Küresel deniz taşımacılığında yeni rotalar:Kızıldeniz krizi dünya ticaretini nasıl etkileyecek? Al Ain Türkçe Özel!
Enerji Politikaları Uzmanı Dr. Erkan, Kızıldeniz'de artan güvenlik riskleri ve Yemen'deki Husi isyancılarının saldırıları sebebiyle global denizcilik şirketlerinin rotalarını değiştirmesini değerlendirdi.
Dr. Anıl Çağlar Erkan, Enerji Politikaları Uzmanı olarak, Kızıldeniz'deki artan güvenlik endişelerinin deniz taşımacılığını nasıl etkilediğini değerlendirdi. Danimarkalı Maersk ve Alman Hapag-Lloyd gibi büyük denizcilik şirketlerinin, Yemen merkezli Husi isyancıların saldırılarına yanıt olarak Kızıldeniz'den geçişlerini durdurma kararı aldıklarını belirtti. Dr. Erkan, bu durumun alternatif rota seçeneklerine ve dünya ticaretinde potansiyel maliyet artışlarına yol açabileceğini vurguladı.
Dr. Anıl Çağlar ERKAN Al Aiin Türkçe'nin sorularını yanıtladı.
Küresel denizcilik şirketleri Danimarkalı Maersk ve Alman Hapag-Lloyd, güvenlik risklerini gerekçe göstererek gemilerinin Kızıldeniz’den geçişini geçici olarak durdurdu. Her iki şirket de bu tedbirin Yemen merkezli Husi isyancıların saldırılarına yanıt olarak alındığını belirtti. Hangi dev lojistik şirketler rotasını değiştirdi ? Alternatif rotalar ne olabilir ? Ve dünya ticaretine etkisi nasıl olacak ?
Kızıldeniz’de artan güvenlik endişeleri denizyolu taşımacılığında rota değişikliğine neden olmaya başlamıştır. Bu doğrultuda geçtiğimiz günlerde küresel denizcilik şirketlerinin önde gelenlerinden Danimarkalı Maersk ve Alman Hapag-Lloyd, güvenlik risklerini gerekçe göstererek gemilerinin Kızıldeniz’den geçişini geçici olarak durdurduklarını açıklamışlardır. Her iki şirketin bu yönde bir kararı almasına neden olan temel motivasyonun Yemen merkezli Husi isyancıların saldırılarına yanıt olduğu görülmektedir. Bundan kısa bir süre sonra Yemen’deki Husi militanlarının Kızıldeniz’de seyreden ticari gemilere 19 Kasım’dan bu yana devam eden saldırıları nedeniyle dünyanın en büyük koteyner hat operatörleri art arda Kızıldeniz'deki seferlerini durdurma kararı aldıklarını açıklamaya başlamışlardır.
Örneğin bugün dünyanın en büyük denizcilik firmalarından biri olan Evergreen Line, artık Kızıldeniz üzerinden İsrail yükü taşımayacağını açıklamıştır. Evergreen Line yetkilileri yapmış olduğu açıklamalarında, konteyner gemilerine "bir sonraki duyuruya kadar" seferleri askıya alma talimatı vereceğini söylemişlerdir. Ayrıca dünyanın en büyük konteyner şirketi olan Mediterranean Shipping Company (MSC), Kızıldeniz geçişi güvenli hale gelene kadar gemilerinin Süveyş Kanalı’ndan doğu ve batı yönünde geçiş yapmayacağını bildirmiştir. Bu son derece kritik bir gelişmedir. Öyle ki Kızıldeniz seferlerini askıya alan MSC, Danimarkalı Maersk, Fransız CMA CGM ve Alman Hapag-Lloyd dünyanın en büyük 5 konteyner taşımacılık şirketi içinde bulunmaktadır. Bununla birlikte 4 şirket küresel konteyner taşımacılığı pazarının yaklaşık yüzde 55’ini oluşturmaktadır.
Fakat rotayla ilgili gelişmeler bunlarla sınırlı kalmamıştır. Örneğin Hollanda ve İngiltere merkezli petrol ve doğal gaz devi BP de Husi isyancılarının gemilere yönelik son saldırılarının ardından Kızıldeniz üzerinden yapılan tüm petrol sevkiyatını durdurduğunu açıkladı. Şirket yapmış olduğu açıklamasında "kötüleşen güvenlik durumu" nedeniyle geçici olarak bu kararı aldığını söylemiştir.
Alternatif rotalar tabii ki de gündemdedir. Örneğin Tayvanlı Evergreen Akdeniz limanlarına hizmet veren gemilerinin Kızıldeniz yerine Ümit Burnu güzergahını kullanacağını açıklaması buna işaret etmektedir. Zira yaşanan gelişmelerin öncesine kadar Kızıldeniz'i Aden Körfezi'ne ve Hint Okyanusu'na bağlayan Babu'l Mendeb Boğazı’ndan geçen gemiler Süveyş Kanalı ile Kızıldeniz’den Akdeniz’e ulaşmaktaydı. Bu güzergahın tercih edilmesinin başlıca nedeni ise Kızıldeniz rotasının alternatif güzergahlara göre deniz seferlerini çıkış ve varış limanlarına göre 9 ile 14 gün arasında kısaltmasıdır. Ancak son gelişmelerle birlikte Kızıldeniz güzergahını kullanmayacak olan gemilerin Afrika'nın güneyindeki Ümit Burnu'na yönelmesi muhtemeldir. Bu güzergah mevcut şartlarda göreceli olarak daha güvenilir görünmektedir. Ancak bir takım sorunların yaşanması da son derece muhtemeldir. Örneğin denizyolu taşımacılığı uzmanları bu noktada en büyük sorunun uzayacak sefer süreleri ve artacak maliyetler ile aktarma limanlarındaki muhtemel sıkışıklık olacağı düşüncesindedir. Benzer görüşler alanda aktif olarak faaliyet yürütenlerce de dile getirilmektedir.
Örneğin Uluslararası Nakliyeciler Derneği Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Fatih Şener’e göre Süveyş Kanalı yerine Ümit Burnu rotasının sefer sürelerini 20 ile 30 gün arasında uzatacağını, bunun da taşıma maliyetlerini artıracaktır. Bu doğrultuda Şener, bir konteynerin Çin’den Türkiye’ye gelmesinin maliyetinin saldırılar öncesi 2 bin ile 2 bin 500 dolar arasında olduğunu, söz konusu rakamın saldırılar sonrası 5 bin 500 dolara çıktığını söylemektedir. Mesafe bakımından ele alındığında Uzak Doğu’dan Avrupa’ya gidecek gemilerin Kızıldeniz’den geçmek yerine Ümit Burnu’nu dolanmalarının mesafeyi en az 5-6 bin mil kadar artıracağı, 40-45 gün gibi bir sürede tamamlanan seferlerin en az 20-25 gün arası uzayacağını söyleyebiliriz.
Yaşanan bu gelişmeler sıradan bir değişim gibi algılanmamalıdır. Zira küresel ölçekte son derece etkilere neden olacak bir sürece doğru gidişat söz konusudur. Öyle ki konteyner taşımacılığında bir süredir gerileme eğiliminde olan fiyatların, Kızıldeniz’deki saldırıların ardından tekrar yükselmeye başlamasını ve navlundaki artışın üretim maliyetlerine yansıyacak olmasını bu kapsamda ele almak mümkündür. Ayrıca deniz taşımacılığındaki en avantajlı güzergahtaki aksamanın fiyatlarda baskı oluşturabileceği, risk fiyatlamalarının da gelebileceğini de göz ardı etmemek gerekmektedir. Bu doğrultuda özellikle Uzak Doğu’dan gelen ve oraya taşınan yüklerde sıkıntı olacaktır. Bu süreç devam ederse sadece emtia bazında değil ticaretin sürdürülebilirliğinde de sıkıntılar olacaktır. Dolayısıyla ticaretin maliyeti artacak, bu da herkes için ciddi bir yük olacaktır.