Medvedev'den Trump'a sert yanıt: “Rusya ültimatomlarla diz çökecek bir ülke değil”

ABD Başkanı Donald Trump'ın Rusya'ya yönelik baskısı ve ültimatom açıklamaları, Kremlin'de sert karşılık buldu. Dmitry Medvedev, Trump’ın tutumunu tehdit olarak nitelendirdi ve Rusya'nın bu tür baskılara boyun eğmeyeceğini vurguladı.
Ukrayna Savaşı’nın gölgesinde küresel diplomasi yeniden geriliyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın son açıklamaları, Washington-Moskova hattında tansiyonu bir kez daha yükseltti. Trump’ın Rusya’ya yönelik “10 ila 12 günlük yeni bir son tarih” çıkışı, Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev’in sert tepkisine yol açtı. Medvedev, Trump’ın ifadelerine karşılık yaptığı açıklamada, Rusya’nın herhangi bir ülke olmadığını vurgulayarak, “Trump, Rusya’ya ültimatom vererek oyun oynuyor: Bir gün 50, ertesi gün 10. Ancak iki şeyi hatırlaması gerek: Rusya ne İsrail’dir ne de İran. Her ültimatom, doğrudan bir tehdittir ve savaşa giden yeni bir adımdır,” sözleriyle karşılık verdi.
Medvedev, Trump’ın bu söylemlerle yalnızca Rusya’yla değil, kendi ülkesiyle de tehlikeli bir çizgiye sürüklendiğini öne sürdü. “Uykucu Joe’nun izinden gitmeyin” ifadesiyle selefi Joe Biden’a gönderme yapan Medvedev’in açıklamaları, ABD-Rusya ilişkilerinde yeni bir restleşme döneminin sinyallerini verdi.
Öte yandan Donald Trump ise, yaptığı basın açıklamasında, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yönelik hayal kırıklığını açıkça dile getirmişti. Trump, Putin’le geçmişte iyi ilişkiler kurduğunu ancak Ukrayna’ya yönelik saldırılar nedeniyle artık güven duymadığını ifade ederek, “Putin beni çok hayal kırıklığına uğrattı. Kiev gibi bir şehre saldırıp masum sivillerin ölümüne neden olan biriyle artık aynı çizgide olamam,” dedi.
Trump ayrıca, Ukrayna’da barış sağlanamaması halinde, Rusya’ya uygulanacak ticaret vergilerini iki katına çıkaracağını da açıkladı. 14 Temmuz’da yaptığı bu açıklamada, Rusya’nın 50 gün içinde çözüm yoluna gitmemesi durumunda vergi oranlarını yüzde 100 artıracaklarını belirtti. Bu söylem, ABD’nin Moskova üzerindeki baskısını ekonomik düzlemde artırma niyetinin bir göstergesi olarak değerlendirildi.