İran'da başörtüsü krizi büyüyerek devam ediyor
İran'da Mahsa Amini'nin ölümü nedeniyle geçen yıl Eylül ayından bu yana aralıksız süren protestolara rağmen, Tahran başörtüsü konusunda yeni krizler yaratmaya devam ediyor.
Ortaya çıkan krizlerin en yenisi, Yüksek Öğrenim ile Eğitim Bakanlıklarının, başörtüsü takmayan kız öğrencilerin üniversitelere alınmaması yönünde karar almalarıydı.
Alınan kararda, "Bundan sonra başörtüsü takmayan ve resmi kıyafete bağlı olmayan kız öğrencilerine eğitim hizmeti verilmeyecektir" denildi.
İran, 1979'dan bu yana kadınların kılık kıyafetine ilişkin katı kısıtlamalar getiriyor.
Tahran'da ahlak polisi tarafından "düzgün giyinmediği" iddiasıyla geçen yıl Eylül ayında tutuklanan Mahsa Amini’nin 3 gün sonra öldürülmesinin ardından İran genelinde büyük çaplı protestolar patlak verdi. Bu protestolar bugün de devam ediyor.
İran Eğitim Bakanlığı, yayınladığı beyanın "örtü ve iffet" ile ilgili politikalarını, stratejilerini ve prosedürlerini içerdiğini söyledi.
Bakanlık, bünyesinde görev yapan tüm çalışanları, okullarda, sosyal ve kültürel merkezlerde, kamplarda, eğitim yerlerinde, danışma merkezlerinde ve diğer halka açık eğitim mekanlarında İran’ın koyduğu resmi kıyafetlere uymaya çağırdı.
İran Bilim Bakanlığı daha önce, başörtülü olmayan kız öğrencilere eğitim hizmeti vermeyeceğini açıklamış, örtünme kurallarına uymayan öğrenciler hakkında işlem yapmakla tehdit etmişti.
İran'ın en büyük üniversitelerinden biri olan İslami Hurra Üniversitesi Rektörü Muhammed Mehdi Taharji de Bilim Bakanlığı’na benzer bir açıklama yaptı.
Genç Kürt bayan Mahsa Amini'nin öldürülmesinden sonra ortaya çıkan İran Kadın Hareketi’nin en önemli taleplerinden biri "zorunlu başörtüsüne hayır" olarak öne çıkıyor. Ancak İran, insan haklarına aykırı bu ayrımcı kanunu uygulama konusunda ısrarlarını sürdürüyor.
Birkaç gün önce İran İçişleri Bakanlığı, kadınların başörtü takma mecburiyeti kararından geri adım atmayacağını duyurdu.
İçişleri Bakanlığı'nın açıklaması büyük tepkilere yol açtı ve birçok kişi sosyal medyada bu kararı şiddetle protesto etti.
Geçtiğimiz Perşembe akşamı resmi haber ajansları tarafından yayınlanan söz konusu açıklamada da: "Dini ilke, kural ve geleneksel değerlere ilişkin herhangi bir geri adım atma, herhangi bir yumuşama olmamış ve olmayacaktır. İran’ın temel ilkelerinden bir olan başörtüsü kurallarına uymak zorunludur” denildi.
İçişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, protestoların "Kadın, Yaşam, Özgürlük" sloganıyla düzenlenmesini "aldatma ve algı yaratma” olarak nitelendirdi.
Yapılan duyurudan bir gün sonra, sosyal medyada, İran'ın kuzeydoğusundaki Meşhed şehrinde bir şarküteride bir kişinin, başı açık iki kızın başına süt döktüğünü gösteren videolar yayınlandı.
Nevruz kutlamalarında, İran'da turistik ve eğlence yerlerinde resmi başörtüsüne karşı çıkan başta kadınlar olmak üzere, hükümet güçleri ile halk arasında çıkan çok sayıda çatışmanın olduğu videolar yayınlandı.
İRANLI BİR PARLAMENTERDEN YORUM
Konuya ilişkin İran milletvekili Javad Huseyni Kia: "Ülkede peçe takmama olgusunun yayılması, ev erkeğinin ailesinden kopmasına kapı aralayacaktır!"
Huseyni Kia: "Kozmetik kullanan bir kadın bir aileyi yok eder, birkaç gün içinde başka bir kişi onun ailesini de yok edebilir ve bu süreç tüm toplum yok olana kadar devam eder."
SABIR TÜKENİYOR UYARISI
Tahran'da Seminerler Müdürü Muhammed Hadi Rahimi ise, bayanların başörtüsüne uymamaları karşısında, "dindar" olarak nitelendirdiği kişilerin sabırlarının tükendiği uyarısında bulundu.
Rahimi, Fars Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada: "Tesettür İslam'ın şartlarından biridir ve İran kanunlarında sınırları çizilmiş olup, takmamak kesinlik suçtur" dedi.
Rahimi: "Durum böyle devam ederse büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağız. Toplumdaki inanç sahibi dindar kesimin sabrı tükenmek üzere. Bu dindar kesim, kendi kendine bir takım önlemler alarak, toplumdaki bu kaosu çözmeye başvurabilir. Dolayısıyla mevcut örtünme kurallarına uymama hiçbir şekilde kabul edilemez." açıklamasını yaptı.