunları söyleyeceğini ağzını bantlarlardı. Kardeşim polisin cebinde bant var, bantla geziyor. Niye geziyor? Devletin polisi kamerayı bantlayacak bandı niye cebinde taşıyor bantlamıyorsa? Bir de çıkmış önemli bir gazetenin başyazarına, genel yayın yönetmenine, "Yok, olmaz." falan diye yalanlama da yapıyor. Senin gözünü bantlamak lazım sevenlerin utanmasın diye. Kim olduğun tanınmasın diye. Bir de İçişleri Bakanı olacaksın. Diyor ki: "Belediyenin cemere ne ihtiyacı var?" diyor. Bütün Ak Partili belediyelerde jammer var. İBB'nin cemerleri bize önceki dönem AK Parti'den envantere girdi, oradan kaldı. Rahmetli İstanbul Büyükşehir'in rahmetli belediye başkanı makam aracının arkasında jammer taşıyan minibüsle geziyordu. İBB'de taşınan o jammer , o valizler CHP döneminden değil arkadaş. Aklınızı başınıza toplayın ve bir daha söylüyorum. Bu memleketin mevcut cumhurbaşkanı ne için jammer kullanıyorsa gelecek cumhurbaşkanı da onun için jammer kullanacak. En kısa zamanda kurtaracağız bu milleti sizden, en kısa zamanda."