Özay Şendir yazdı: Avrupa'da çiftçiler neden sokakta?
Milliyet yazarı Özay Şendir, Avrupa Birliği’nin tarım politikasını yenilemek için uğraştığını kaydederek alınan önlemlerin çiftçilerin daha az verim almasına sebep olacağını söyledi.
Milliyet yazarı Özay Şendir, “Avrupa’da çiftçiler neden sokakta?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Şendir yazısında Avrupa Birliği’nin (AB) bir süredir ortak tarım politikasını yenilemek için uğraştığını söyledi.
Şendir, “Sürdürülebilirlik gerekçesiyle yapılmak istenen değişiklik, halen ekilebilir alanları yüzde 4 azaltmak, zorunlu ürün rotasyonuna gitmek ve gübre kullanımını yüzde 20 azaltmak gibi önlemler içeriyor. Bu önlemler çiftçilerin daha az verim alması demek” ifadelerini kullandı.
“Daha az alandan daha az verim almak demek, çiftçilerin ithalata karşı daha az rekabetçi hale gelmeleri sonucuna yol açacak. Bu da işletmelerin bir süre sonra iflası anlamına gelecek” diyen Şendir, bir diğer problemin de motorin fiyatları olduğunu kaydetti.
Şendir şunları yazdı:
“Bir diğer problem artan motorin fiyatları ve azalan devlet sübvansiyonu. Alman Hükümeti çiftçilerin kullandıkları tarımsal dizeldeki veri indirimlerini kademeli olarak kaldırma kararı aldı. Bunun anlamı da aslında daha az ürünü daha fazla bir fiyata mal etmek anlamına geliyor.
Tek dert bu da değil. Macaristan, Romanya ve Polonya’daki çiftçi eylemlerinin sebebi, AB’nin Ukrayna’ya destek adına ithalat yasağını kaldırmasıyla ortaya çıkan durum. Ucuza ithalat, çiftçileri tarım ürünlerini satamaz hale getirdi. Buna petrol fiyatlarındaki artışla beraber artan nakliye yükü ve AB genelindeki enflasyonla beraber artan sigorta poliçelerinin yarattığı sıkıntı da eklendi.
“ÇELİŞKİLİ GİBİ GÖZÜKÜYOR AMA DEĞİL”
İspanya ve Portekiz’deki çiftçiler henüz sokaklara dökülmediler ama onların da eli kulağında. Hükümetlerin yoğun kuraklık nedeniyle su kullanımına getirdiği kısıtlamalar çiftçileri zor durumda bıraktı. Onlarda da eylem çağrıları başladı.
Kuraklık ya da sürdürülebilirlik dışında AB’nin diğer derdi, yaşlanan nüfusu. Romanya ve Bulgaristan olmasa bir çok ülkede hasat yapılamayacak. İngiltere mantar çiftliklerine Kırgızistan’dan işçiler götürüyor, İspanya, Güney Amerika’dan tarım işçisi ithal ediyor.
Tüm bu saydıklarımın bizi alakadar eden iki sonucu olabilir: AB, Türkiye’den yaptığı tarım ithalatını belirli ürünlerde artırabilir ya da ithalata yönelik sert kısıtlamalar getirebilir. Çelişkili gibi gözüküyor ama değil. Mesela çok su isteyen ürünleri ithal edip, susuz tarım ürünlerini üretmeye yönelebilirler ya da kuraklık nedeniyle gıda güvenliği adına ithalat kapısını sonuna kadar açabilirler.
Türkiye’de planlı tarıma adımlar atmak adına ciddi bir çaba gösteriyor Tarım Bakanlığı ama sadece bir bakanlığın çabası yetmez. Tıpkı savunma sanayiinde olduğu gibi bilimi de tarımla buluşturmamız lazım. Bu sayede bir kilo tohuma 30 ton domates parası ödemekten kurtulur, ürettiğimiz yaş meyve-sebzenin nakliyesi sırasında yüzde 40 fire vermeyiz... Olanları gülümseyerek seyrederken bizim de düşünmemiz gerekenler var. Mesela çok su isteyen ürünleri başka ülkelerde arazi kiralayıp üretmek bir seçenek olabilir mi?”