New York, 2050 yılına kadar "karbon nötrlüğü" yolunda... iddialı bir plan
New York, Amerikan kentinde yaşamın biçimini değiştirmeye yol açabilecek bir dizi önlem yoluyla 2050 yılına kadar "karbon nötrlüğü" hedefine ulaşmayı amaçlayan bir plan duyurdu.
New York şehrinin 17-24 Eylül 2023 tarihleri arasında ev sahipliği yaptığı New York İklim Haftası etkinlikleri kapsamında şehrin belediye başkanı Eric Adams, New York şehrini 2050 yılına kadar karbon nötr hale getirme hedefini duyurdu.
İklim Haftası kapsamında C40 Şehirler İklim Liderlik Grubu'nun bazı üyelerinin katıldığı bir oturumda New York Belediye Başkanı, binalardan kaynaklanan emisyonları azaltmak ve tüm ulaşım sistemini elektrikli araçlara dönüştürmek için bir dizi yeni önlemi açıkladı. Özel sektör şirketlerine emisyonlarını 2030 yılına kadar en az yüzde 25 azaltma çağrısında bulundu.
Adams, New York'u karbon nötr bir şehir haline getirme planının iklim değişikliğinin etkisini azaltma vaadleri çerçevesinde geldiğini vurguladı.
Birleşmiş Milletler ve birçok uluslararası kuruluş ile büyük şirketlerin merkez olarak seçtiği New York, iklim değişikliği sonuçlarının en fazla etkileyebileceği şehirlerden biri olarak uzmanlar ve uluslararası ajanslar tarafından uyarılıyor.
KARBON MÜCADELESİ GİRİŞİMİ
New York, gönüllü bir liderlik girişimi ve kamu-özel sektör ortaklığı olan NYC Carbon Challenge'ı duyurdu. Girişim, başta karbon emisyonları olmak üzere sera gazı emisyonlarını azaltmak amacıyla tesislerini ve ürünlerini karbondan arındırma taahhütlerini daha önce açıklayan özel, kurumsal ve kar amacı gütmeyen sektörlerden liderleri içeriyor.
Belediye Başkanının İklim ve Çevresel Adalet Ofisi'nden yapılan açıklamada, ofisin enerji verimliliğini artırarak "Karbon Mücadelesi" girişiminin katılımcılarına iklim hedeflerine ulaşılmasına yardımcı olmak için enerji santrallerinden günlük kullanımlara ve sürdürülebilirlik girişimlerinin desteklenmesine kadar destek ve kaynak sağlamayı taahhüt ettiği belirtildi.
Girişime katılanlar arasında üniversiteler, hastaneler, perakende sahipleri ve kiracılar, çok aileli konut binaları, oteller ve perakende mağazaları dahil olmak üzere New York’taki birçok özel işletme, ticari merkez ve hizmet tesisi yer alıyor.
ULAŞIM SİSTEMİNİ DÖNÜŞTÜRMEK
New York, fosil yakıtlı araçları kaldırma ve elektrikli araçlarla değiştirme planını duyurdu. Böylece, 2035 yılına kadar tamamen elektrikli bir ulaşım sistemi oluşturmayı hedefliyor. Bu amaçla, elektrikli araçların şarj altyapısını geliştirmeyi içeren 420 milyon dolarlık yatırım yapılacak.
Uluslararası Enerji Ajansı'na göre, taşımacılık sektörünün sera gazı emisyonlarının toplam küresel emisyonun yaklaşık %24'ünü oluşturduğu, karayolu taşımacılığının bunun yaklaşık %75'ini temsil ettiği ve bu yüksek oranın büyük ölçüde fosil yakıtlara dayanmasından kaynaklandığı belirtiliyor.
Ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden yönetimi, elektrikli araç satışlarını teşvik etmek için bir dizi önlemi onayladı. Buna göre, 2030 yılına kadar yeni araç satışlarının %50'sini elektrikli araçlar oluşturmalı. Ancak birçok uzman, benzin fiyatlarının düşmesi, federal hükümetin bu tür araçları desteklememesi ve elektrikli araçların şarj altyapısının eksikliği gibi nedenlerle bu hedefin zorlu olabileceğini düşünüyor.
TEMİZ ENERJİ SİSTEMİNE GEÇİŞ
New York Belediye Başkanlığı İklim Adaleti ve Çevre Ofisi'ne göre, iklim değişikliği ile mücadelede adil bir şekilde temiz enerji sistemine geçiş, daha adil ve sağlıklı bir şehir oluşturmak için temel bir gereklilik.
Bu doğrultuda, New York, fosil yakıta dayalı elektrik şebekesini 2040 yılına kadar tamamen %100 temiz enerjiyle çalışan, emisyonsuz kaynaklar kullanan bir şebekeye dönüştürmeye kararlı.
New York, elektrik enerjisi ihtiyacının büyük bir kısmını fosil yakıta dayalı üretim tesisleri ve hidroelektrik santrallerin yanı sıra, sayıları giderek yaygınlaşmaya başlayan az sayıda nükleer santral ve güneş ve rüzgar enerjisi tesislerinden sağlıyor.
New York Belediye Başkanlığı Ofisi tarafından yayınlanan açıklama, şehirin fosil yakıtlara olan sürekli bağımlılığı, enerji maliyetlerinin artışı ve iklim değişikliğinin artan etkileri karşısında adil bir şekilde temiz enerji sistemlerine geçiş için cesur adımlar atmaya başladığını gösteriyor.