Küresel enerji piyasası şoklara karşı direnç mi kazandı? / Al Ain Türkçe Özel
Küresel enerji piyasasında, son dönemde yaşanan büyük olaylar karşısında çok büyük sıçramalar görülmedi. Akıllara Küresel enerji piyasası şoklara karşı direnç mi kazandı? sorusu geldi. Enerji Uzmanı Doç. Dr. Anıl Çağlar Erkan bu konuda Al Ain Türkçe’ye öz
Gazze savaşı, İsrail-İran gerilimi, İsrail-ABD arasındaki görüş ayrılıklarının artması ve son olarak İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin hayatını kaybettiği helikopter kazası... Dünyada savaş çanlarının çaldığı, gerilimin yükseldiği bir dönemde küresel enerji piyasasında çok büyük sıçramalar görülmedi. Oysa Rusya Ukrayna savaşında enerji fiyatlarında büyük bir sıçrama yaşanmıştı. Son dönemde enerji fiyatlarında çok büyük bir oynaklığın yaşanmaması, küresel enerji piyasası şoklara karşı direnç mi kazandı sorusunu gündeme getirdi. Enerji Uzmanı Doç. Dr. Anıl Çağlar Erkan, bu konuda Al Ain Türkçe’ye özel açıklamalarda bulundu. Erkan’ın Al Ain Türkçe’nin sorularına verdiği cevaplar şöyle;
Doç. Dr. Anıl Çağlar Erkan
Enerji fiyatları, Orta Doğu’da üst üste gelen sınamalara rağmen çok ciddi bir sıçrama yaşamıyor. Belirli bir aralıkta yükseliş ve düşüşler yaşanıyor. İran’da Reisi’nin ölümü de benzer bir reaksiyona neden oldu. Bunun nedeni nedir? Kürnesel enerji piyasası şoklara karşı direnç mi kazandı?
“Küresel enerji piyasası, enerji kaynaklarının (petrol, doğal gaz, kömür, nükleer enerji, yenilenebilir enerji kaynakları gibi) üretimi, dağıtımı, ticareti ve tüketimi ile ilgili tüm faaliyetleri kapsayan uluslararası bir sistemdir. Bununla birlikte nükleer enerji, kömür ve yenilenebilir enerji kaynakları ana unsurlar arasında yer alsa da günümüzde ağırlıklı olarak petrol ve doğal gazla ilişkili ticari faaliyetlere daha fazla önem verildiği bu piyasa enerji arz ve talebinin dünya genelinde dengelenmesini sağlar ve ekonomik, politik ve çevresel faktörlerden etkilenir. Bu doğrultuda enerji fiyatlarının da bu gibi birtakım faktörlerden etkilenmesi kaçınılmaz hale gelmektedir. Küresel enerji fiyatlarının etkilenmesiyle anlatılmak istenen ise fiyatlardaki düşüşler, artışlar ve dalgalanmalardır. Buna karşın son günlerde yükselme/artışların enerji fiyatlarının etkilenmesi durumuyla büyük oranda ilişkilendirildiğine tanıklık edilmektedir. Bu durum belki de enerji fiyatlarındaki yükselişin düşüşe kıyasla daha fazla haber değeri olmasından ya da bir güvenlik sorununa dönüşmesi ihtimalinden kaynaklanmaktadır. Bu doğrultuda sormuş olduğunuz soruyu göz önüne aldığımızda bizim de enerji fiyatlarını popüler hale gelen yükseliş kapsamında değerlendirmemiz bir nevi modaya uymamız yanlış olmayacak gibi görünmektedir.
Küresel enerji fiyatlarının yükselmesinin birçok nedeni vardır ve bu nedenler genellikle ekonomik, politik, çevresel ve teknik faktörlerin bir kombinasyonudur. Daha spesifik olarak ele almak gerekirse enerji fiyatlarının yükselmesinin başlıca nedenlerini talep artışı, arz kısıtlamaları, jeopolitik gerilimler, OPEC ve diğer üretici ülkelerin tutumları, iklim politikaları, kur dalgalanmaları, yatırım yetersizliği, doğal afetler ve enerji tedarik zincirindeki sorunlar şeklinde sıralamak mümkündür. Buna karşın tüm bu faktörler ne kadar önemli olsalar da her birinin piyasa üzerindeki etkilerinin farklı olacağını göz ardı etmemek gerekmektedir. Zira küresel enerji fiyatları, bu faktörlerin bir araya gelmesiyle oluşan karmaşık bir dinamiğe sahiptir ve genellikle birden fazla etkenin aynı anda devreye girmesiyle önemli değişiklikler gösterebilir. Öyle ki söz konusu nedenlerin her birinin piyasayı etkilemekteki etkisi farklıdır. Bununla birlikte piyasayı etkileme gücü fazla bir neden olmasına rağmen beklenenin gerçekleşmemesi ya da etki gücünün reel de daha düşük kalması gibi bir durum da söz konusudur. Bu noktada enerji güvenliğini sağlamaya yönelik uygulamaya konan stratejilerin bir nevi devletlerin enerji güvenliğini tesis etmeye yardımcı olmakla birlikte piyasaları da daha az kırılgan hale getirmesi gibi bir durum devreye girmektedir. Öyle ki son yıllarda enerji piyasaları jeopolitik risklerden daha az etkilenir hale gelmiştir. Zira bu durum bilhassa Kızıldeniz’de devam eden saldırılara ve İsrail-Filistin arasındaki çatışmalara rağmen enerji fiyatlarındaki beklenen yükselişin gerçeklememesiyle açıkça görülmüştür. Belki de piyasaların daha az kırılgan hale gelmesinin başlıca faktörlerinden birisi Ukrayna-Rusya arasında devam eden çatışmaların neden olduğu enerji krizi karşısında enerji güvenliği konusunda daha radikal adımlar atılmasıdır. Öyle ki günümüzde enerji fiyatları arz kesintileri, nakil güzergahlarındaki çatışmalar ve uluslararası siyasetteki krizlerden bile geçmişe nazaran daha az etkilenen bir enerji piyasasının varlığı söz konusudur. Dolayısıyla İran’da Reisi’nin ölümünün de yakın dönemde yaşanan diğer gelişmelere benzer bir reaksiyona neden olacağını söyleyebiliriz.”
Enerji piyasasında son büyük sıçramayı Ukrayna-Rusya savaşında görmüştük. Bundan sonra benzer bir sıçrama için ne tür riskler var? Ülkeler bu risklere karşı kendi kaynaklarına mı yöneliyor?
“Rusya-Ukrayna arasında devam eden çatışmaların ilk günlerde dünya enerji fiyatlarında önemli sıçramalara tanıklık etmiştir. Zira bunun birçok nedeni olmakla birlikte son günlerde benzer sıçramaların yaşanmadığına ya a fiyatların yükselmesi yönündeki beklentilerin gerçekleşmediği görülmektedir. Bu noktaya gelinmesinin tek bir sebebi vardır o da ülkelerin enerji güvenliği stratejilerini proaktif bakış açısıyla revize etmeleri ve daha etkin politikaları hayata geçirmeleridir. Ülkelerin kendi kaynaklarına yönelmesi hayata geçirilenlerden sadece bir tanesidir. Evet tartışmasız çok önemli bir girişimdir ancak piyasaların daha az kırılgan hale gelmesine neden olacak kadar yani kısa sürede bu denli olumlu sonuçlar verebilecek boyutta değildir. Zira enerji dönüşümü kapsamında ele alabileceğimiz ülkelerin kendi kaynaklarına yönelme durumu da kendi içerisinde henüz aşılamayan ve aşılması son derece zor olan engellerle dolu olan bir süreç olmakla birlikte henüz daha çok yeni bir gelişmedir.
Dolayısıyla bu noktada enerji güvenliği stratejileri kapsamında farklı bir takım faktörler devreye girmektedir. Bunlardan en önemlisi şüphesiz tüm dünyanın Winston Churchill’in yaklaşık 100 yıl önce söylediği bir sözü farkına vararak hareket etmeye başlamasıdır. Dünya’nın dikkate almaya başladığı söz ise “Enerji güvenliği çeşitlilik ve sadece çeşitliliktir”. Zira özellikle son birkaç yıldan bu yana başta AB olmak üzere birçok devletin enerji güvenliğinin tesis edilmesi kapsamında çeşitlendirme stratejilerine son derece fazla önem vermeye başladıklarına tanıklık edilmektedir. Tüm bunların ışığında Rusya-Ukrayna arasında devam eden silahlı çatışmaların tüm dünyanın enerji güvenliği konusunda önemli dersler çıkarmasına ve daha etkin adımlar atmasına neden olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte halihazırda fiyatların sıçramasına neden olabilecek en büyük tehditlerden birisi enerji ticareti için hayati önem taşıyan Hürmüz Boğaz’ı gibi kilit geçitlerdeki olası aksaklıklardır.”