Yıldız: Kuraklık rakamları çalışmaları hızlandırmayı zorunlu kılıyor / Al Ain Türkçe Özel
Türkiye son 33 yılın en kurak ağustos ayını geçirdi. Su Politikaları Uzmanı Dursun Yıldız, Türkiye’nin içinde bulunduğu kuraklığı Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, 2023 Yılı Ağustos Ayı Alansal Yağış Raporu'nu yayınladı. Rapora göre Türkiye son 33 yılın en kurak ağustos ayını yaşadı.
Yağışlar, uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 57, geçen yıl ağustos ayına göre yüzde 60 azaldı. Tüm bölgelerde bir yağış azalması gözlendi. Rakamların anlamını ve alınabilecek tedbirleri Su Politikaları Uzmanı ve Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız’la konuştuk.
Türkiye genelinde yağışların son 33 yılın en düşük seviyesine inmesi, iklim değişikliği konusunda ne tür bir uyarı işareti olarak değerlendirilebilir?
İklim değişikliğinin bir sonucu olarak geçmişte daha az yaşadığımız sıcak hava dalgaları, kurak periyotlar ve aşırı yağışlar gibi olağandışı hava olaylarını daha fazla yaşıyoruz. Bu hava olaylarının şiddeti ve sıklığının artması iklim değişikliği konusundaki endişelerin de artmasına neden oluyor. Bu konu uluslararası örgütler tarafından da önümüzdeki dönem için büyük risk taşıyan bir konu olarak değerlendiriliyor. Bu durum sorunun ve tehdidin sadece yerel ve bölgesel değil küresel olduğunu ortaya koyuyor.
Türkiye’ye gelecek olursak, Türkiye yarı kurak bir iklim kuşağında yer alan bölgesel kuraklık ülkesi. İklim değişikliğinin de etkisiyle bu bölgesel olarak yaşadığımız kurak dönemler daha şiddetli ve sık görülmeye başladı.
Örneğin son 3 yılda Türkiye’de Trakya, Marmara Bölgesi’nin güneyi, Güney Ege, Batı Akdeniz, Doğu Akdeniz ve Güney Doğu Anadolu Bölgeleri’nde bölgesel kuraklıkların sürekli hale geldiğini gördük. Bu durum önümüzdeki dönem için bölgesel kuraklıklardan dolayı ortaya çıkan sorunlar konusunda önemli bir uyarı oldu.
Sorun sadece içme ve kullanma suyunu değil aynı zamanda tarımsal sulama ve sanayi suyunu da etkileyecek boyutta. Bu nedenle alınması gereken tedbirler önemli. Sorun, nehir havzası ölçeğinde ele alınarak bütünleşik bir bakış açısıyla çözüme kavuşturulmalı. Türkiye buna yönelik kuraklık eylem planlarını, havza koruma ve yönetim planlarını hazırlamış durumda. Bunların uygulamaya geçirilmesi için su yasasının bir an önce çıkması ve bu uygulamaları yapacak olan havza ölçeğindeki kurum ve kuruluşların yasal statü ve etkinlik kazanması önem taşımaktadır.
İklim değişikliği uzmanları Türkiye’nin özellikle Akdeniz bandının iklim değişikliği etkisi nedeniyle önemli sorunlar yaşayabileceğine dikkat çekiyor. Bu durum sadece kuraklık olarak değil aynı zamanda aşırı yağış, sel ve hortum gibi aşırı hava olaylarının risklerinin en aza indirilmesine yönelik çalışmaları hızlandırmamızı zorunlu kılıyor. Su yönetimi masa başında alınan kararlarla başlar uygulanması için paydaşlarla sıkı bağlantı ve şeffaf bir yaklaşım gerektirir.
Türkiye'nin 7 bölgesinde yağışların normalin altına düşmesi, su kaynakları ve tarım sektörü üzerinde ne tür etkiler yaratabilir?
Türkiye’deki yağışlarda yaşanan azalma bir başka deyişle meteorolojik kuraklık, son yıllarda bölgesel olarak gerek ürün rekoltesini gerekse ürün kalitesini etkiledi. Bu kuraklık hidrolojik ve tarımsal kuraklığa döndüğü zaman önlem almak için geç kalmış oluruz. Bu nedenle şu anki durum dikkatle değerlendirilmeli, tarımsal üretim ve gıda güvenliğinin riske girmemesi için daha dikkatli olunmalı.
İl tarım kuraklık komisyonları ve tarımsal kuraklık merkezi, süreci çok daha dikkatli bir şekilde takip etmeli. Erken uyarı sistemlerinin yaygınlaştırılması sağlanmalı. Suya göre tarım, kuraklığa dayanıklı bitki türü tercih edilmeli. Su kaynaklarımızın en verimli kullanılması için verimli ve modern sulama sistemlerine geçiş yapılması hızlandırılmalı. Bu tür tedbirlerle ortaya çıkacak olumsuzlukların etkilerini azaltma imkanı olacaktır.
Türkiye su yönetimi konusunda önemli mesafeler katetti. İklim değişikliğinin getirdiği olumsuzluklara çözüm üretmek için altyapı çalışmalarını hızlandırdı. Türkiye su yönetimi konusunda yaptığı hazırlıkları daha hızlı uygulamaya geçirebilmek için kurumsal kapasitesini geliştirmeli, teknolojinin imkanlarını kullanarak su yönetimi konusunda daha ileri bir aşamayı hedeflemeli.