Fukuşima'da radyoaktif atık suyu okyanusa boşaltılıyor!
Japonya, Fukuşima Dai-içi Nükleer Santrali'ndeki radyoaktif atık suyu okyanusa boşaltmaya başladı. İşlem, çevre ve komşu ülkelerin tepkisine rağmen Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından onaylandı.
Fukuşima Dai-içi Nükleer Santrali'nin işletmecisi Tokyo Elektrik Enerjisi Şirketi (TEPCO), 2011'deki felaketin ardından biriken radyoaktif atık suyun okyanusa boşaltılmaya başlandığını açıkladı. İşlem, yerel saatle 13.00'te 1 kilometrelik bir tünel aracılığıyla gerçekleştirildi.
17 Günde 7,800 Ton Atık Suyun Tahliyesi Planlanıyor
TEPCO tarafından yapılan açıklamada, ilk aşamada toplam 7,800 ton radyoaktif atık suyun 17 gün içerisinde okyanusa tahliye edileceği belirtildi. Şirket, Mart 2024'e kadar toplamda 31,200 ton radyoaktif atık suyun okyanusa boşaltılmasının planlandığını ifade etti.
Depolama Kapasitesi Sınırına Yaklaşıyor
TEPCO daha önce, Fukuşima'da 1.34 milyon ton atık suyun biriktiğini ve bu kapasitenin 2024 yılı başında aşılabileceği uyarısında bulunmuştu. Japonya Başbakanı Kişida Fumio, 22 Ağustos'taki kabine toplantısında atık suyun tahliyesinin 24 Ağustos'ta başlayacağını açıklamıştı.
Uluslararası ve Bölgesel Tepkiler Var
Bu karar, bölgedeki balıkçılar ve çevre koruma aktivistlerinin yanı sıra, Çin başta olmak üzere komşu ülkeler tarafından da tepkiyle karşılandı. Japonya, bu eleştirilere yanıt olarak, boşaltılacak radyoaktif atık suyun zararlı seviyelerin çok altında olduğunu savunuyor.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Onaylıyor
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA), 4 Temmuz'da yayımladığı bir raporla, Japonya'nın atık suyun tahliye planının uluslararası güvenlik standartlarıyla uyumlu olduğunu açıkladı.
Geçmişteki Felaket
Mart 2011'de meydana gelen 9 büyüklüğündeki deprem ve sonrasında oluşan tsunami, Fukuşima Dai-içi Nükleer Santrali'nde büyük hasara yol açmış, çevre "tahliye bölgesi" ilan edilmişti.
Japonya, eleştirilere rağmen, radyoaktif atık suyun insan sağlığı ve çevre için zararlı olmayacağını iddia ediyor. Ancak, bu kararın bölgesel ve uluslararası ilişkilere etkisi henüz net değil.