Merkezi yönetim borç stoğu 7 trilyonu aştı
Yeni ekonomi yönetimi göreve geldikten sonra merkezi yönetim borç stoğu ne kadar arttı? Dünya yazarı Naki Bakır bu soruya cevap aradı. Cevabı rakamlarla detaylı olarak yazdı.
Dünya Gazetesi yazarı Naki Bakır, yeni ekonomi yönetiminin göreve gelmesinden bu yana merkezi yönetim borç stoğundaki değişimi rakamlarla ortaya koydu. Borç stoğunda yüzde 53’e yakın bir yükseliş olduğunu dile getirdi, rakamları detaylı olarak aktardı...
Naki Bakır’ın yazısı şöyle;
Merkezi yönetim borç stoku 7 trilyonu aştı
Merkezi yönetimin iç ve dış toplam borç stoku, yeni ekonomi yönetiminin göreve başladığı haziran başından bu yılın şubat sonuna kadar olan dönemde yüzde 52,8 oranında net 2,5 trilyon lira büyüyerek 7,2 trilyon liraya ulaştı. Dokuz ayda toplam borçtaki büyümenin 1,6 trilyonu döviz cinsi borçlardan.
Son dönemde kazandığı artış ivmesi ile şubat sonunda 7 trilyon lirayı aşan merkezi yönetim borç stokunda, yeni ekonomi yönetiminin göreve geldiği haziran başından bu yana geçen dokuz aydaki net artış 2,5 trilyon lira oldu. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre merkezi yönetim borç stoku, şubat ayında net 258,4 milyar lira artarak 7 trilyon 238,1 milyar lira rekor bir düzeye yükseldi.
Böylece borçta son dokuz aydaki kümülatif büyüme yüzde 52,8 oranında 2 trilyon 502,1 milyar liraya ulaştı. Ekonomi yönetimindeki değişim öncesi mayıs sonu itibarıyla 4 trilyon 736 milyar lira düzeyinde bulunan stok, 2023 sonu itibarıyla 6 trilyon 735,9 milyara, bu yılın ocak sonu itibarıyla da 6 trilyon 979,7 milyar liraya yükselmişti. Şubat ayında 7 trilyon lirayı da aşan stok, tüm zamanların en yüksek düzeyine ulaşmış oldu.
9 aylık artışın büyük bölümü dış borçtan
Yeni ekonomi yönetiminin küresel finans merkezlerinde dış kaynak arayışına yönelik yoğun temas ve turların damgasını vurduğu Haziran 2023 başı-Şubat 2024 sonu arasındaki dönemde, Hazine borcunda en büyük artışın dış borçlar cephesinde yaşandığı belirlendi.
Anılan dokuz aylık dönemde merkezi yönetimin TL cinsi iç borç stoku yüzde 48,9 oranında net 868,1 milyar lira artarak 2 trilyon 642,3 milyar liraya, döviz cinsi iç borçlar da yüzde 39,1 oranında net 224,6 milyar liralık artışla 798,5 milyar liraya yükselirken, dış borçlar yüzde 59 oranında 1 trilyon 409,5 milyar liralık artışla 3 trilyon 797,3 milyar lira düzeyine çıktı.
Borcun üçte ikisi dövize dayalı
Şubat 2024 itibarıyla merkezi yönetimin döviz cinsinden iç borçları ile dış borçlarının toplamı 4 trilyon 595,9 milyar liraya ulaşıyor. Buna göre dövize dayalı toplam borçların TL cinsinden karşılığının merkezi yönetim toplam borç stokundaki payı yüzde 63,5. Başka deyişle Hazine’nin geri ödemekle yükümlü olduğu her 100 liralık borcun yaklaşık 64 lirası döviz cinsinden. Bu denge on yıl önce her 100 liralık borçta 31 liralık döviz borcu şeklindeydi.
Pandemi öncesi 2019 sonu itibarıyla yüzde 49,7’ye ulaşan dövizli borçların payı, 2021 sonunda yüzde 66’ya kadar çıkmış, 2022 sonunda yüzde 65,5, Mayıs 2023 sonu itibarıyla yüzde 62,5, Aralık 2023 sonu itibarıyla da yüzde 64,2, bu yılın ocak sonu itibarıyla de yüzde 63,4 olmuştu.
Pandemiden bu yana katlanarak büyüdü
Son dönemde katlanarak büyüyen merkezi yönetim borç stoku şubat sonu itibarıyla, pandemi öncesi olan 2019 sonundaki düzeyinin 5,4 katına ulaştı. 2019 sonunda 1 trilyon 329,1 milyar lira düzeyinde bulunan toplam stok, pandeminin ilk yılı 2020’de yüzde 36,4 artışla 1 trilyon 812,8 milyar liraya, salgının giderek büyüyerek tüm yaşamı ve ekonomik süreçleri baskıladığı 2021 yılında yüzde 51,6 büyüyerek 2 trilyon 747,8 milyar liraya, 2022 yılında da yüzde 46,9 büyüyerek 4 milyar 35,4 milyar lira ya çıktı.
Önceki ekonomi yönetimin Mayıs 2023 sonu itibarıyla 4 trilyon 736 milyar lira düzeyinde devrettiği ve 2023 sonunda 6 trilyon 735,9 milyar liraya yükselen stok, 2023’ün tümünde yüzde 66,9’la rekor bir büyüme kaydetti. Merkezi yönetim borç stoku bu yılın ilk iki ayı itibarıyla da yüzde 7,5 oranında büyüdü.
Dört yıldaki net artış 5,9 trilyon
Buna göre Aralık 2019-Şubat 2024 döneminde 5 trilyon 909,1 milyar lira net büyüme kaydeden merkezi yönetim borç stokunda oransal bazda kümülatif artış yüzde 444,6’ya geldi. Başka deyişle şubat sonu itibarıyla stok, 2019 sonundakinin 5,4 katı düzeyine ulaştı. Yaklaşık dört yıllık bu dönemde en büyük borç artışı ise kurlardaki yükselişin de katkısıyla merkezi yönetimin döviz cinsi borçlarında yaşandı.
TL cinsi iç borçlar yüzde 295,2 oranında net 1 trilyon 973,7 artarken, döviz cinsi iç borç stokunun TL cinsi karşılığı yüzde 823 oranında 712 milyar, dış borçların ulusal para cinsinden tutarı ise yüzde 561,6 oranında net 3 trilyon 223,3 milyar lira büyüdü. Böylece döviz cinsinden toplam borçların TL cinsi karşılığındaki artış yüzde 595,8 oranında 3 trilyon 935,3 milyar lira olarak gerçekleşti.
Kur farkı riski
Merkezi yönetim borç yapısındaki yüksek “dolarizasyon” oranı, ekonomide devam eden genel sorunlar ve birikimlerin dövize kaymasını önlemek için Merkez Bankası’nın kurları baskılamaya yönelik yaptığı yoğun döviz satışlarına seçimlerin ardından son vermesi senaryoları ile birlikte değerlendirildiğinde Hazine açısından yüksek kur riski anlamına geliyor. Kurlarda yaşanabilecek yukarı yönlü sert hareketlerin doğuracağı ilave kur farkı yükünün, üçte ikisi döviz cinsinden olan Hazine borçlarının ulusal para cinsinden karşılığını aşırı büyüterek yükü ağırlaştıracağı belirtiliyor.
Koşullarda iyileşme işaretleri
Pandemi, Rusya-Ukrayna savaşı, benzeri jeopolitik riskler ve küresel olumsuzlukların art arda yaşandığı son dört yılda, Türkiye ekonomisine risk priminde (CDS) yükselme, kredi notunda sürekli düşüş, dış finansman imkanlarında daralma, borçlanma maliyetinde artış, kurlarda ve enflasyonda yükseliş damgasını vurdu.
Bu süreçte, kamunun borçlanma gereksinimindeki artışın yanında, kurlardaki aşırı yükseliş yüzünden dövize dayalı borçlarda ortaya çıkan ağır kur farkı yükleri, borç stokundaki büyümede birincil etken oldu.
Fitch’in uzun bir aradan sonra geçtiğimiz günlerde ülke notunu yükseltmesi, CDS’in makul düzeylere inmesi ve en son 2 milyar euroluk tahvil ihracında kendini gösteren Türkiye’nin borçlanma kabiliyetinin yeniden arttığı yönündeki sinyaller ise kamu borçlanması alanında iyileşme beklentilerini artıran gelişmeler…