Libya’dakine benzer fırtına Türkiye’de olabilir mi? / Al Ain Türkçe Özel
İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, Al Ain Türkçe’ye konuştu. Türkiye’de Akdeniz Fırtınası olma ihtimalini değerlendirdi.
Daniel Fırtınası, Libya ve Orta Akdeniz'de büyük bir felakete yol açtı. Uzmanlara göre Türkiye de benzer meteorolojik olaylara karşı risk altında olabilir. Bu riskin boyutlarını İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros’la konuştuk.
Türkiye'nin coğrafi ve iklimsel özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, Daniel Fırtınası gibi büyük ölçekli meteorolojik olayların Türkiye'de de meydana gelme ihtimali ne?
Bu tür fırtınaların olabilmesi için deniz suyu sıcaklığının yüksek olması ve sistemin bu sıcaklıktan uzun süre beslenmesi gerekiyor. Sistem uzun süre beslenirse atmosfere nem pompalıyor ve ekvator bölgeleri kadar olmasa da şiddetli yağış getirebiliyor. Türkiye’nin etrafı denizlerle çevrili ama bu Akdeniz dışındaki denizlerin deniz suyu sıcaklıkları çok yükselmiyor. Türkiye’de zaman zaman Akdeniz’den gelen sistemlerde bazı bölgelerde şiddetli yağışlar görülebiliyor. Tabi bu olaylarda geçiş yönü ve yüzey ısısı da önemli.
Akdeniz kıyılarındaki illerimizde şiddeti belki Libya’daki kadar olmasa da bu tür fırtınaların görülme riski var. Zaman zaman nadir de olsa bu tür yağışları gördük.
Akdeniz’i düşündüğümüz zaman Daniel fırtınası aşağı değil de yukarı gelseydi bize de zarar verebilirdi. Bu tür sistemler denizden uzaklaştıkça zayıflar ve dağılır. Yani kıyıdan karaya girip ilerlediği zaman karada yeterli enerji olmadığı için gücünü kaybeder. Kıyı bölgelerde tehlike oluşturabilir iç bölgelerde çok tehlike oluşturmaz.
Türkiye'nin de potansiyel olarak "medicane" gibi meteorolojik olaylara maruz kalabileceği göz önünde bulundurulduğunda, ülke genelinde alınabilecek önleyici ve müdahaleci tedbirler neler olabilir?
Bu tür şiddetli fırtınalarla başa çıkmanın yolu sağlam altyapı... Şehirlerin bu tür yağışlara dayanabilecek şekilde yapılması ve yerleşmesi önemli. Yağmur hasatlarına ihtiyaç var. Çünkü 200-300 milimetre yağış demek her noktaya çok büyük miktarda yağış düşmesi demek. Bu suyun tahliyesi önemli. Tahliye edilmediğinde mutlaka sel ve su birikmesi yaşanacaktır. Bu yağış bir vadide oluyorsa vadinin alt bölgeleri ciddi tehlike altında demektir. İşte bu tehlikeyi ortadan kaldıracak şekilde altyapı ve şehirleşme gerekiyor. Yine şehirlerin afet planları bu tür fırtınalar göz önüne alınarak yapılabilir.
Türkiye'nin karşılaşabileceği "medicane" türü fırtınaların etkileri ne olabilir ve bu tip olaylar için meteorolojik tahmin ve erken uyarı sistemleri ne kadar etkili olabilir?
Sel, su baskınları, çatı uçmaları, ağaç yıkılması, heyelan gibi tehlikeli hadiseler ortaya çıkabilir. Bu tür tehlikelere karşı Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün bir uyarı sistemi var.
4 renkte bir sistem uygulanıyor. Yeşil tehlike yok demek. Sarı uyarı potansiyel tehlike demek, çok tehlikeli olmamak kaydıyla tedbirli olunması gerekiyor manasına geliyor.
Turuncu uyarı tehlikeli demektir. Herkesin dikkat etmesi gereken bir hava hadisesi var demektir. Hasar ve kayıp ihtimali yüksektir.
En tehlikelisi ise kırmızı uyarı. Bu hava hadisesinin çok tehlikeli olduğunu son derece kuvvetli bir meteorolojik hadisenin geldiği anlamına geliyor. Türkiye’de bir Akdeniz fırtınası oluşacak olursa bunun rengi kırmızı olacaktır. Bu uyarıyı aldığınızda araçta durmamanız gerekiyor, ağaç altında durmamanız gerekiyor. Evinizin balkonunda uçacak eşyalar bulundurmamanız gerekiyor. Mümkün olduğu kadar güvenli bir bölgeye geçmeniz gerekiyor.
Herhangi bir meteorolojik afet can ve mal kaybına yol açacak kadar büyükse meteoroloji o bölgedeki insanları uyarıyor. AFAD aracılığıyla cep telefonlarına mesaj gönderiliyor. Ayrıca Meteorolojinin cep telefonu uygulaması da var. Uygulamadaki radara bakarak vatandaş da fırtınanın hangi taraftan gelip ne tarafa gittiğini görebiliyor.