Kayyum krizi derinleşiyor: CHP’de çifte kayyum krizi siyaseti gerdi

CHP’de Şişli Belediyesi’ne kayyum atanması ve İstanbul İl Başkanlığı’nın görevden alınması sonrası, kurultay sürecine ilişkin davalar da siyasette yeni bir krizi tetikledi.
Türkiye siyasetinde son günlerde tansiyon, CHP’ye yönelik peş peşe gelen yargı kararları ve kayyum atamalarıyla yükseldi. Hem İstanbul’un Şişli ilçesinde seçilmiş CHP’li belediye başkanının tutuklanarak görevden alınması hem de CHP İstanbul İl Başkanlığı’na mahkeme kararıyla geçici kayyum heyeti atanması, muhalefetle iktidar arasında “yargı yoluyla müdahale” tartışmalarını alevlendirdi. Gelişmeler sadece yerel yönetim alanında değil, doğrudan parti içi dengelere de etki ederken, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve hükümet yetkilileri arasında karşılıklı sert açıklamalar geldi.
Şişli Belediyesi’ne kayyum: Soruşturma, tutuklama ve atama süreci
Krizin ilk adımı, İstanbul’un önemli ilçelerinden Şişli’de yaşandı. CHP’li Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da adının geçtiği "Kent Uzlaşısı" dosyasına bağlı olarak, terör örgütüne yardım iddiasıyla 19 Mart 2025’te gözaltına alındı ve ardından tutuklandı. İçişleri Bakanlığı, bu gelişmenin hemen ardından Şahan’ı görevden uzaklaştırdı ve yerine Şişli Kaymakamı Cevdet Ertürkmen’i “belediye başkan vekili” olarak atadı.
Kamuoyunda “kayyum” olarak anılan bu görevlendirme, hükümet cephesi tarafından yasal prosedürlere ve güvenlik kaygılarına dayandırılırken, CHP tarafı ise bunun doğrudan halk iradesine müdahale olduğunu savundu. Bakanlık açıklamasında, Şahan hakkında “PKK/KCK terör örgütüne üye olma ve propaganda yapma” suçlamaları olduğu belirtildi. Aynı süreçte daha önce Esenyurt ve Tunceli Ovacık’ta da benzer adımların atıldığı hatırlatılarak, kayyum atamasının yasal zemine dayandığı vurgulandı.
Ancak bu gelişmeler, muhalefetin “seçmen iradesi bypass ediliyor” eleştirilerini güçlendirdi. Yerel demokrasi adına önemli bir ilçe olan Şişli’de seçilmiş yönetimin yerine kaymakamın geçici olarak görevlendirilmesi, partililer arasında ciddi tepki doğurdu.
Kurultay davası süreci yargı tartışmasını büyütüyor
Kayyum krizini daha da derinleştiren bir gelişme ise CHP’nin ulusal ölçekteki kurultay süreciyle bağlantılı davalar oldu. Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’nın iptali için açılan davada, mahkeme İstanbul’daki dosyaları istedi. Mahkeme, CHP’nin 38. İstanbul İl Kongresi’ne ilişkin hukuk ve ceza dava dosyalarının gönderilmesini talep etti.
CHP İstanbul İl Başkanlığı’na da kayyum kararı
Şişli Belediyesi’nde yaşanan bu kriz sıcaklığını korurken, bu kez CHP’nin kendi iç yapısında sarsıcı bir gelişme yaşandı. İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, 2023 yılında yapılan 38. Olağan İl Kongresi'ne ilişkin açılan bir dava kapsamında 2 Eylül 2025'te aldığı ara kararla, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve yönetimini tedbiren görevden aldı. Mahkeme, yerlerine 5 kişilik bir geçici kayyum heyeti atanmasına hükmetti.
Bu heyetin başına ise partinin tanınan isimlerinden Gürsel Tekin getirildi. Tekin, kararın ardından yaptığı ilk açıklamada görevi devralacağını duyurdu ve “Pazartesi günü il binasına geleceğim” diyerek meşru bir yargı kararını uygulayacağını söyledi. “Altı ok sevdalısıyız, taraf değiliz” sözleriyle öne çıkan Tekin, hem CHP Genel Başkanı Özgür Özel hem de eski lider Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmek istediğini belirtti.
Ancak Gürsel Tekin’in bu tutumu, partinin mevcut yönetimiyle ciddi bir çatışmayı da beraberinde getirdi.
8 Ekim 2023 İstanbul İl Kongresi ve Gürsel Tekin’in sözleri
8 Ekim 2023’te yapılan İstanbul İl Kongresi, usulsüzlük iddiaları gerekçesiyle dava konusu olmuştu. Bu davada alınan ara kararla İl Başkanı Özgür Çelik ve yönetimi görevden uzaklaştırılmış, 196 delegenin yetkileri tedbiren askıya alınmıştı. Kongre süreci de durdurulurken, İstanbul İl Başkanlığı’na mahkeme kararıyla Gürsel Tekin başkanlığında 5 kişilik bir geçici kayyum heyeti atanmıştı.
Tekin, bu süreçte “CHP’den istifa etmedim, üyeliğimi kalbime gömdüm” sözleriyle dikkat çekti. Görevi kabul ettiğini belirten Tekin, kendisini partide “ev sahibi” olarak tanımlarken, Genel Başkan Özgür Özel ise kararı tanımadıklarını ve Özgür Çelik’in hâlâ görevinin başında olduğunu açıkladı. Özel ayrıca, Tekin’in ihraç edildiğini duyurarak parti disiplinini öne çıkardı.
Özgür Özel’den sert çıkış: “Kararı tanımıyoruz, kayyumu reddediyoruz”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul İl Başkanlığı’na yönelik mahkeme kararını tanımadıklarını açıkladı. Özel, “Yargı oyununa alet olanlar” ifadesini kullanarak, mahkeme kararını uygulayacak kim olursa olsun partiden ihraç edileceğini belirtti. Özgür Çelik’in görevden alınmasının parti içi bir davadan kaynaklandığını kabul etmekle birlikte, alınan kararın siyasi bir operasyonun parçası olduğunu savundu.
Gürsel Tekin’in görevi kabul edeceğini duyurmasının hemen ardından ise Özel, Tekin’in kesin ihraç talebiyle disipline sevk edildiğini açıkladı. Özel, “İsminden bağımsız olarak bu görevi kabul edecek kişiyi partiden ihraç edeceğiz” sözleriyle tavrını netleştirdi.
CHP Genel Merkezi, gelişmelerin ardından olağanüstü toplandı. İstanbul İl Başkanlığı binasında partililer nöbet eylemi başlattı, “Kayyuma karşı direniyoruz” mesajı verildi. Özgür Özel ise Zeytinburnu’nda düzenlenen mitingde kalabalığa seslendi: “Bu meydan korkuyu evde bıraktı. Ey Erdoğan, bu halka bir bak!” diyerek hükümete yönelik sert eleştirilerde bulundu.
Hükümet: “Yargı süreci işliyor, siyasi değil”
İktidar cephesi ise CHP'de yaşanan tüm bu gelişmeleri hukuki süreçlerin bir sonucu olarak değerlendirmekte ısrarlı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, mahkeme kararlarının siyasi değil, yasal zemine dayalı olduğunu belirterek “Bu karar bir ara karardır, nihai hüküm değildir” açıklamasını yaptı. Tunç, CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atanmasına ilişkin kararın, doğrudan CHP’li delegelerin başvurusu üzerine verildiğini hatırlattı.
Bakan Tunç ayrıca, “Yargıya müdahale edemeyiz. Yargı kararları eleştirilebilir ama uygulanmak zorundadır” diyerek CHP’nin kararı tanımama yönündeki tavrını “hukuk devleti ilkesiyle çelişen” bir tutum olarak değerlendirdi.
İktidar cephesi, belediyelere yapılan kayyum atamalarının da terör suçlamalarıyla bağlantılı olduğunu, halkın mağdur olmaması adına geçici görevlendirmelerin yapıldığını savunuyor. Resmi açıklamalarda, bu süreçlerin tamamının yasalar çerçevesinde ilerlediği ve siyasallaştırılmaması gerektiği vurgulanıyor.
Siyasi tansiyon yüksek, süreç belirsiz
Gelinen noktada hem belediye hem de parti teşkilatı düzeyinde yaşanan kayyum atamaları, Türkiye’deki demokratik işleyişe dair sert tartışmaların merkezine yerleşmiş durumda. CHP tarafı, bu adımları “halk iradesine darbe” olarak görürken, hükümet ve yargı ise “hukukun gereği” savunmasını sürdürüyor.