İran ve İsrail çatışması ne kadar büyüyebilir, ABD dahil olur mu?
Yıl boyunca, ABD Başkanı Joe Biden, çatışmanın Hizbullah’a ve ardından doğrudan İran’a yayılabileceği konusunda uyarılarda bulundu. Ancak şimdi kapsamlı bir savaşın eşiğine gerildiği görülüyor.
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın öldürülmesi, İsrail’in güney Lübnan’da kara harekâtına başlaması ve İran’ın İsrail’e yaklaşık 200 roketle yanıt vermesinin ardından, bu durum bölgenin 1967’den bu yana yaşadığı en tehlikeli anlardan birine dönüştü.
Şimdi asıl soru, çatışmanın ne kadar tırmanabileceği ve ABD’nin bu duruma doğrudan müdahil olup olmayacağı.
Geçtiğimiz birkaç gün kritik bir dönüm noktası olabilir. Nasrallah’ın geçen Cuma öldürülmesinden bu yana, Biden yönetimi daha geniş bir savaşı önlemeye çalışmaktan ziyade, bu savaşı yönetmeye odaklanmış durumda.
ABD'li yetkililer İsrail’in İran’a karşı kendini savunma hakkını desteklese de doğrudan İran’ın nükleer tesislerine saldırmaması yönünde tavsiyelerde bulunuyorlar. Böyle bir saldırı, çatışmanın kontrolden çıkmasına neden olabilir.
Şu anda İsrail, Orta Doğu’da dört cephede savaş veriyor: Lübnan’da Hizbullah’a, Gazze’de Hamas’a, Yemen’de Husilere ve İran’a karşı. Biden’ın uyardığı bu savaş girdabı, bölgedeki büyük Amerikan askeri varlığına rağmen durdurulamadı.
İsrail’in eski ABD büyükelçisi ve tarihçi Michael Oren, "İsrail’in bakış açısına göre, 7 Ekim’den bu yana bir bölgesel savaşın içindeyiz ve bu savaş artık kapsamlı bir hale geldi" diyerek, "Ulusal varlığımız için savaşıyoruz" şeklinde iddialı bir açıklama yaptı.
Oren, önümüzdeki birkaç hafta içinde zafer kazanmanın, "Holokost’un ardından kurulan bir ulus için zorunluluk" olduğunu ekledi.
Biden’ın bölgesel savaş uyarıları, 7 Ekim’de (Gazze Savaşı’nın başlangıcı) İsrail’i ziyaretinden kısa bir süre sonra başlamıştı.
İsrail Gazze’yi yok etmeden ve kara harekâtına başlamadan önce, Biden, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmelerde bu tür bir hamleyi önermemişti.
Biden’ın uyarıları, İsrail’in Lübnan genelinde Hizbullah’ın telsizlerini yok etmesinden, birçok Hizbullah liderini öldürmesinden ve Biden yönetiminin İsrail’in 21 günlük bir ateşkese katılabileceği sinyalini vermesinden önce gelmişti. Ancak Netanyahu bu öneriyi geri çevirip Nasrallah’ı öldüren saldırıyı başlattı.
Biden’ı eleştiren sağcılar, ABD’nin tereddütlü tutumunun ve başkanın İsrail’i koşulsuz desteklememesinin mevcut duruma yol açtığını düşünüyor.
Solcu eleştirmenler ise son olayların, Biden’ın Amerika’nın nüfuzunu, İsrail’e silah desteğini kesme tehdidi de dahil, etkili bir şekilde kullanamamasının yeni bir örneği olduğunu savunuyor.
Gazze’de 41.000’den fazla insanın hayatını kaybetmesi bu eleştirilerin temelini oluşturuyor.
Birçok İsrailli için bu tırmanış kaçınılmazdı ve Netanyahu’nun İran’a karşılık verme konusunda ABD’den destek aldığı görülüyor.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, "Bu saldırının ağır sonuçları olacak ve İsrail ile birlikte çalışacağız" dedi.
Sullivan, Beyaz Saray’ın, Başbakanlık ofisi de dahil olmak üzere, İsrail ile kapsamlı istişareler yaptığını ve uygun bir yanıt oluşturulmaya çalışıldığını ekledi.
İsrail Gazze’yi işgal ettiğinde ve savaşı Lübnan’a taşıdığında Biden, Netanyahu ile çok az iletişim kurmuştu. Ancak İran doğrudan çatışmaya girince, Amerika’nın tutumu ve stratejisi değişti.