Netanyahu "Filistin devleti kurulmasına karşıyım"
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, BMGK’deki Gazze tasarısı oylaması öncesinde Ürdün’ün batısında Filistin Devleti’ne yıllardır karşı olduğunu vurguladı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) gündemindeki Gazze tasarısına ilişkin görüşmeler devam ederken, Filistin Devleti tartışmasını yeniden alevlendiren açıklamalarda bulundu. Netanyahu, Ürdün’ün batısındaki herhangi bir bölgede bir Filistin Devleti kurulmasına “on yıllardır karşı olduğunu” söyleyerek bu konudaki tutumunun değişmediğini dile getirdi. Tel Aviv yönetiminin, BMGK’de oylanacak ve Filistin Devleti’nin önünü açtığı gerekçesiyle sert biçimde eleştirdiği Gazze tasarısı görüşülmeden hemen önce, bu çıkışını kabine toplantısının açılışında yaptı.
Kabine toplantısının başında konuşan Netanyahu, BMGK’deki Gazze tasarısı nedeniyle kendisine yüklenen aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’e isim vermeden yanıt verdi. Filistin Devleti’nin kurulmasına karşı olma konusunda çizgisinin hep aynı kaldığını savunarak, “Kimsenin onayına, sosyal medya paylaşımına ve dersine ihtiyacım yok.” dedi.
Netanyahu, “Ürdün’ün batısındaki herhangi bir bölgede Filistin Devleti’nin kurulmasına karşıyız ve bu değişmedi. On yıllardır bu tür girişimleri reddediyorum.” sözleriyle, Filistin Devleti’ne yönelik tutumunu bir kez daha sert bir dille tekrarladı ve kendisine yöneltilen eleştirileri reddetti.
Netanyahu, konuşmasında ABD’nin eski Başkanı Donald Trump döneminde gündeme gelen Gazze anlaşmasına da atıf yaptı. Trump yönetimi sırasında varıldığı belirtilen mutabakata gönderme yapan İsrail Başbakanı, Hamas’ın kontrolündeki bölgenin bu çerçevede silahsızlandırılacağını ileri sürdü. Hamas’ın silahsızlandırılmasının söz konusu anlaşmanın temel şartı olduğunu savunan Netanyahu, Trump’ın da bu koşulu açıkça dile getirdiğini iddia etti.
Bu hedefin mutlaka yerine getirileceğini öne süren Netanyahu, “Bu kolay yoldan olmazsa zor yoldan gerçekleştirilecektir.” diyerek Gazze’deki mevcut duruma ilişkin sert ve kararlı bir mesaj verdi.
İsrail Başbakanı, işgal altındaki Batı Şeria’da İsrail ordusunun gözetimi altında Filistinlilere yönelik şiddet eylemleriyle gündeme gelen Yahudi yerleşimcilere dair de konuştu. İşgal altındaki Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler arasında yer alan ve Filistinlilere saldırılar düzenleyen fanatik grupların, Yahudi yerleşimcilerin tamamını temsil etmediğini savundu. Netanyahu, bu aşırı sağcı Yahudi gruplara karşı harekete geçeceklerini söyleyerek hükümetin bu yapılarla mücadele edeceğini iddia etti.
Netanyahu, söz konusu fanatik grupların yalnızca Filistinlilere değil, zaman zaman İsrail ordusuna bağlı birliklere de saldırdığını öne sürdü. Buna karşın, on yıllardır işgal altındaki topraklarda Filistinlilere yönelik ağır insan hakları ihlalleriyle suçlanan ve Gazze Şeridi’ndeki operasyonları nedeniyle soykırım iddialarının hedefinde olan İsrail’i “hukuk devleti” olarak nitelendirdi. İsrail Başbakanı’nın bu savunması, Batı Şeria, Gazze Şeridi, Yahudi yerleşimcilerin eylemleri ve Filistinlilere yönelik şiddet başlıklarında yoğun eleştirilerin odağındaki Tel Aviv yönetiminin mevcut çizgisini sürdürmekte kararlı olduğu yönünde yorumlandı.
İsrail’in seçim yılına girdiğini hatırlatan Netanyahu, konuşmasının bir bölümünü de iç siyasete ayırdı. Özellikle kendi partisi Likud içindeki tartışmalara dikkat çeken İsrail Başbakanı, hem parti içinden hem de dışarıdan, seçim atmosferinde sosyal medya üzerinden “ulusal güvenlik” başlığı altında kendisine yönelik saldırılar yapıldığını öne sürdü. Özellikle bazı bakanların güvenlik politikaları hakkında “Ben yaptım” tarzındaki bireysel çıkışlarını açıkça eleştirdi.
Netanyahu, ulusal güvenlikle ilgili konuların kişisel çıkışlarla değil, devlet mekanizması içinde yürütülmesi gerektiğini vurgulayarak, “Bu konuların, bundan sorumlu olan Başbakan ile koordineli olarak belirlendiğini hatırlatırım.” dedi. İsrail basini ise, Netanyahu’nun isim vermeden yaptığı bu uyarının merkezinde özellikle Savunma Bakanı Yisrael Katz’ın bulunduğunu yazdı.
Netanyahu, içeride yükselen gerilime örnek olarak, Ultra Ortodoks Yahudi (Haredi) toplum içinde yaşanan son bir olayı da gündeme taşıdı. Ultra Ortodoks Şas Partisi milletvekili Yoav Ben-Tzur, önceki gün Yeşiva (Tevrat okulu) öğrencilerinin zorunlu askere alınmasını protesto eden Haredilerin saldırısına uğramıştı.
Ben-Tzur’un, Haredi partisi Şas’ın milletvekili olmasına rağmen, Yeşiva öğrencilerinin bir kısmının zorunlu askerlik yapması gerektiğini savunduğu için bu saldırıya hedef olduğu hatırlatıldı. Netanyahu, bu olayı anımsatarak, “Bu çok küçük bir azınlık, Ultra-Ortodoks halkı temsil etmiyor.” iddiasında bulundu ve Haredi toplum içindeki radikal tutumların tamamına mal edilmemesi gerektiğini savundu.
İsrail basınında yer alan haberlere göre, Netanyahu’nun kabine toplantısına damga vuran bir başka detay ise toplantı salonunun kapılarıydı. Toplantı başlar başlamaz Netanyahu’nun talimatıyla odanın kapısının kilitlendiği, geç kalan bakanların bir süre içeri alınmadığı bildirildi. Çok sayıda bakanın toplantıya geç kalması nedeniyle kabine odasına giremediği, bunun üzerine Başbakanlık Ofisi yetkilileriyle tartışmalar yaşandığı aktarıldı.