IŞİD’in Yezidi soykırımı İngiltere tarafından tanındı! Yezidiler adalet bekliyor
İngiltere'nin Yezidilere yönelik IŞİD soykırımını tanıması, bu inanış topluluğunun adalet arayışında tarihi bir adım oldu ancak daha fazla adım talep ediliyor.
İngiltere hükümeti, terör örgütü IŞİD'in 2014 yılında Yezidilere yönelik soykırımını resmi olarak tanıdığını duyurdu. Bu soykırım, Yezidilere karşı korkunç bir zulüm dalgası içeriyordu; yüzlerce erkek ve çocuk öldürüldü, kadınlar kaçırıldı, esir alındı ve cinsel kölelik uygulandı. Olaylar, Irak'ın kuzeybatısındaki Sincar Dağı'nda yoğunlaşan, Kürtçe konuşan etnik ve dini bir azınlık olan Yezidileri hedef alıyordu.
Mayıs 2021'de bir BM soruşturma ekibi, IŞİD tarafından Yezidilere karşı gerçekleştirilen soykırıma dair ‘açık ve ikna edici kanıtlar’ topladığını bildirdi. 6 ay sonra Alman bir mahkeme, dünyada Yezidilere karşı işlenen suçları 'soykırım' olarak değerlendiren ilk mahkeme oldu. İngiltere hükümeti de IŞİD'in 2014 yılında Irak'taki Yezidilere yönelik eylemlerinin 'soykırım' teşkil ettiğini resmen kabul etti. Alman parlamenterler, Avustralya, Belçika ve Hollanda'da alınan benzer kararların ardından, Ocak ayında IŞİD'ın 2014 yılında Yezidilere karşı gerçekleştirdiği eylemleri 'soykırım' olarak sınıflandıran bir muhtırayı onayladı.
Bu kararlar, Yezidilere yönelik gerçekleştirilen korkunç eylemlerin kabulünü ve tanınmasını sağladı. Bu, Yezidiler için tarihi bir anlam taşıyor. Ancak, bu tanınmanın ötesinde, Yezidilere yönelik soykırımın sonuçları hala devam ediyor ve bu, uluslararası topluluğun önünde ciddi bir mesele olmaya devam ediyor.
Yezidi toplumu üzerindeki yıkıcı etki, sadece yaşamını yitirenlerle sınırlı kalmadı. Kaçırılan ve cinsel köle olarak alıkonulan binlerce kadın ve çocuk hala kayıp. Ayrıca, Yezidi toplumu, hâlâ topluluklarına yönelik tehdit ve ayrımcılıkla karşı karşıya olduğu için toplu bir şekilde mülteci durumuna düştü ve yerinden edildi.
Bu nedenle, İngiltere'nin bu tanımının ardından uluslararası topluluğun, Yezidilerin adalet arayışlarını desteklemeye ve onlara yardım etmeye devam edeceği değerlendiriliyor. Bu, IŞİD tarafından işlenen suçların sorumlularının yargılanması ve adaletin yerine getirilmesi için de önem taşıyor.
Buna ek olarak, yerlerinden edilmiş Yezidilere, insan haklarına saygılı bir şekilde yaşamalarını ve topluluklarını yeniden inşa etmelerini sağlayacak destek ve kaynakların sağlanması için adım bekleniyor. Yezidi toplumu, yeniden yapılandırılması ve bu tür saldırıların tekrarlamasını önlemek için kendilerine yönelik ayrımcılığın ortadan kaldırılmasını talep ediyor.
İngiltere'nin bu adımı, Yezidilere karşı soykırımın tanınmasında önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Ancak bu tanıma, adaleti sağlama ve toplumun yeniden yapılandırılması için gerekli eylemlerle desteklenmesinin önemli olduğuna vurgu yapılıyor.
YEZİDİLER
Yezidiler kimdir diye merak edenler için detaylı bir açıklama yapmak gerekirse; bazı tarihçiler, Yezidi inancının oluşumunu Emevi Sultanı Yezid bin Muaviye'ye bağlıyorlar. Ancak Yezidiler, bu iddiayı reddediyorlar. Onlara göre, yol göstericileri olarak kabul ettikleri "Yezid bin Ezidiyan" ile Emevi sultanı "Yezid bin Muaviye" arasında isim benzerliği dışında bir bağlantı yoktur. Yezidiler, Muaviye’nin oğlu "Yezid"in takipçisi olmadıklarını belirtiyorlar ve "Allah’a peygambersiz inanan halk" anlamına gelen "Ezdai" olarak kendilerini adlandırıyorlar.
Dil ve terminoloji açısından, Irak’taki Kürtler arasında "Ezidi" olarak adlandırılan bu toplumun adı Türkçe, Arapça ve İngilizce'de "Yezidi" olarak geçer. "Ezidi" kelimesinin kelime anlamı, "Azda/Allah'ın yarattığı kişilik" anlamına gelir. Bazı tarihçiler, "Yezidi" kelimesinin, Zerdüştlükteki "Yezata" kelimesinden geldiğini belirtiyorlar.
Yezidi inanışında, diğer semavi dinlerde kötülüğün simgesi olduğuna inanılan İblis adlı melek, kutsal ve iyi bir melek olarak görülüyor. Yezidiler, Tanrı tarafından seçilmiş bir halk olduklarına inanıyorlar ve birçoğu, Şeyh Adi’nin vahiy aldığını kabul ediyorlar. Onların düşüncesine göre, Melek Tavus (Şeytan), Azda'nın (Allah’ın) doğruyu ve yanlışı göstermek için gönderdiği bir elçidir. Bu nedenle "şeytan" kelimesini hiç kullanmazlar ve "şeytana tapanlar" olarak adlandırılmayı reddederler. Yezidilik inancına göre Melek Tavus, yedi meleğin en yücesidir.
Yezidiliğin bir "sır" dini olması ve Yezidiliği yaymanın yasak olması nedeniyle inanış hakkında genel bilgiye sahip olmayan çok fazla insan bulunmaktadır. Yezidiliğin kurucusunun kim olduğu da bilinmemektedir ancak kökeninin Lübnanlı Şeyh Adi bin Musafir’e dayandığına inanılıyor. Yezidilikte, "Mushaf-ı Reş" ve "Kitab-ı Cilve" adlı iki kutsal kitap bulunmaktadır. Bu kitaplarda tek tanrı inancı vurgulanırken, peygamberlik inancına yer verilmez.
Yezidilik, karma ve eklektik bir din olarak kabul edilir ve zamanla diğer dinlerin unsurlarını inançlarına dahil etmişlerdir. Örneğin, Hristiyanların yaptığı gibi çocuklar imana girişlerini kutlamak için kutsal suda vaftiz edilirler ve erkekler, İslam'ın izin verdiği gibi, dört eş alabilirler. Ancak inançları ve uygulamaları, marul yemeyi ve mavi giysiler giymeyi yasaklar. Bazı insanlar, Yezidilerin Şeytan'a taptığına inanır ancak bu, Yezidiler tarafından kesinlikle reddedilir.
Yezidiler, ağırlıklı olarak tarımla geçinen bir topluluktur ve çoğunlukla Şengal'de yaşarlar. En kutsal dini mekanları, konik taş bir kubbeyle örtülü Laleş Tapınağı'dır ve burası, çıplak ayakla ziyaret edilir.