Medyanın ilgisi, göçmen trajedisi mi, kayıp zenginler mi?
Bir yandan 500'den fazla göçmenin hayatını kaybettiği Akdeniz trajedisi, diğer yandan Titanik enkazına turistik gezi düzenleyen ve kaybolan denizaltı...
Batı medyasının hangi olaya ne kadar yer verdiği, dünyanın adaletsiz medya dengesini bir kez daha gözler önüne seriyor.
İki olay, biri insani bir trajedi, diğeri ise bir turistik felaket; medyanın hangisine daha fazla yer verdiğini anlamak hiç de zor değil.
Avrupa'ya geçiş yapmaya çalışan düzensiz göçmenler, riskli yolculuklarında genellikle hayatlarını kaybediyorlar.
Göçmenlerin yaşam arayışları ve 5 kişinin 250 bin dolar karşılığında düzenlenen turistik bir Titanik gezi sonucu kaybolması; her iki olay da medyanın gündemine taşınması gereken durumlar.
Bu trajediler arasında sadece 5 gün vardı.
Hangi olaya daha fazla önem verildiğini düşünün; zenginlerin kayboluşu mu, yoksa 500'den fazla umutlu göçmenin hayatını kaybetmesi mi? Aslında, hepimizin cevabı çok açık.
Öncelikle, 750 göçmen taşıyan bir gemi batmış ve yüzlerce insan hayatını kaybetti.
14 Haziran’da, Yunanistan açıklarında düzensiz göçmenleri taşıyan bir gemi battı.
Gemide 750 kişi olduğu belirtiliyor ama Avrupa Birliği, gemideki insan sayısını hala teyit etmedi.
Bu trajediden sadece 104 göçmen kurtulabildi. Şu anda 82 kişinin öldüğü ve 500'den fazla kişinin hala kayıp olduğu belirtiliyor. Ölü sayısının artabileceği endişesi var.
Pakistan, gemide kaybolan ve öldüğü düşünülen en az 209 kişinin Pakistanlı olduğunu duyurdu.
Kurtulan göçmenler, Yunan Sahil Güvenliği'ni geminin batması konusunda suçluyorlar:
"Yunan Sahil Güvenliği, gemiye halatla çekme işlemi sırasında gemiyi yana yatırdı ve sonuçta gemi battı. Sahil Güvenlik, çığlıklarımıza rağmen uzaklaştı.”
19 Haziran’da ise , Titanik enkazına dalış yapan bir turistik denizaltı, 1 saat 45 dakika sonra kayboldu.
Arama-kurtarma çabalarına sonuç vermedi araçtaki 5 kişi hayatını kaybetti. Denizaltında iş insanları ve pilotlar bulunuyordu.
Yolculuk ve dönüş 8 saat olarak planlanıyordu, şirket bu gezi için 250 bin dolar aldı.
Kaybolan zenginlerle ilgili hemen her detay, malzemelerden kapasiteye kadar tüm ayrıntıları ile haberlere konu oldu.
YouTube'da milyonlarca kişi canlı yayınları takip etti.
Sosyal medya üzerinden Titanik ile ilgili özel içerikler üretildi. BBC'nin Instagram hesabında son 12 postadan 7'si Titanik denizaltısı hakkındaydı.
Her saniye güncellemeler paylaşıldı; "100. saate girildi", "oksijen azaldı", "oksijen bitti" gibi cümlelerle sürekli bilgi aktarıldı.
ABD ve Fransa gibi ülkeler, kayıp denizaltı için arama robotları ve kurtarma sistemleri gönderdiler. Tüm gelişmeler dakika dakika paylaşıldı.
Ancak, Yunanistan açıklarında batan göçmen gemisi hakkında aynı hassasiyet gösterilmedi.
Geminin battığı gün birkaç haber çıktı ve ölü sayısı arttıkça haberler güncellendi. Ancak Batı medyasının asıl ilgilendiği insanlar değil, rakamlardı...
Birleşmiş Milletler'in "bu olayın araştırılması gerekiyor" açıklaması ve Frontex'in yayınladığı video nedeniyle olay biraz gündemde kaldı. Ancak sosyal medya için özel içerikler hazırlanmadı.
Batı medyası, geminin ne kadar büyük ve güvenli olduğunu, hangi malzemeden yapıldığını, kayıp insanlar için yapılan arama çalışmalarının devam edip etmediğini veya herhangi bir ülkenin destek verip vermediğini sorgulamadı.
Denizlerde balıkçılık yapanların sözleri çarpıcı: "Bazen balık yerine ceset çıkıyor. İlk başta korkmuştum ama sonra alıştım. Sonra, ağından insan çıkarmak, balık çıkarmak gibi oldu."
2015'te 3 yaşındaki Aylan Bebek'in cansız bedeni kıyıya vurmuştu. O günden bu yana pek bir şey değişmedi. Binlerce, belki on binlerce 'Aylan' bu denizlerde hayatını kaybetti.
Belki de dünyanın en adaletsiz, en çelişkili, en acımasız yüzünü gösteren bu tablo, Batı'nın çifte standartlarını, farklı değer yargılarını ve göz ardı ettiği insan haklarını yansıtıyor.
Batı medyasının gündemi belirleme stratejisi, özellikle bu tür olaylarda çarpıcı bir şekilde ortaya çıkıyor. Her iki olayda da ölüm söz konusu olmasına rağmen, Batı'nın yoksul ve çaresiz göçmenlere gösterdiği tepkisizlik ve ilgisizlik ile zengin ve güçlü kişilere gösterdiği ilgi arasındaki uçurum, bu adaletsizliği daha da belirginleştiriyor.
Akdeniz'de kaybolan ve öldüğü düşünülen göçmenlerin hikayesi, genellikle birkaç sütunluk kısa haberlerle ve sadece ölü sayısını belirten raporlarla anlatılırken, Titanik enkazına yapılan turistik gezi sonucu kaybolan zenginlerin hikayesi, detaylı analizler, canlı yayınlar ve sürekli güncellenen haberlerle gündemde tutuluyor.
Her ne kadar Batı'nın medya organları, haberlerini tarafsız ve objektif bir şekilde sunma iddiasında bulunsa da, bu durum, tarafsızlıklarını ve objektifliklerini önemli ölçüde sorgulamamızı gerektiriyor. Göçmenler ve zenginler arasındaki bu dikkat çekici kontrast, medyanın ve daha geniş anlamda toplumun önceliklerini ve değerlerini net bir şekilde gösteriyor.
Aslında, bu haberlerin her ikisi de dünyanın gözü önünde gerçekleşiyor ve her ikisi de insana dair trajedileri içeriyor. Ancak Batı medyasının bu olaylara gösterdiği ilgi ve önem, maalesef her iki olayın değil, sadece birinin önemine vurgu yapıyor. Göçmenlerin trajik ölümleri, Batı medyasının gündeminde bir dipnot olurken, zenginlerin kayboluşu ana haberlerde yer alıyor.