Kalaycıoğlu: HDP’nin ‘Sultanizm’ konusundaki tutumu nedir? Bu rejimle devam etmemizi istiyorlar mı?
HDP'nin kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarması seçimi ve Altılı Masa'yı nasıl etkiler sorusu gündemde. Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, “HDP’nin ‘Sultanizm’ konusundaki tutumu nedir? Bu rejimle devam etmemizi istiyorlar mı?” diye sordu.
Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Kars’ta yaptığı konuşmada partisinin cumhurbaşkanlığı seçimine kendi adayıyla gireceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı adayının çok yakın zamanda açıklanacağını belirten Buldan, Cumhur İttifakı ya da Millet İttifakı ile ortaklıkları olmasa bile müzakerelere açık olduğunu da sözlerine ekledi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üçüncü büyük partisi olan HDP’nin son adımı aslında bir süredir partililer tarafından dile getiriliyordu.
HDP’nin bu adımı bazı çevreler için beklenmedik olsa da Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu’na göre şaşırılacak bir durum değil.
Al Ain Türkçe’den Alev Olgay’a konuşan Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, HDP’nin zaten bir ittifak içerisinde yer aldığını, o ittifak içerisinde ya da ayrıca bir aday gösterebileceğini ancak asıl sorunun “Demokrasi yanlısı bir aday mı yoksa ‘Sultanizm’ yanlısı bir aday mı?” olduğunu ve esas tartışılması gereken meselenin bu olduğunu söylüyor.
HDP'nin kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarmasının sebebi nedir, bu karar seçimi ve Altılı Masa'yı nasıl etkiler?
Bu sorularınızın şu anda hiçbirinin cevabını bilmiyoruz çünkü seçimin hangi kurallara göre yapılacağı henüz belli değil. 6 Nisan 2022’de alınan kararların uygulamaya girip girmeyeceği henüz tartışma konusu. Tarihi de tartışma konusu onun için bu olsa olsa bir niyet ilanıdır. Herhangi bir resmiyeti yok ve dolasıyla bir dizi görüşmenin tartışmanın başlaması için bir zemin oluşturabilir. Ayrıca zaten HDP kendi ittifakını kurmuştu. Onların da bir aday çıkartacağı biliniyordu onun için bu neden şaşkınlıkla karşılandı ben onu da anlamış değilim. Benim görebildiğim Türkiye’de Cumhur İttifak’nın bir adayı, Millet İttifakı’nın en az bir adayı belki iki adayla girerler onu da bilmiyorum çünkü adaylarının adaylıklarını iptal etme riski var. Öyle bir şey olursa adaysız kalmamak için ikinci aday da düşünebilirler. Üçüncü olarak HDP’nin de içinde bulunduğu bir ittifak var. Dördüncü olarak daha sol bir ittifak var. Muharrem İnce 100 bin imza bulabilirse aday olacağını açıkladı. Ümit Özdağ da benzer bir açıklamada bulundu. Dolayısıyla en az 5-6 adayla girilecek seçime. Onun için ben yapılan tartışmanın mahiyetini pek anlamış değilim. Bunlar şu anda tamamen spekülasyondan ibaret. Birincisi bütün bunların hepsinin somutlaşması için seçim tarihinin ilan edilmesi lazım. İkincisi hangi seçim kuralına göre gireceğiz. İttifakların içerisine giren partilerin yüzde 10 barajını aşması ve ondan sonra sandalyelerin ona göre dağıtılması mı yoksa yüzde 7 barajında yüzde 7’yi tutturamayan partilerin ittifak içinde olsalar bile sandalye alamaması koşuluna göre mi girilecek seçime, bilmiyorum. Tayyip Erdoğan aday olmak istediğini söyledi, o da niyet belirtiyor, onun da bir resmiyeti yok. Mümkün mü değil mi o da belli değil. Tamamen her şey havada. Bu kadar bilinmezin içinde kör dövüşü devam ediyor.
HDP’nin cumhurbaşkanı adayı çıkarmasıyla ilgili birkaç senaryo konuşuluyor. Bunlardan biri banka hesaplarına bloke konulması üzerinden tartışılıyor. HDP'nin banka hesaplarının dondurulmasına muhalefetten tepki gelmemesi de ayrı bir aday çıkarmak da etken midir?
HDP muhtemelen kapatılacak. Hiç şaşırtıcı bir şey olmaz. Kapatılırsa zaten aday nasıl gösterecek, 100 bin imza toplayarak herhalde. Bir anlam ifade edecek mi onu da bilmiyorum. Diğer ittifak üyeleriyle ilişkileri ne olacak, o ittifakın aday göstermesi ayrıca söz konusu olacak mı bunları da bilmiyoruz.
HDP ile Erdoğan arasında bir pazarlık dönmüş olabilir iddiası gündemde tartışma konusu. Kapatmayalım sizi siz de aday çıkarın şeklinde bir görüşme olmuş olabilir mi? Kapatmak isteseler çoktan kapatmazlar mıydı?
Dikkat edin unlar hep belirsizliğe oynuyorlar. Gündem belirliyorlar bakın bunu konuşuyoruz. Türkiye’nin çok ciddi problemleri var. Onlar konuşulmuyor bunlar konuşuluyor. Aday olsa ne olacak olmasa ne olacak? Neyin adayı bu? ‘Sultanizm’e yeni lider mi seçiliyor yoksa ‘Sultanizm’den çıkış için bir cumhurbaşkanının liderlik yapmasına imkân sağlayacak demokratikleşmeye geçecek bir ortamın adayı mı aranıyor? HDP’nin adayı kim? Neye yarayacak? Kazanırsa ki kazanacağını hiç tahmin etmiyoruz ama kazanırsa yeni bir ‘Sultanizm’in lideri olarak mı aklına estiğini yapan bir kişi olarak ortaya çıkacak bilmiyoruz. Ne temsil ediyor onu da bilmiyoruz. Demokrasi yanlısı bir aday mı Sultanizm yanlısı bir aday mı? Esas tartışılması gereken mesele bu çünkü Türkiye’nin sorunu bu. Sultanizm ile devam edeceksek gidilecek yolun sonunda ya Haiti’ye ya da Afganistan’a benzeyeceğiz. Bu mu istenen? Yoksa Türkiye’nin demokratik ülke olma özelliklerini tekrar kazanmaya çalışacağı bir adım mı atılacak onu da bilmiyoruz.
HDP’ye kıymet verilmiyordu algısı vardı HDP’de buna yanıt verilmiş olabilir mi? HDP’nin bu çizgiye gelmesindeki faktörler neler?
HDP bir ittifak kurdu o ittifak bir aday çıkaracak diye başından beri konuşuluyor bu yeni değil. İttifaka rağmen aday çıkaracaksa onu bilemiyorum.
Peki, seçim ikinci tura kalırsa HDP hangi ittifakı destekler?
Seçim ikinci tura kaldığında Meclis sandalyelerinin dağılımı nedir bilmiyoruz. HDP’nin ‘Sultanizim’den ne beklentisi var onu da bilmiyoruz. Çıkıp açıklasınlar öğrenelim. Sultanizm konusundaki tutumları nedir? Bu rejimle devam etmemizi istiyorlar mı? HDP ondan yarar mı umuyor?
HDP’nin açıklamaları rejimden yana olmadıkları yönünde.
O zaman neden bu kadar spekülasyon? Şurada bir tek kritik konu var. Sultanizim’den yana mısın demokrasiden yana mısın geri kalanının hiçbir önemi yok. Eğer Sultanizm’e yeni lider seçeceksek kimi seçersek seçelim hiçbir önemi yok aynı yoldan gidecekseniz. O yolun sonu da belli. Bunu istiyorlarsa buyursun yapsınlar. Halk da bunu istiyorsa başına gelenden şikayet etmesin.
HDP’nin seçmeni sizin Sultanizim diye tabir ettiğiniz tarafa oy verir mi?
Yaşayıp göreceğiz. Ne görüşmesi yaptılar Adalet ve Kalkınma Partisi ile? Federal bir Türkiye, belli bölgelere otonomi falan verilmesini mi önerecekler? Bir taraftan aşırı milliyetçilik hamaseti gidiyor öbür taraftan bunun tam tersi bir şey. Mümkün mü olabilir mi AKP MHP seçmeni buna ne der bunları da bilmiyoruz. Bunlar son derece fazla spekülasyon ve gereği de yok. Böyle bir tercihimiz yok bizim şu an. Gündemi değiştirmek dışında başka hiçbir işe yaramıyor. ‘Kultur Kampf ‘diyorum ben buna kültür üzerinden çatışma bunun sürmesini derinleşmesini sağlıyor.
Seçime gidilirken siyasetin dili de giderek sertleşti. Bu böyle devam eder mi?
Hakaret ülkede bir savunma mekanizması haline geldi. Birine bir şey söylerseniz başlıyor karşı taraftakine hakaret etmeye böylece karşı tarafı susturmuş oluyor veya tartışmayı konudan kişiler üzerine ‘Ad hominem’ tartışmaya dönüştürülüyor. Bu da yeni bir strateji özellikle Süleyman Soylu bunu çok yapıyor. Devlet Bahçeli de yapıyor. Semih Yalçın son sıralarda yapıyor. Böylece konuları tartışmamış oluyorsunuz ve iş başka yöne gidiyor. Kör dövüş! Onun için bunların bir anlamı yok şu anda da bu konuların tartışılacak bir tarafı yok bence. Ekonomi falan her şey dahil öncelikle rejim niteliği belli olduktan sonra halledilecek meseleler çünkü rejim eğer demokratikleşmeye doğru dönerse o zaman hukuk devleti içinde bir takım kurallarla anayasa ile yasalarla kurumlarla liyakatli atamalarla yönetilecek Türkiye demektir. O geldiği vakit onun koşulları konuşulur. Eğer Sultanizm’e devam edilecekse bu şekilde keyfi kararlarla bugün böyle yarın öyle bir şekilde devam edilecek demektir ki o bir tür otoriter yapı.