Milli Güvenlik Sorunu...
Türkiye’de ulus devleti aşındırmak, milli güvenlik sorunudur...
Türkiye’de ulus devleti aşındırmak, milli güvenlik sorunudur...
Atatürk devrimlerine saldırmak, milli güvenlik sorunudur...
Laikliği yok etmek, milli güvenlik sorunudur...
Yolsuzluk ekonomisi ile emperyalizmin tarikat ve cemaatlerini beslemek, milli güvenlik sorunudur...
Depreme karşı önlem almamak, milli güvenlik sorunudur...
Türkiye’nin kurucu partisine, ana muhalefet partisine milli güvenlik sorunudur demek, milli güvenlik sorunudur...
‘Pazarlamanın’ Dayanılmaz Ağırlığı...
Ocak ayının 10’unda yazmışım... “Varlık Fonu kimin varlığı?” diye...
Türkiye’nin en değerli, gözbebeği kurumları; THY’den PTT’ye, Çaykur’dan BOTAŞ’a kadar Varlık Fonu’na devredildi.
Fona devredilen şirketlerde olağanüstü zararlar meydana geldi. Dolu kasalar boşaldı, şirketlerin değerleri düştü. Sayıştay denetimi ortadan kalkınca, içeride ne olup ne bittiği, Meclis’in, dolayısı ile milletin gözetiminden çıktı.
AKP’li danışman, bürokrat, eski vekil, eş, dost, akraba kim varsa bu kurumlara dolduruldu. Yüksek, ballı maaşlar, imkânlar sağlandı. Satın almalarda, ihalelerde usulsüzlükler yapıldı... Denetimi mümkün değil, çünkü bu kararları verenler aynı zamanda fonun da yönetimindeler...
Yani Varlık Fonu yönetiminden kendi kendilerini denetlemelerini, usulsüzlük iddiaları ve yapılan hatalarla ilgili kendilerini ihbar etmelerini bekliyoruz!
Varlık Fonu, dünyadaki benzerlerinin tersine, görülmemiş bir denetimsizlikle işte böyle kuruldu..
* CHP Sözcüsü Faik Öztrak ile konuştum... Öztrak, ekonomik olarak en sıkıntılı günlerde Hazine Müsteşarlığı da yapmış, ekonomiyi, devlet bürokrasisini ve kurumlarını çok iyi bilen bir isim...
“İkinci bir Hazine yaratıldı” diyor... Paralel hazine... Vatandaş, Varlık Fonu’nda hangi işlemlerin yapıldığını bilmiyor...
Katar Yatırım Otoritesi’nin Borsa İstanbul’a ortaklığının satış tutarı açıklandı. Türkiye
Varlık Fonu, Borsa İstanbu’un yüzde 10’unu Katar Yatırım Otoritesi’ne 200 milyon dolara satmış. Yani Borsa İstanbul’a 2 milyar dolarlık bedel biçilmiş...
Öztrak soruyor, “Bu değeri neye dayanarak belirlediniz?”
“Ben yaptım, oldu” anlayışı ile ülke idare ediliyor...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Varlık Fonu’nun da başkanı... Böyle bir fotoğrafta effaflık aramak, denetimden, kamu yararından, rekabetten söz etmek anlamını yitiriyor...
Türkiye’de millete ait, devlete ait ne varsa AKP iktidarı döneminde satıldı...
Örneğin Türk Telekom’un bir benzerini tüm ülke bir araya gelse, yeniden yaratması ekonomik olarak mümkün değil!
Yani stratejik, tekel konumdaki kamu işletmeleri de satıldı...
Türkiye Varlık Fonu’nda toplanan şirketler, memleketin alın teri, göz nuru son varlıkları...
Hatırlayın;
Erdoğan, başbakanlığının ilk yıllarında “Ben ülkemi pazarlamakla yükümlüyüm” diyordu...
Geçen zamanda sözünün eri olduğunu anlamış olduk...
Pandemi Yalanları...
Hükümet pandemi ile ilgili verileri saklıyor, bağımsız gazeteciler, bilim insanları, toplum sağlığını riske atan bu perdelemeye isyan ediyordu...
Gerçekleri söyleyenler vatan hainliği ile suçlanıyordu!
Peki, ne oldu?
Yapılan hatadan çok geç de olsa dönüş yapıldı... Çünkü korona salgını özellikle büyüşehirlerde her üç kişiden birinde görülmeye başlandı... Mızrak çuvala sığmıyordu!
Almanya'da vaka sayısı 30 bin iken Türkiye’yi 2 binde gösteren “akıl” iflas etti!
Türkiye şu anda dünyada pandeminin en yaygın ve kontrolsüz olduğu ikinci ülke!
Korona ile mücadeleyi eline yüzüne bulaştıran iktidar, gelinen vahim noktanın sorumlusudur.
Ama geçmiş deneyimler bize şunu gösteriyor: AKP, yapışmaz tavalar gibi, neden oldukları her sorundan “aklanmayı” başarıyor...
Bir de şu bağımsız gazeteler ve televizyonlar olmasa...
Kaynak: Cumhuriyet- Tuncay Mollaveisoğlu