Japonya'da az can kaybı ve az hasar: Depremlere karşı nasıl bir başarı elde ediyor? Al Ain Türkçe Özel!
Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer, Japonya’daki depremde can kaybının az olmasına ilişkin, depremin odak noktasının, yapılaşmanın olduğu yerlerden yüzlerce kilometre uzakta olmasından kaynaklı olduğunu ifade etti.
Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer, depremle ilgili yaptığı açıklamada Japonya'daki deprem gerçeği ve Türkiye'deki deprem riski konularında önemli bilgiler verdi.
Öziçer, ülkemizde benzer büyüklükteki depremlerin geçmişte, özellikle 1999 Gölcük depremi ve geçen yıl Kahramanmaraş'ta yaşandığını belirtti. Japonya'da can kaybının az olmasının nedenini, depremin odak noktasının yapılaşmanın uzak olduğu yerlerde olmasından dolayı olduğunu ifade etti.
Ayrıca, ülkemizde büyük deprem üretecek fay hatlarının yapılaşmanın yoğun olduğu bölgelerde bulunduğunu vurgulayan Öziçer, 50 yaş ve üstü birçok yapının bulunması, mühendislik hizmeti almadan yapılan 10 milyondan fazla yapının varlığının can kayıplarını artıran faktörler olduğunu dile getirdi.
Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer, Al Ain Türkçe'den Tuğba Yıldırım'ın sorularını yanıtladı.
Japonya'da dün yaşanan depremin bilimsel açıklaması ne? Deprem Türkiye’dekiyle aynıydı ancak sadece 24 kişi öldü. Çok az bina hasar gördü. Aradaki farklar neler? Japonya bunu nasıl başarıyor?
Japonya, Dünyanın en aktif deprem kuşağı olan 1. Deprem kuşağında yer almaktadır. Bu kuşak, Şili’den kuzeye doğru Güney Amerika kıyıları, Orta Amerika, Meksika, ABD’nin batı kıyıları ve Alaska’nın güneyinden Aleutian Adaları, Japonya, Filipinler, Yeni Gine, Güney Pasifik Adaları ve Yeni Zelanda’yı içine alan en büyük deprem kuşağıdır. Bundan dolayıdır ki bu büyüklükteki depremler geçmişte olduğu gibi gelecekte de olması bilimsel bir gerçektir.
Büyüklük olarak Ülkemizde bu büyüklüğe yakın 1999’da Gölcük depremi ve geçen yıl Kahramanmaraş’ta büyük can kayıplı depremler meydana gelmiştir. Japonya’da can kaybının az olmasının sebebi depremin odak noktasının (depremin oluş yeri) yapılaşmanın olduğu yerlerden yüzlerce kilometre uzakta olması olarak da söyleyebiliriz. Deprem dalgalarının yerleşime gelene kadar etkisini (genliğini) biraz olsun azaltması, yapıların depreme karşı yapı tasarımı anlamında mühendislik kaidelerine göre yapmaları ve ada zemininin kayalık zeminden olması can kayıplarını azaltan etkenlerdir.
Ülkemizde büyük deprem üretecek fayların hemen hemen tümü yapılaşmanın olduğu bölgelerde bulunmaktadır. Ayrıca yapı envanteri anlamında 50 yaş ve üstü çok yapının bulunması, bunlara ek olarak da mühendislik hizmeti almadan yapılan 10 milyondan fazla yapının bulunması can kayıplarını artıran etkenlerdir. Tüm bu yapısal durumların yanında temel afet bilinci eğitimlerinin Japonya’da ilkokul çağındaki çocukların okul müfredatlarında bulunurken bu durum bizim ülkemizde maalesef yok denecek kadar azdır.
Ülkemizde depremden kaynaklı can kayıplarını en aza indirecek konuların başında son deprem yönetmeliğine göre yapıların tasarlanıp yapılması, vatandaşlarımızın depremden önceki tedbirleri alarak deprem anındaki doğru hareketleri öğrenecek bilince sahip gelmesi, Zemin etüt raporlarının doğru bir şeklide yapılıp yapılmadığının tespitini denetimini yapacak belediyelerimizde jeofizik mühendislerinin istihdam edilmesi olarak sıralayabiliriz.