İran Reisi’nin ölümünden sonra direnebilecek mi yoksa bölünecek mi?
Başkan İbrahim Reisi'nin ölümünün ardından İran'da karışık tepkiler oluştu. Bu durum, Asya ülkesindeki ideolojik ve siyasi bölünmelerin bir yansıması olarak görülüyor.
ABD’nin Foreign Policy Dergisi, İranlıların birçoğunun merhum başkanın ölümüne yas tutmadığını, onu toplu infazlara karışmış bir baskı sembolü olarak gördüklerini belirtti.
Öte yandan birçok kişi onun ölümünden büyük üzüntü duyduğunu ifade etti ve Tebriz, Kum, Tahran ve Meşhed'deki cenaze törenlerine büyük kalabalıklar katıldı.
Amerikan dergisine göre, hükümet destekçileri ve muhafazakar gazeteler de Reisi'nin cenaze törenlerindeki büyük kalabalığı, siyasi rejimin meşruiyetinin ve halk desteğinin bir kanıtı olarak yorumladı.
Foreign Policy, muhafazakar bir analistin "Rejim ölümleri anısına düzenlenen yürüyüş ve törenlere, siyasi, dini ve sosyal etkinliklere katılım devrimcilerin ve vatanseverlerin belirgin göstergelerindendir" dediğini aktardı.
Dergiye göre, özel toplantılarda farklı bir gerçeklik vardı; "On yıllardır süren hükümet baskısından acı çeken birçok İranlı, Reisi'nin ölümünü memnuniyetle karşıladı. Birçoğu, çocuklarının ölüm cezalarını veya 1980'lerdeki infazları, yaşlı annelerin ve bu infazlardan sonra ailelerine iade edilmeyen sevdiklerinin cesetlerini" hatırladı.
Foreign Policy, "ister yas tutanlar olsun, isterse de kutlama yapanlar olsun, bu grupların çelişkili duygularının, çağdaş İran'ı anlamak için dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Çünkü ikinci grup, yaygın bir olumsuz protesto biçimini temsil ediyor" değerlendirmesinde bulundu.
Dergi, "Toplumun bu kesimi göz ardı edilirse veya baskı altında tutulmaya devam ederse, Kasım 2019 ve 2022-23'te patlak veren kitlesel protestoların muhtemelen yeniden patlak vereceği tahmin ediliyor" İfadelerini kullandı.
Dergi ayrıca, "Geniş cenaze törenleri, toplumun hâlâ devletin birçok değeri ve ideolojisiyle aynı fikirde olan kesimini yansıtıyor ve bu desteği görmezden gelmek veya reddetmek hata olur" değerlendirmesinde bulundu.
Dergi, "İran tarihindeki en düşük katılımlı cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Reisi'nin seçilmesine rağmen, onun ölümü muhafazakar kesimin hala önemli bir halk desteğini harekete geçirebildiğini gösteriyor. Bu, hükümetin dayanıklılığını değerlendirirken son derece önemli" ifadelerine de yer verdi.
Foreign Policy'ye göre, Reisi'nin ölümü ve yaklaşan seçimler, rejimin dayanıklılığını test edecek ancak Tahran'ın derin kurumsallaşması sayesinde bu tür krizlere dayanma gücü artıyor.
Devlet, 1979'dan beri bireysel liderlikten ise kurumsal yönetimi tercih ediyor. Bu, liderlerin yerini alma ve sürekliliği sürdürme konusundaki tarihsel yeteneğinden açıkça anlaşılıyor.
Reisi'nin ölümünden sonra rejim, onun yerine birini atamak için anayasal çerçeveye bağlı kalıyor.